Bahadır, babası KHK ile mağdur edilen, toplumda ötekileştirilen, ailece sivil ölüme mahkum edilen on binlerce gençten biriydi. #BahadirlarYasasin diye Bugün saat 13:30 da Kadıköy Rıhtımda KHK'lı Platformları Birliği basın açıklaması yaptı.

KHK'lı Platformları Birliği adına açıklamayı Emine Yüzgeç okudu.

Yüzgeç; "Bugünkü basın açıklamamızı Bahadır Odabaşı'na ve yaşama tutunmasına izin verilmeyen, demir parmaklıklar arasında  büyüyen, toplumsal lince ve izolasyona tabi tutulan Khklı çocuklarına, işçi çocuklara, baskıya, tacize tecavüze maruz kalan, özgür iradesi yok sayılan Eneslere ve devlet şiddetine maruz kalıp yaşamını yitiren tüm çocuklara adıyoruz" dedi. 

Emine Yüzgeç sözlerine şu şekilde devam etti;

Bahadır daha 16 yaşında bir fidan idi.  Apartman boşluğuna atlayarak yaşamına son verdi. Bahadır bunu tercih etmedi tercihe zorlandı.  Bahadır'ın anne ve babası, Khk ile işlerinden atıldı. Parasızlıkla açlıkla sınandı. Sosyal lince maruz kaldı. Baba Nurettin Odabaşı, 5 yıldır cezaevinde tutuluyor.Baba modeline en çok ihtiyaç duyduğu dönemde, çok sevdiği babası tutsak edilmişti. .Bahadır baba yokluğunda büyümeye dayanamadı. Bahadır bu koşullarda yaşamaktan vazgeçti. Unutmamak gerekir ki  Khklı ve Khklıların çocuklarının ölümünden, siyasal iktidar, ona çanak tutunlar ve  susanlar sorumludur.

Darbe girişiminin hemen ardından 20 Temmuz sivil darbesini uygulamaya koyarak ülkeyi kendi çıkarları için dizayn eden siyasal iktidar; ilan ettiği OHAL ve yayınladığı KHKlar  ile yüzbinlerce KHKlının hayatını bir gecede kararttı ve bu durum halen devam ediyor.

OHAL döneminde çıkartılan 31 KHK ile 152 bin kamu emekçisi ihraç edilirken, 300 bin kişi güvenlik soruşturması ile ya işten atıldı ya da görevine başlatılmadı. Ayrıca, 5728 kurum kapatılarak buralarda çalışan 40 Bin çalışan işsiz bırakıldı.

OHAL ile 1,5 milyondan fazla  insan terör soruşturması geçirdi, 300 bin kişi gözaltına alındı, 100 bin kişi tutuklandı. Ayrıca, 6 yıldır uygulanan OHAL sürecinde 100 Kişi  intihar ederek, 38 kişi Ege ve Meriç'in karanlık sularında boğularak, özellikle kanser vb. Hastalıklardan sebep ve bilmediği işlerde geçimini sağlamak için çalışırken, iş cinayetinden toplamda 1036 kişi yaşamını yitirdi. 1036 can gitti. AİHM tavsiyesi ile kurulan OHAL İnceleme Komisyonu nda,  126 bin başvurandan, 16 bin kişi işine iade edilirken, 80 bin kişi irtibat iltisak ve kurum kanaati gibi saçma gerekçelerle reddedildi.

 OHAL/KHKar eliyle anayasal ve en temel insani haklar elinden alınan KHKlılar olarak  135 hak ihlali ile yaşamak zorunda bırakıldık. Başta çalışma hakkımız olmak üzere, savunma, adil yargılanma, lekelenmeme, özel hayatın gizliliği, suçun şahsiliği, kanunların geriye doğru işletilemeyeceği gibi hukuki ilkeler askıya alınırken; kazanılmış hakların yok sayılması, sosyal güvence, sağlık, eğitim, seçilme, evlatlık edinme vb, en temel haklarımız gasp edilerek kendi doğduğumuz topraklarda mültecileştirildik. 657 sayılı kanun ve idari hukuk devre dışı bırakıldı. Biz KHKlılara yapılan hukuksuzluklar, darbe kılıfı ile siyasi iktidar tarafından meşrulaştırıldı. Biz KHKlılar yalnız siyasi iktidar tarafından değil, algı yönetimi ile ikna edilen toplum tarafından linç edildik, ötekileştirildik ve ayrımcı politaka ve davranışlara maruz kaldık, hala kalmaya devam ediyoruz. Bankalar bile bize kendi paramızı vermek istemedi.

KHKlar eliyle yüzbinlerce insan işsiz bırakıldı.

“ Özel sektörde çalışayım. Kod 36-37 var çalışamazsın. Sigortasız ucuza çalış.“ Hastalansan hastaneye gidemezsin ücretsiz muayene yok ilaç yok. Yetmedi özgürlüğümüzü aldılar. SES YOK. işkence yapılarak ya da beyaz sandalyelerde öldürüldük/ölmeye bırakıldık. SES YOK. Durum o hale geldi ki; kendi topraklarımıza sığdırılamayıp   -pasaportlarımıza el konulduğundan- Ege ve Meriç’ de boğulduk.

KHKlılar, tüm bunları yaşarken, birileri ekranlara çıkıp, bize “ağaç kabuğu yesinler” dedi. Sivil ölüme mahkum edelim yaşarken öldürelim dedi. Koskoca bir kıyımın ortasında kaldık ve yapayanlız bırakıldık. Siyasi iktidara göre  sadece senin ceza çekmen yeterli değil. Çocukların, akrabaların, yakınların, seninle dayanışanlar bile bedel ödemeli. KHKlarla sadece biz değil çocuklarımızın da geleceği çalınarak, yavrularımız ömür boyu KHKlılığa mahkum edildi. Yavrularımızın geleceklerini, umutlarını çaldılar.  Bizim çocuklarımız, sokakta, okulda dışlanıyor; öğretmenleri, arkadaşları tarafından yalnız bırakılıyor ayrıştırılıyor, aşağılanıyor. BAHADIR BU YÜZDEN ARAMIZDA DEĞİL. Bizim çocuklarımız, bizimle birlikte siyasi rehine yapılıp demir parmaklıklar arkasında betonda, gökyüzünü yeşili  görmeden büyüyor. Bizim çocuklarımız, tıpkı 100 KHKlı arkadaşımız gibi yaşama tutunamadığı için ölümü seçmek zorunda bırakılıyor.

Akrabalarımız, yakınlarımız güvenlik soruşturması gerekçe gösterilerek, ya işten atılıyor ya da kamuda işe alınması engelleniyor.

Düşünün; bizi arayarak hal hatır soranlar bile bizi aradıkları için cezalandırılıyor.

Biz KHKlılar olarak biliyoruz ki, bu ülkede hukuksuzluk sadece bize değil Kod 29, Kod 47 ile işçilere, üniversitelerine kayyum atanmasına karşı olan öğrencilere, kayyum atamaları ile kendisine  muhalif olan belediyelere, kendisine rakip olan siyasilere, eşit yurttaşlık isteyen halklar ve inançlara, toplumsal eşitlik isteyen kadınlara, açlığa, yoksulluğa mahkum edilen işçi emekçilere yöneliktir. Bu ülke, siyasi iktidar gibi düşünmeyenler ve ona oy vermeyenler için yarı açık cezaevine dönmüştür ve siyasi iktidarın zulmü, hakları için mücadele eden,  muhalif olan tüm kesimlere yöneliktir. Hukuksuzluk, ülkenin her alanına kabus gibi çökmüş ve altında koca bir ülke kalmıştır.

Ne var ki baskı politikalarına rağmen ülke artık yönetilemez hale gelmiştir. Ülke her anlamda karanlığın içindedir ve artık baskı politikaları bile varolan gerçekliği gizleyemez durumdadır.

Önemli olan şudur: Siyasi iktidar, bu baskı ve hukuksuz uygulamaları biz ezilen, zulme uğrayanlar olarak korktuğumuz ve örgütsüz olduğumuz için bu kadar rahat yapıyor. Ama artık Biz KHKlıların bir örgütü var ve eskiye göre daha güçlüyüz. KHKlı Platformları Birliği çatısı altında halen 64 il ve 30'a yakın ilçe platformu ile yaşadığımız hukuksuzlukları anlatıyor, SUSMUYORUZ. Platformlar olarak, gücümüzü haklılığımızdan alıyor,  kazanılmış haklarımızın gasp edilmesine karşı mücadele ediyoruz.

Şunu bir kez daha yineliyoruz;

  • Öldükten sonra işe iade edilen 15 arkadaşımız için,
  • İntihar ederek yaşamını kaybeden KHKlılar için,
  • İntihar etmek zorunda kalan onlarca KHKlı çocuğu ve yakını için,
  • Onların anısını yaşatmak ve unutturmamak için,
  • Mücadelemizi son KHKlı haklarına kavuşana kadar ısrarla sürdüreceğiz.
  • İşimizi,
  • Özgürlüğümüzü,
  • Haklarımızı,

Cehenneme çevrilen ve yok edilen yaşamlarımızı geri istiyoruz ve  haklı mücadelemizle geri alacağız. 

Son olarak, sadece KHKlılar değil, tüm hakkı yenenler için, gelecek nesillere onurlu bir miras bırakmak için, Samsun emek demokrasi bileşenleri dostlarımızla birlikte   emek, adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi vermeye devam edeceğiz.

Ölmek değil yaşamak istiyoruz.

Öldükten sonra işe iade edilmek istemiyoruz Bahadırlar, ölmesin istiyoruz .

Gaspedilen İşimizi, Özgürlüğümüzü, Haklarımızı geri istiyoruz.

Yaşasın örgütlü mücadelemiz!

KHKlı Platformları Birliği

Editör: TE Bilisim