Mindfulness yani bilinçli farkındalık yıllardır dünyada var olan bir kavram ve yaklaşım. Hatta Bill Gates’e göre 21. yy’da bireylerin kendilerini tanımaları ve yaşadıkları acıya ne kadar çok katkıda bulunduklarını anlamaları için mindfulness bir ihtiyaç.

Birçok sporcu, maçlarında müsabakalarında geriye düştüklerinde mindfulnes yöntemleri ile kendilerini oyunda motive tuttuklarını belirtiyorlar. Mesela dünyanın en büyük işletmelerinden biri olan Google, mindfulness’ın duygusal zekayı geliştirdiğini keşfettikten sonra çalışanlarının motivasyonunu yükseltmek, performanslarının en yüksek seviyede çalışmaları için 2007’de bir program geliştirdi.

Ben uzmanı değilim, fakat uygulayıcısıyım ya da uygulayıcısı olma çabasındayım desem doğru olur. Amacım öğretmek değil fakat farkındalık bir soru işareti yaratmak belki de okuyucunun zihninde. Uzun zamandır uygulama çabasındayım diyemem bence, 3 sene bence az bir süre insanlar ömrünü adıyor bu kavrama, fakat bir yerden başladım diyebilirim. Kesinlikle bana getirisi ve katkısı olmuştur.

Meditasyon halinde de yapılabilen bir aktivite aslında. Ve bir müddet sonra alışınca insan bunu hayat tarzına adapte ediyor. Kavramsal bir anlatım aslında zor olsa da deneyimsel olarak anlatabilirim, tanım yapmak gerekirse mindfulness; şu an’da, şu an’ın içinde kendimizle ilgili, çevremizle ilgili olup bitenleri, hissettiklerimizi, düşündüklerimizi yargılamadan, olduğu haliyle, değiştirmeye çabalamadan fark etmek gözlemlemek diyebiliriz sanırım.

Deneyimsel olan kısma gelince, katıldığım bir mindfulness etkinliğinde yapılan aktiviteden bahsederek anlatmak isterim. Orada bize yanımızda kimlerin oturduğunu bilip bilmediğimizi, yanımızda oturan kişinin ne renk kıyafet giydiğini fark edip etmediğimiz sorulmuştu. Maalesef her ikisini de hatırlamıyordum. Peki siz? Yanınızdakilerin, gözlerinizi kapattığınızda ne renk giydiğini hatırlıyor musunuz? Hatırlamamak demek aslında o an’da bulunamamışım, fark etmemişim o an’ı demek gibi, sakın yargılama ya da hatalısınız ne kadar ayıp dediğimi düşünmeyin. Artık biliyorsunuz.

Mesela şu an’da neredesiniz?

Peki ya zihniniz? Bu yazıda mı? Bulunduğunuz alanda mı? Çoğunlukla vücudumuz bir yerde iken zihnimiz başka yerlerdedir. Önemli olan bu an’ın içinde olduğunun farkında olmak. Hakkıyla bu an’ı yaşamak.

Mesela bedenimizin duyumları, onların farkında mısınız? Ayaklarınız yere değiyor ise, o hissedin biraz. Fark edin. Elleriniz nerede?

Nefesiniz nasıl? Tutuyor muydunuz?

Bedeninizde herhangi bir ağrınız var mı şu an’da?

Çevrenizde kaç kişi var?

Bunların farkında mısınız?

Bunlara mindfulness’ın 1. boyutu dersek, yani şu an’da kendimizde ve çevremizde olanları fark etmek. 2. boyuta geçtiğimizde mevzu başka; burada bu fark ettiklerimizi nasıl karşıladığımızdır mevzu. Bedenimizdeki ağrıyı mesela nasıl karşıladık? Ya da yanımızdaki kişileri fark ettiğimizde kendimize bir aferin dedik mi? 2. boyutta olay fark ettiklerimizi yargılamadan, değiştirmeye çalışmadan olduğu gibi kabul etmek.

Bu yöntemi daha dingin, daha esenlikte, daha az stresli, daha az öfkeli, daha fazla konsantre olmak gibi sebeplere yönelik meditasyon ile birleştirerek kullanmak bana fazlasıyla katkıda bulundu. Mindfulness meditasyon bazısına cidden çok uçuk bir nokta gibi gelebilir, bana da gelmişti. Katkısı büyük fakat söylemeliyim zor! Kolay değil.

Bir sürü uygulama, yönlendirmeli 5 dakikalık bile olan mindfulness meditasyonları internette mevcut. Deneyin. Ama azimli olun. Çünkü gerçek şu ki ilkinde 1 dakika bile dayanamayacaksınız, zihninize gelen bir sürü düşünce olacak çok doğal. Benim ilk serüvenimde bu olay şöyle gerçekleşti; bir azim, bir hevesle internetten yönlendirmeli bir ses kaydı buldum, bir yer seçtim kendime ve bağdaş kurup oturdum, ilk 20 saniye sonrasında akşama ne yemek yiyeceğimi, hangi işleri yapmam gerektiğini düşünür olmuştum, ayrıca oturuş şeklim de aşırı derece de rahatsız edici idi!

1 dakika bitmeden pes etmiştim o gün. Ertesi gün yine oturup denedim yine aynısı oldu. Artık mevzunun araştırma kısmına gelmiş ve aslında bunların doğal olduğunu, aynı zamanda bunlarla beraber devam etmem gerektiğini fark ettim. Kesinlikle rahatsız hissedilebilir. Kronik ağrıları falan da geçirmiyor söyleyeyim. Bende bir spazm var bırakın nefesime odaklanmayı o an zihnime ağrıdan ayrı başka hiçbir şey düşmüyor.

Aslında biraz da mindfulness’ı kronikleştirmeliyiz düşüncesindeyim ben. O sırt ağrısı, ayak ağrısı gibi çoğunlukla ona odaklı olmak. Bunu da eklemek isterim kronik ağrıyı geçirtmiyor ya da azaltmıyor, bilimsel bir geçirme yöntemi de yok mindfulness ile fakat o ağrıyı nasıl karşıladığımı değiştirdi.

Mindfulness bedenimizdeki ağrıyı, yaşamlarımızdaki acıyı, zorlanmayı, sıkıntıyı azaltamayabilir fakat onlarla nasıl baş ettiğimizi, onları nasıl karşıladığımızı yapılan uygulamalarla değiştirebilir. Daha rahat bir baş etme yöntemi olabilir. Hayat standardımızı yükseltebilir.

Editör: TE Bilisim