OHAL- KHK'sız Bir Ülke Mümkün Mü?

Evet kritik soru bu…

Gerçekten kuruluşunun 100.yılına yaklaştığımız bu ülkede OHAL ve sıkıyönetim olmadan yönetim mümkün mü? Bu yüzyılın çok önemli bir bölümü hep demokrasi dışı yöntemler uygulanarak yürütülmeye çalışılmış. Devlet aklı hep kendine bir düşman yaratmış ve her 10 yılda bir olağan dışı yöntemlere başvurmuş. Ülke insanın kaderi bu olamaz.

Tarih kitaplarında hep demokrasi ile yönetildiğimiz, her şeyin güllük gülistanlık olduğu söylenir. Ama gerçek hiç de öyle değil maalesef… 1950'lere kadar bu ülke tek parti ile yönetilmeye çalışılırken odaklanılan ise “tek devlet, tek millet, tek din, tek mezhep felsefesi”ydi… Hâlbuki bu “tekçi” anlayış bu ülkeye hiç de uygun değildi. Çünkü çok farklı düşünceye, inanca, milliyete sahip insanların yaşadığı bu topraklardaki farklılıklar ortadan kaldırılarak devletin kodlarındaki Türk-Müslüman ve Hanefi anlayış egemen kılınmaya çalışıldı. Tabi ki bu kabul edilebilir bir şey değildi… Bu anlayışın devamı için başvurulan ise her zaman demokrasi dışı yöntemlerdi.

Değişik dinlere mensup grupların kendi inançlarını yaşamaları, birbirinden farklı siyasal düşünceye sahip bireylerin kendilerini ifade etmeleri bunun yanında Kürtlerin, Ermenilerin, Rumların, Çerkezlerin, Lazların vb. dillerini kullanmaları çok mu zordu. Bence hayır… Ama buna asla izin verilmedi ve herkese devletin “tekçi” anlayışı dayatıldı. Öyle ki bu saydığım grupların varlıkları dahi inkar edildi. Hâlbuki bu farklılıkları bir zenginlik olarak görmek; bir arada kardeşçe, eşitçe yaşamak mümkünken bu ülkede karşılıklı düşmanlıklar yaratılmaktan da geri durulmadı.

Tüm bunların bir kez daha yaşanmaması için çözüm çok basit. Evrensel hukukun hakim kılındığı, tüm farklıkların bir zenginlik olduğu kabulüne dayalı demokratik, eşit ve özgürlükçü bir yönetim… Kısaca gerçek bir demokrasi her şeyin çözümüdür.

Pekiyi bu mümkün mü? Evet, bence mümkün…

Ülkemiz çözüme doğru evrilmeye başladı. Radikal değişikler önermemiş olsa da 'Altılı Masa'nın mutabakat metninde buna dair kritik referans ifadeler yer almıştı. Yine kendilerine 3.Yol Demokrasi İttifakı diyen HDP'nin de içinde olduğu çevrelerin bir arada yaşama iradesine yönelik çok net söylemleri mevcut. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Artik bu ülkede olağandışı yöntemler ortaya çıkmayacak çünkü buna izin vermeyecek çözüm odaklı çalışan, inisiyatif alan, umutlu bir kitle oluştu.

Çözümü isteyen, hukuksuzluklar karşısında durmayı başaran, sorgulayan, eleştirel düşünceyi önceleyen yeni bir anlayışı benimseyen yüz binler var. Kim bunlar? 20 Temmuz Sivil Darbesi ile ilan edilen OHAL sonrası sorgusuz sualsiz işinden el çektirilen 100 binlerce kamu emekçisi ve aileleri ile birlikte milyonlarla ifade edilen bir kitle. Bu kitlenin geleceğe ve çözüme dair düşünceleri bu ülkenin kaderini değiştirecek. Aslında birçok siyasi çevre ve kamuoyu bunun farkına varmaya başladı. Daha düne kadar vebali gibi davranılan KHK'lılar artık muhalefet partileri tarafından muhatap kabul ediliyor, basın organlarına konuk edilerek kamusal alana taşınıyor. Bunların hepsi biz KHK'lılar için çok büyük bir başarı. Biz bunun bilinci ile hareket ediyoruz… Bu ülkenin geleceği için üstümüze düşen sorumluluğu yerine getireceğiz…

Umudumuz: Eşit, özgür, demokratik, laik bir Türkiye.

Editör: TE Bilisim