Avukatlık mesleği yaygın görüş olarak ‘’savunma makamı’’ olarak nitelendirilmektedir. Buradaki yaygın görüş ve genel algıdan hareketle bakıldığında doğan hukuki uyuşmazlık ile beraber müdafi, sanık gibi sujelerin  temsiliyeti olarak nitelendirilebilir.

Ancak burada ‘’ temsiliyet ‘’ hususu ise gölgede kalmakta ve yeteri kadar özen gösterilmemektedir. Temsiliyet fiilinin icrası bakımından değerlendirme yaptığımızda diğer sektörler ve camialar için bunun daha kısıtlı bir alanı ifade ettiğini görebiliriz. Ancak hukuk camiası özelinde ‘’avukatlık ‘’ mesleği için temsiliyet,  kişinin kendisine ‘’vekil’’ atamasını ifade etmektedir. Bu vekalet ile başlayan süreçler boyunca ‘’ avukat ‘’ temsiliyetini direkt fiili icra eden  olarak sürdürmektedir. Mükyen Hukuk avukatları olarak bu temsil kültürü öncelik sıralamamızda en üst sırada bulunmakta ve meslektaşlarımız için de bunun böyle olduğunu bilmekteyiz.

Ticari hayatı oluşturan tüzel kişilikler yani kurumlar için ‘’temsil’’ unsuru hayati önem arz etmektedir. Temsil kabiliyeti bu kurumlar için itibar, hak kazanımı, potansiyel kazanımlar, bilinirlik, sürdürülebilirlik, istikrar gibi konularda direkt fayda sağlamakta aksi durumda olumsuz bir temsil durumunda ise tüzel kişiliklerin bu varoluş dinamiklerinin zarar görmesine yol açmaktadır.

Ticari kuruluşların, hukuki temsilciliğine baktığımızda ‘’Ticaret Kanunu’’ bunun için çeşitli zorunluluklar ve kıstaslar belirlemiştir. Birçok kurum için yaygın görüş bu zorunluluğun var olup olmadığını kontrol etmek veya nitelik aramaksızın yalnızca formalite kalacak hukuki danışmanlık hizmeti almaktan ibaret olmaktadır. Ancak nitelikli, deneyime dayanan ve uzmanlaşma ile desteklenen bir kurumsal müdafiilik süreci hizmeti alan tüzel kuruluş için şu süreçlerde direkt sonuç doğurmaktadır.

Uyuşmazlığın oluşmasıyla beraber hızlı ön inceleme, en doğru yol haritasının belirlenmesi, azami düzeyde hak temininin sağlanması ve marka değerinin bütün süreçler boyunca korunması gibi hayati konularda ilgili kurumsal avukatlık desteğini alan kuruma  ciddi katkı sağlamaktadır.

Bunun yanı sıra bu alınan desteğin formalite üzerinde kalacağını düşünerek hareket eden kurumlarda, alanında uzman olmayan veya uzman kadrosu bulunmayan temsillerde sıkça rastladığımız hak kayıpları kurumlar için geri dönüşü olmayan maddi ve marka değer kayıplarına yol açabilmektedir. Mükyen Hukuk hukuk olarak bizler ve meslek öncülerimiz  kurumsal temsil konusunda kurumların seçici olmasını ve bu temsiliyetin ticari kuruluş üzerindeki doğurabileceği sonuçları doğru ölçümlemesini öneriyoruz.

Editör: TE Bilisim