Mersin Tabip Odası, 30.09.2020 tarihinde online olarak birinci, ikinci ve üçüncü basamaktan konuşmacıların ve 60’A yakın meslektaşımızın katkıları ile “Mersin’de COVİD-19 Sorunlar-Öneriler” başlıklı bir toplantı düzenlemiştir.

Mersin Tabip Odası adına açıklamayı yönetim kurulu üyesi Jini Güneş gerçekleştirdi.

Jini Güneş, Kaynağın ve etkenin belirlenmesine yönelik çalışma yapılması ve/veya temaslılar dahil  herkes için koruma ve kontrol önlemlerinin alınması olan filyasyonun başarılı olmasının anahtarı birinci basamakta bütüncül bir ekip çalışmasıdır. 2003 yılından bu yana uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programının kötü sonuçlarından ikisi:  Türkiye’de birinci basamakta bölge tabanlı uygulamadan, bireysel temelli yapıya dönülmesi ve yönetimsel sorunlar yaratmasıdır.  Sağlıkta dönüşüm programının yarattığı bu iki sorunun neden olduğu olumsuz sonuçlardan salgında açığa çıkan beş tanesi:

1-Sosyal durumları nedeniyle ev izolasyonu uygun olmayan Covid pozitif kişiler için uygun karantina ortamları sağlanamaması;

2-İl bazında epidemiyolojik bir değerlendirme yapılamaması,

3-Birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumları arasında koordinasyon sağlanamaması;

4-İl ve İlçe Hıfzıssıhha Kurullarının yerel sorunları çözücü kararlar alamaması, İl Pandemi Kurulunun toplanmaması;

5-İçişleri Bakanlığı genelgesine göre filyasyon ekiplerinin yararı olmayan ilaçları vermesidir.

Kısaca; Salgın filyasyon ile mağlup edilir; bunun anahtarı da bölge tabanlı sağlık hizmeti sunumudur.

Oysa Türkiye gerçeği bu değildir. COVİD-19’a hiçbir bilimsel değeri olmayan tedavileri uygulamaya çalışan,  “her vaka hasta değildir” diyerek aklımızla alay eden, vaka sayılarını az gösterdiğini pandeminin başlamasından yedi ay sonra itiraf etmek zorunda kalan, sağlık çalışanlarını pandemiden korumak için hiçbir etkin önlem almayan, ödemeler başlayınca gerçek olmadığı gün yüzüne çıkan sözde “tavandan ek ödemeler” ile sağlık çalışanlarını aldatmaya çalışan, okulların açılıp açılmayacağı konusunda her ay fikir değiştiren ve açılırken de öğrencilerin, öğretmenlerin sağlığına yönelik önlemleri almayan ve her şeyden önemlisi COVİD-19’a karşı mücadeleyi Şehir Hastaneleri ile kazanacağını zanneden bir hükümetimiz var ne yazık ki.

Oysa öve öve bitiremedikleri Şehir Hastaneleri için Sayıştay’ın raporları ortada: 2019 Sayıştay Denetim Raporu’nda, “Mersin Şehir Hastanesi sözleşmesinde görevli şirket tarafından ticari faaliyetlerin yürütülmesi için bin metrekarelik ticari alan öngörüldüğü ve söz konusu ticari alanlar için şirketin idareye kira ödeme yükümlülüğünün bulunduğu ancak şu ana kadar bunun ödenmediğinin tespit edildiği” belirtildi. Hükümetin sağlık hizmetlerine bakış açısı para kazanmaya yönelik olunca iş yaptığı şirketlerin de daha fazla para kazanmak için her yolu makbul gördükleri aşikar.

COVİD-19 mücadelesi bu ekonomik tartışmaları kaldıracak denli hafife alınmamalıdır. Zira bu pandemide yoksul insanlar ölmektedir. İşçi ve emekçiler daha fazla virüse yakalanmakta ve daha fazla zarar görmektedir. Bunun en somut örneği Mersin Serbest Bölge ve Organize Sanayi Bölgesi’ndeki durumdur. Burada örgütlü DEV TEKSTİL sendikasından aldığımız bilgilere göre bugüne dek 11 Tekstil firması Pandemi nedeniyle çeşitli tarihlerde kapanmak durumunda kalmış, önlemlerin yetersiz alınması nedeniyle iki işçi yaşamını yitirmiş ve çok sayıda işçi virüse yakalanarak ciddi tehlike atlatmışlardır. Buralarda alınması gereken en önemli iki önlem; Sendikalar ve Sağlık Meslek Örgütlerinin de içerisinde olduğu bir kurulun bu işyerlerini denetlemeleri ve şüpheli olgularda işçilere ücretli izin verilerek izolasyonlarının sağlanmasıdır.

Okullarda yüz yüze eğitimin genişletilerek yapılacağının açıklandığı günümüzde de özellikle sınıflarda öğrenci sayılarının ayarlanması, öğretmen ve öğrencilere yönelik Covid-19 eğitimlerinin, maske kullanımı eğitimi ile beraber verilmesi, öğrencilere günlük en az 2 maske temini ve okullarda maske atık kutuları temini gereklidir.

Aslında Pandeminin başından bu yana TTB olarak neyi savunduysak ve hangi tehlikelerle karşı karşıya olduğumuzu belirttiysek hepsi teker teker gerçekleşiyor. Buna karşılık hükümet TTB ile ortak hareket etme yerine TTB’ye saldırmayı, TTB Merkez Konseyini düşman ilan etmeyi yeğliyor.

Mersin Tabip Odası olarak şunu çok iyi biliyoruz ki, TTB’ye yapılan bu saldırıların ardında TTB’nin hekimden yana, sağlık çalışanından yana, halkın sağlık hakkından yana, emekten ve demokrasiden yana olan tutumu vardır. Bizler var olduğumuz sürece bu tutumu sürdürmeye kararlı olduğumuzu TTB’yi savunmak için hiçbir fedakarlıktan çekinmeyeceğimizi, Genel Kurul seçimlerini kaybeden bazı kesimlerin, hükümetin bu tavrına verdikleri desteğin tarihin sayfalarında yerini aldığını ve bu tavrı affetmeyeceğimizi kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz.               

COVİD-19’a karşı nasıl bilimsel tutumu rehber edindiysek ve salgın tarihi hep bizi doğruladı ise, bundan sonraki mücadelemizde de bilimin ışığından ayrılmayacağız, karanlığın üzerine tüm kararlılığımızla yürüyeceğiz.

Editör: TE Bilisim