Koronavirüs: Akıl sağlığınızı nasıl koruyabilirsiniz?

Çin'de başlayan koronavirüs salgını tüm dünyayı kaygı ve belirsizliğin içine attı. Koronavirüs haberlerini durmak bilmeden dünyanın dört bir yanından geliyor. Tüm bunlar insanların akıl sağlığını da etkilemeye başladı. Özellikle kaygı bozukluğu ve panik atak hastalığı olanları daha fazla etkiliyor. Peki bir yandan virüsten korunmaya çalışırken bir yandan akıl sağlığımızı nasıl koruruz?

Bazı haberlerin bizi endişelendirmesi gayet normal bir durum ancak aralıksız olarak gelen kaygı verici haberler, zaten akıl sağlığıyla ilgili sorun yaşayanlar insanların durumunu daha da kötüleştirebiliyor

Dünya Sağlık Örgütü bu sebeple virüsten korunmanın yollarını paylaşırken, akıl sağlığını korumak için de sosyal medya üzerinden tavsiyeler verdi.

İngiltere Kaygı Bozukluğu merkezinden Nicky Lidbetter, kontrolü kaybetmenin ve belirsizliği kabullenememenin getirdiği korku, birçok farklı kaygı bozukluğu rahatsızlığının ortak noktası.

Akıl sağlığı kurumu Mind'ın sözcüsü Rosie Weatherley de bu görüşte:

"Birçok kaygı bozukluğu bilinmezlikle ilgili duyulan kaygıdan ve bir şeyin olmasını beklemekten kaynaklanıyor. Koronavirüste şu an makro seviyede bunu yaşıyoruz."

Peki böyle durumlarda ne yapmalıyız?

Hangi haberi okuduğunuz konusunda dikkatli olun ve okuduğunuz haberlere bir sınır getirin

Koronavirüsle ilgili çok fazla haber okumak kaygıyı artırıyor. Örneğin İngiltere'de Kent şehrinde yaşayan iki çocuk babası Nick, bu haberleri okurken panik atak geçirdi:

"Endişeli şekilde haberleri okurken düşüncelerimin kontrolümden çıktığını ve korkunç şeyler olacağı fikrini aklımdan çıkaramadığımı fark ettim. Daha önceleri bunu yaşadığımda başka şeyler düşünüp rahatlıyordum. Ama bu kez kontrolü kaybettim."

Nick, uzun süre haber okumamayı denedi. Sosyal medyadan da uzak durdu. Bu sayede kaygılarını kontrol altına almayı başardı.

Size iyi gelmeyen haberleri okumayı ve izlemeyi bir süre bırakabilirsiniz. Gelişmeleri merak ediyorsanız kendinize gün içinde belli zamanlar belirleyip, sadece o zaman aralığında haberlere bakabilirsiniz.

Ortalıkta çok fazla yanlış bilgi de dolaşıyor. Bu sebeple takip edeceğini kaynaklar önemli. Sosyal medya ya da arkadaşlarınız olduğu mesajlaşma platformları yerine bakanlık, devlet kurumları ya da konuyla ilgili çalışan sivil toplum kuruluşlarının paylaştığı bilgilere bakabilirsiniz.

Sosyal medyaya ara verin

Manchester'da yaşayan 24 yaşındaki Alison da, koronavirüsle ilgili neler olup bittiğini aralıksız takip etme takıntısı geliştirmişti. Ama sosyal medyada sürekli takipte kalmak kaygılarını tetikliyordu:

"Bir ay önce koronavirüs etiketine tıkladığımda bir dolu komplo teorisi görüyordum. Hepsinin saçmalık olduğunu bildiğim halde daha da kaygılanıyordum ve büyük bir umutsuzluğa kapılıp ağladığım bile oluyordu."

Şimdi sosyal medyada takip ettiği hesapları sınırladı, etiket üzerinden haberleri takip etmiyor. Sosyal medyada her eli gittiğinde de bakmıyor. Bu süreyi kısıtlamak için eli telefonuna gittiğinde kendisine engel oluyor ve onun yerine bir kitap okumaya başlıyor.

Twitter'da 'koronavirüs' etiketine gidip her hesaptan yapılan paylaşımlara bakmamaya çalışın. Komplo teorisi paylaşan hesapları engelleyin.

Whatsapp gruplarını sessize alın, Facebook paylaşımlarını saklayın. Sadece almak istediğiniz veriye dayalı bilgi paylaşımı yapan kaynaklara bakın.

Ellerinizi yıkayın ama abartmayın

İngiltere'de koronavirüs salgınını takıntı haline getiren birçok kişinin Obsesif Kompulsif Bozukluk yaşadığı ortaya çıktı.

Bu rahatsızlığı zaten yaşayan kişilerin hayatları, el yıkama uyarılarıyla daha da zorlaşıyor. Çünkü bu kez sabun ve dezenfektanlar bu kişilerde bağımlılık yapabiliyor.

Elinizi nasıl yıkadığınıza dikkat edin. Virüsten korunmak için gerekli süre kadar ve yeterli sıklıkta mı yıkıyorsunuz? Yoksa gereğinden çok fazla, bağımlılık halini alacak ritüeller şeklinde mi yıkıyorsunuz?

Özellikle karantinadaysanız ve lavaboya yakınsanız, sürekli el yıkamak sizi rahatlatır hale geldiyse, bunu takıntı haline getirmiş olabilirsiniz demektir.

İnsanlarla iletişimi kesmeyin

Kendi kendini karantinaya alan kişilerin sayısı her geçen gün artıyor. Böyle durumlarda sevdiğiniz insanlarla iletişimi kesmeyin. Telefon ya da çok uzaktaysa elektronik posta yoluyla birbiriniz kontrol edin, evdeki durumunuzu paylaşın.

Eğer dışlanmış hissetmezseniz, birilerinin size merak ettiğini bilirseniz aslında bu dönem sizin için kendinizi iyi hissedeceğiniz yaratıcı bir ya da iki hafta bile olabilir.

Kirstie Brewer

BBC News

Editör: TE Bilisim