Cumartesi Anneleri’nin yargılandığı davanın görülmeye devam eden 2. duruşmasında Diyarbakır Baro Başkanı Eren, “Bu iddianameyi hukuk düzeni içinde kabul etmek mümkün değil” dedi.

Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta buluşmasına yapılan polis saldırısında aralarında kayıp yakını ve hak savunucularının da olduğu 46 kişiye “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri” iddiasıyla açılan davanın 2. duruşması Çağlayan Adliyesi’nde görülmeye başlandı. Saat 10.00'da başlaması gereken duruşma 12.45'te başladı.

Duruşma öncesi gerçekleştirilen basın açıklamasına HDP Milletvekilleri Dilşat Canbaz Kaya, Oya Ersoy, Züleyha Gülüm, Hüda Kaya, Musa Piroğlu ve Eşbaşkan Elif Bulut katıldı.

İlk sözü alan avukat Öztürk Türkdoğan "Bize göre suçun oluşmaması nedeniyle beraat verilmesi gerektiğini söylüyoruz" dedi. Bunun açılmaması gereken bir dava olduğunu vurgulayan Türkdoğan şöyle devam etti: “700'nci haftaya gelindiğinde İçişleri Bakanı, 'açıklama yapamazsınız' dedi. 2 yıl süren OHAL boyunca da annelerimiz eylemlerine devam etti. Ne değişti 700'ncü haftada? Cumartesi Anneleri'nin çocuklarının akıbetini sorması en doğal haklarıdır. Derhal beraat kararı verilmesi gerektiğini talep ediyoruz."

BESNA TOSUN: NEDEN GALATASARAY'DAYDIM?

Sanık sandalyesine ilk oturan isim 19 Ekim 1995 tarihinde üç sivil polis tarafından evinin önünden gözaltına alınarak kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun oldu. Tosun savunmasına, polis saldırısıyla karşılaştıkları 700. hafta açıklamalarında neden Galatasaray Meydanı’nda bulunduklarını babasının kayıp hikayesiyle ilgili bilgiler vererek anlattı: “19 Ekim 1995 akşamı eve giderken babamın üç kişiyle birlikte evimizin önünde durduğunu gördüm. Babam bitkin görünüyordu ve ayakta durmakta zorlanıyordu.

Yaklaştığımı gören iki kişi babamın koluna girerek evimizin yan tarafında bulanan bahçeye indirdi. Bir kişi bahçenin önünde duran beyaz, 34 UD 59 plakalı aracın bahçe tarafındaki kapılarını açık tutmuş bekliyordu. Bahçenin önüne geldiğimde eğilip baktım ama bahçe ışıklandırması olmadığı için bahçedekileri göremedim. Aracın yanında bekleyen kişiyi babamın arkadaşı sanıp yüzüne baktım, birbirimize gülümsedik.” 26 yıldır hayatını cehenneme çeviren o kişinin gülüşüyle yaşadığını söyleyen Tosun, “Bir gün adil bir yargı önünde hesaplaşmanın umuduyla, o gülüşü unutmamak için hafızamı milyon kere zorluyorum ve unutmayacağım” dedi.

'BİZİ ZAMANSIZ VE MEKANSIZ BIRAKTILAR'

İç hukuk yolları tıkanınca konuyu AİHM’e taşıdıklarını anlatan Tosun, bütün hak arama yollarının kapatıldığına işaret etti. Galatasaray Meydanı’na ilk olarak 26 yıl önce, babasının kaybedilmesinden bir hafta sonra gittiğini kaydeden Tosun “Cumartesi Anneleriyle birlikte 699 hafta boyunca ‘Failler Belli Kayıplarımız Nerede?’ diyerek sessiz, slogansız bir biçimde barışçıl buluşmalarımızı gerçekleştirdik. Bu buluşmalarda bir kez bile bizden kaynaklanan olumsuz bir olay yaşanmadı. Yıllarca Galatasaray Meydanı'ndan adalet talep eden ve iki yıl önce oğluna ve adalete ulaşamadan aramızdan ayrılan Elmas Eren’in dediği gibi bir karıncayı bile incitmedik” diye konuştu.

POLİSLER DARP EDİLMİŞ

Tosun 700. haftada yapılması planlanan ancak polis saldırısıyla karşılaştıkları basın açıklaması için şunları söyledi: "Basın açıklamamız saat 12.00’de olmasına rağmen bizler henüz saat 10.30’da darp edilerek gözaltına alınmıştık. Gözaltında saatlerce ters kelepçeyle bekletildik, hakaretlere ve galiz küfürlere maruz kaldık. Barışçıl toplanma ve gösteri yapma hakkımız ihlal edildi. Sadece 700. haftada değil daha sonraki haftalarda da İnsan Hakları Derneği İstanbul şubesinin sokağında sistematik olarak polis şiddetine maruz kaldık. Darp raporlarımıza ve olay anına ait görüntülere rağmen savcılığa yaptığımız suç duyuruları takipsizlikle sonuçlandı.

Bugün ise burada hakları ihlal edilen ve polis şiddetine maruz kalan bizler yargılanıyoruz. Önce sevdiklerimizi aldılar, yaşamdan tüm izlerini sildiler. Bize en ufak bir umut kırıntısı dahi bırakmamak için bizi zamansız ve mekansız bıraktılar.

Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçin demek, sevdiklerinizden vazgeçin demek. Ben vazgeçmiyorum. Bizler bir daha aynı acıların yaşanmaması için adil bir yargı önünde hesap sormayı seçtik. Babamı aramaktan vazgeçmedim, vazgeçmeyeceğim." Mahkeme başkanı, Tosun'a kolluk kuvvetinin darp edildiğini bu yönde raporların olduğunu söyledi. Tosun, saçının çekildiğini ve darp edilenin kendisi olduğunu belirtti.

DİYARBAKIR BAROSU: UTANÇ DAVASI

Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Nahit Eren söz aldı. Eren, "Dünyanın en barışçıl eylemlerinden biri. Türk yargısı için bu dava, bir utanç davası. Bu iddianameyi hukuk düzeni içerisinde kabul etmek mümkün değil. Eğer gerçekten adil bir toplumsal düzen inşa edilecekse, derhal beraat yönünde dosyaya bakmanız lazım. Eğer derhal beraat kararı verilmezse bir ihlale konu olacağını söylemek istiyorum."

'YARGILANAN BİZİM HAKİKAT ARAYIŞIMIZDIR'

Duruşma öncesi Cumartesi Anneleri adliye önünde basın açıklaması yaparak “Bu davada yargılanan bizim hakikat ve adalet anlayışımızdır” dedi. Basın açıklamasına CHP milletvekilleri Ali Şeker, Mahmut Tanal, Turan Aydoğan, Sezgin Tanrıkulu ile HDP milletvekilleri Zülayha Gülüm, Oya Ersoy, Musa Piroğlu, Dilşat Canbaz ve Hüda Kaya da katıldı. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ile Van ve İstanbul barolarından avukatlarla çok sayıda insan hakları savunucusu da Cumartesi Anneleri'nin yanında yer aldı.

‘BİZ SUSMAYANLARIZ’

Basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Ferhat Tepe'nin kardeşi Ayşe Tepe okudu. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Biz evlatları ve yakınları, güvenlik görevlileri tarafından kaybedilenleriz. Yıllardır kayıplarını arayanlarız. Yıllardır Galatasaray Meydanı'nda 'evlatlarımızın hiç olmazsa kemiklerini verin' diye haykıranlarız. Sevdiklerimizin mezarlarına bırakamadığımız karanfilleri göğsümüzde taşıyanlarız. Biz, 850 hafta boyunca dünyanın en barışçıl, en haklı mücadelesini yürüten anneleriz, evlatlarız, kardeşleriz, hak savunucularıyız... Biz, taleplerimize kulaklarını tıkayanlar tarafından yaka paça gözaltına alınan, şiddet görenleriz. Biz, anayasal hakkımızı kullandığımız, 'evlatlarımız nerede?' dediğimiz için mahkeme mahkeme süründürülmek istenen, yıldırılıp sesi kısılmak istenenleriz. Ama biz aynı zamanda asla yılmayanlarız. Biz susmayanlarız.”

‘BİN DAVA DA AÇSANIZ ASIL DAVAMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ’

Anayasal haklarını kullanmaktan asla vazgeçmeyeceklerini söyleyen Tepe, “Bizler, kaybedilen her bir evladımızın akıbetini öğrenene kadar pes etmeyecek olanlarız. Bugün, burada yargılanan, bu pes etmeyen irademizdir. Bugün, burada yargılanan, anayasal haklarımızdır. Anayasal haklarımızı kullanmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu hakkımızı kullanmak için seçtiğimiz ve 700 hafta boyunca bizden kaynaklanan tek bir olay çıkmadan oturduğumuz Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçmeyeceğiz. Bir değil, bin dava da açsanız, biz asıl davamızdan, 'evlatlarımız nerede?' diye haykırmaktan asla ama asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Editör: TE Bilisim