NOMADLAND (GÖÇEBELER DİYARI)

2021' de 93. Akademi ödüllerine “Nomadland” filmi damga vurdu. En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini kazandı. Filmde karavan parkında yaşamak zorunda kalan, sabit bir işi olmayan ve en düşük gelir seviyesindeki insanların hikâyeleri anlatılmaya çalışılmış. 2008 krizi sonrası ABD'nin yaşadığı çözülmenin resmini çekerken diğer yandan da ekonomik, kültürel, ailevi her türlü kurumsal bağdan kopmuş olmanın yarattığı boşluk insanı çepeçevre kuşatıyor. Ekonomi politiği anlamaya çalışırken bizdeki mevsimlik işçiler veya Suriye/Irak vs. göçmenlerin bir o yana bir bu yana savrulurken yaşadıklarını düşünmenin burukluğu içimizi kaplıyor.

Nomadland

BM'nin en son insani Gelişim Raporu'na göre dünya nüfusunun 1.3 milyarı halihazırda günde bir ya da daha az dolarla geçinmektedir; bu standartlarda, çalışma etiğinin anavatanı olan, zengin Batı'da sefalet sınırının altında yaşayan 100 milyon insanın bile daha gidecek çok yolu vardır. “Polonya, Bulgaristan, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti, Avrupa'nın batısına göre yüzde 20-25 düşük maliyetle giysi, elektronik ve otomobil üreten fabrikalara ucuz işçi temin eden postmodern köle devletlerdir.” Görece olarak Çin'de değerler yükselmesine rağmen Uzakdoğu/Hindistan, Latin Amerika ve Afrika'da ise durum çok daha içler acısıdır.

Küresel 'Vahşi Batı'nın atık insanları, dışlanmanın vücut bulmuş halidir. Her yerde dışlanırlar; yurt niteliğini yitirmiş, sıradan insanların seyahat haritalarında olmayan “sahipsiz topraklar” hariç her yerde yersiz yurtsuzdurlar. Bir kez dışlandıktan, dışarıda bırakıldıktan sonra yersiz yurtsuzluğun sonsuza dek sürmesi için ihtiyaç duyulan tek mekanizma gözetleme kuleleri olan sağlam bir tel örgülerdir.

2021 Oscar'ın en iyisi: Nomadland filmine dair merak edilenler!

Bir kez atık olan, sonsuza dek atık insandır. Kaybettiği (ya da artık mevcut olmayan) yuvasına giden yollar kesilmiştir, yaşadığı araftan çıkan bütün yollar cehenneme gider. Kampın içinde günbegün bir şey yapmadan, bomboş yaşamak zor olabilir, ama Allah korusun, görevleri kaybedenleri kampın içinde tutmak ama onlara cehennem hayatı yaşatmamak olan atanmış ya da gönüllü insani yardım yetkilileri fişi de çekebilir. Kimi zaman bunu yaparlar da, kimi zaman yöneticiler bu sürgünlerin artık evlerine dönebileceklerine karar verir; oysa geride ev namına bir şey kalmamıştır.

Bugün “atık insanları” toplumun geri kalanından kesin çizgilerle ayırmaya, geri kalanın hayatlarını sürdürdükleri yasal çerçeveden soyutlanmalarına ve "etkisizleştirilmelerine” indirgenmiştir. 'Atık insanlar'ı uzaklardaki tasfiye alanlarına göndermek, normal hayat'ın dışına çıkarmak artık mümkün görünmemektedir. Bu yüzden, bu insanlar sıkı gözetim ve denetim altında tutulmalıdır.

Bu 'altsınıfı', nüfusun geri kalanının aksine, hiçbir sınıfa ait olmayan, dolayısıyla özünde topluma ait olmayan bireylerin oluşturduğu topluluğa denir. Bireylerin sınıf mensubiyetleri vasıtasıyla dahil olduğu bir bütünlük olması açısından, ayrıca bireylerin, sınıflarının bir bütün olarak toplumsal düzen için ve onun içinde uygulamakla yükümlü oldukları görevlere dahil olmaları beklendiğinden, toplum, bir sınıf toplumudur. Altsınıf kavramının taşıdığı tek anlam, işlev ve mevki odaklı, yani anlamlı bütün sınıflandırmaların dışında kalmaktır. Altsınıf toplumun içinde olabilir ama kesinlikle topluma dâhil değildir.

Toplumun hayatta kalması ve refahı için duyduğu gereksinimlere hiçbir katkıda bulunmaz; hatta o olmasa toplum daha iyi durumda olur. Ona takılan lakaptan da anlaşılacağı gibi, altsınıfın statüsü, "iç mülteciler" veya ''kaçak göçmenler'', "içerideki yabancılar" gibidir. Toplumun tanınan ve tanımlanan üyelerine verilen haklardan mahrum; özetle, toplumsal organizmanın doğal ve elzem parçalarından sayılmayan yabancı bir kısmıdır. Kanserli dokudan pek farkı yoktur, en makul tedavi yöntemi kesip çıkarma, ya da onun bir alt aşaması olan mecburi, teşvik edilmiş ve zoraki hapsedilmedir.

Nomadland resimleri - Fotoğraf 8 - Beyazperde.com

Kapitalizm bir iflas ve israf sistemi olduğu için, sosyal devlet anlayışı bunu dengelemek adına ne kadar mücadele verse de küresel sistem tarafından daima engellenecektir.

Küresel Distopya'da, atık insanların görünüşü hem ulus devletleri hem de yoksul olmayanları zapturapt altında tutar ve hizaya sokar. Onların hayal gücünü esir alır ve kollarını bağlar. Farklı bir dünyayı tahayyül etmeye cesaret edemezler, ellerindeki dünyayı değiştirmeyi denemeyecek kadar da ihtiyatlıdırlar ve bu durum sürdükçe kendini yeniden yapılandıran bir toplumun şansı ya çok az, ya da hiç yoktur.

Editör: TE Bilisim