Çağımız Teknoloji Çağı olunca “kişisel verileri koruma” kavramı; kişiler, kurumlar ve şirketler için önemli bir konu haline gelmiştir. Verilerin korunması kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunması açısından oldukça önemli iken; kurumlar ve şirketlerin güvenliği açısından da oldukça önemlidir.

TBMM'de yasalaştırılan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kişisel verilere ilişkin düzenlemeler getirmiştir.

Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı, 18 Ocak 2016 tarihinde 6698 sayılı "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu" adıyla TBMM Başkanlığına sevk edilmiş, 24 Mart 2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşmış ve 7 Nisan 2016 tarihinde Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Kanun, kişisel verilerin korunmasıyla ilgili yasal çerçeveyi çizmiştir. Kişisel sorumlulukları, kurumsal sorumlulukları ve aynı zamanda yükümlülükleri de belirlemiştir.

Kişisel verilerin işlenmesinde özel hayatın gizliliği korunmalı, temel hak ve özgürlükler korunmalıdır.

6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 4. Maddesinin 2. Fıkrasında Kişisel verilerin işlenmesinde uyulması gereken zorunlu ilkelere değinilmiştir. Maddeye göre:

Kişisel verilerin işlenmesinde aşağıdaki ilkelere uyulması zorunludur:

a) Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma.
b) Doğru ve gerektiğinde güncel olma.
c) Belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme.
ç) İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma.
d) İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme.
Kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmadan işlenemez.

Kişisel Verileri Ele Geçirme veya Yayma Suçu

Türk Ceza Kanunu'nun 135. maddesinde kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi ve 136. maddesinde ise verileri hukuka aykırı olarak verme, yayma ve ele geçirme suçları düzenlenmiştir.
Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu, kişinin hayatının gizli alanında kalması gereken ve herkes tarafından bilinmeyen kişisel verilerin hukuka aykırı bir şekilde ele geçirilmesi, başkasına verilmesi veya yayılması ile meydana gelir.

Avukat Asile Betül Yayla

“Kişisel verilerin neler olabileceğini şu başlıkları altında sınıflandırabiliriz.

a- Yaşam şekline ilişkin kişisel veriler: Kişilerin üçüncü kişiler tarafından ayırımcılığa uğramaması ve haysiyetinin korunmasıyla ilişkili olarak, dini inançları, cinsel tercihleri, etnik kökeni, suç geçmişi, politik eğilimleri ve kişisel özel aktivitelere ilişkin bilgiler bu bağlamda sayılabilecektir.

b- Ekonomik ve finansal kişisel veriler: Suçlular tarafından suistimale ve kimlik hırsızlığına hedef olmamak için kişinin mali varlığı, sahip olduğu hisse ve hesaplar, borçları, yaptığı alış verişler, kredi kartlarına ilişkin veriler. Ayrıca sayılan bu bilgiler ile kişinin nerede ve kimlerle bulunduğuna, sağlık bilgilerine ilişkin bilgiler de ortaya çıkarabileceğinden ve varlık bilgisinin toplumsal açıdan da özel sayılmasından dolayı önemi artmaktadır.

c- Bilişim alanına ilişkin kişisel veriler: e-postaların bizzat adresleri veya şifreleri, internet ortamında paylaşılan kişisel veriler mahrem olarak değerlendirilebilir. Bunun önemi şu bakımdan artmaktadır. İnternette gezinti yapan kişi birçok kişisel bilgileri paylaşmakta, bu bilgiler kayıt altına alınmakta, yine internet erişimine ilişkin iz kayıtlarının hizmet sağlayıcı ve sunucu sahipleri tarafından tutulabiliyor olması nedenleriyle artmaktadır.

d- Sağlıkla ilgili kişisel veriler: Sağlık verileri kişilerin iş güvenliğini, toplum içindeki statüsünü ve sigorta kapsamını etkileyen hassas bilgilerdir. Ayrıca sağlık verileri kişilerin sosyal yaşantısı ve psikolojik durumları hakkında bilgi edinilmesine neden olabilir. Biyometrik (Kişinin kendine özgü fiziksel veya biyolojik niteliklerine dayalı olarak insanların kimliğini tespit için dijital teknolojiden faydalanma bilimi) veriler de kişisel veriler arasındadır.

e- Politik kişisel veriler: Toplum içinde yaşayan kişilerin siyasi tercihleri toplum katmanları arasında bilinme halinde ayırımcılığa maruz kalma ihtimali bulunduğundan bu bilgilerde kişisel veridir.” (YARGITAY CEZA GENEL KURUL KARARI ESAS NO: 2012/12-1510 KARAR NO: 2014/331 KARAR TARİHİ.17.06.2014)

Anayasamızın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrası; “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz” şeklinde olup, maddeye 13.05.2010 gün ve 27580 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Kanunun 2. maddesiyle; “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir” biçimindeki üçüncü fıkra eklenmiştir.

Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu, şikâyete tabi suçlar kategorisinde değildir. Bu nedenle, suçun soruşturulması için müşteki tarafından şikâyet başvurusu yapılması da gerekmez. Herhangi bir şekilde suçun işlendiği öğrenildiğinde, savcılık tarafından kendiliğinden soruşturma başlatılmalıdır.

Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme, yayma veya ele geçirme suçunun cezası 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK md. 136).
Suçun konusunun, nitelikli cinsel saldırı suçu mağdurunun veya mağdur çocuk ifadelerini içeren kayıt ve görüntüler (CMK m.236/5-6) olması halinde verilecek ceza bir kat artırılır.

Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme, yayma veya ele geçirme suçunun;

· Kamu görevlisi (memur vb.) tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,

· Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, TCK md.136 gereği hükmedilecek hapis cezası 1/2 oranında arttırılır (TCK md. 137). Yani bu halde; suçun cezası, 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıdır.

Editör: TE Bilisim