Pandemi  eski Yunanca'da tüm anlamına gelen (pan) ile insanlar anlamına gelen (demos) kelimelerinden türetilmiş. Bu yazının konusu 11 Marttan bu yana &u...

Pandemi  eski Yunanca'da tüm anlamına gelen (pan) ile insanlar anlamına gelen (demos) kelimelerinden türetilmiş. Bu yazının konusu 11 Marttan bu yana ülkemizden ve uzun zamandır dünyadan günlük yaşamımıza yansıyanları paylaşmak. DSÖ ne göre 10 büyük pandemi yaşanmış. Corona pandemisi en çok 1918 de başlayan 'İspanyol Gribi' ile karşılaştırılıyor. Dünyada pandemi bizden önce başladı ama biz resmi açıklama ve okul tatili ve izinlerden sonra dahil olduk sürece.

 

Neler yaşadık bu sürede haydi birlikte bakalım; Sosyal medyadan birbiriyle karantina günleri, paylaşılmaya başlandı. Ellerimizi parçalayana dek  (yetmediyse demek) gofret paketlerine kadar yıkadığımızı konuştuk. Günler geçtikçe dünya ölçeğinde üniversiteler kütüphaneler müzeler sanat kurumları arşivlerini, kayıtlarını  paylaşmaya başladılar.l Bunlar pandemi olanca hızıyla ilerlerken başladı. Paylaşıma oldukça yabancı kapitalist sistem, bugün kar odaklı, rekabetçi, doğaya düşman politikalarının bedelini tüm insanlığa ödetiyor. Gelişmiş ülkelerin  en gözde şehirleri, bir bir insandan arındı. Nasıl bir toksik etki yaptıysak; uzaklaştığımız her nehir, toprak, cadde, meydan doğasına kavuştu. Venedik kanalına balıklar geri döndü.  Dünyanın en zengin şehirlerinin sağlık sistemleri bir bir çöktü . Kar odaklı paraya endeksli sağlık sistemleri virüs karşısında ancak savaş ortamlarında uygulanabilen 'hastalar arasında seçim yapmak' zorunda kalacaklarını okuduk.

 

 Orta sınıf pandemisinin, sosyal medyada deneyim paylaşımı ile başladığını söylemek sanırım doğru olacaktır. Gece yarısı  Sağlık Bakanının bilgilendirme mesajları, uykusuz panik gecelerinin başlangıcı oldu.

Evde kalma  dolayısıyla  kamusal  alanlardan tecrit, biz kadınlar için yabancı ya da sıra dışı bir durum değil. Beyaz yakalıların 'Evden çalışma' ya geçmeleri toplumsal cinsiyete bağlı rollerden dolayı kadınlar açısından çeşitli sorunlara neden oldu. Ev hayatının bitmek tükenmek bilmeyen mesaisi iş ile ilgili yapılacakları öteledi. Erkeklerinde eve kapanmasıyla birlikte kadınlar arasında 'kadına yönelik şiddetin' artacağı kaygıları başladı. Kadınlar sosyal medya üzerinden Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığını bu konuda çalışma yapmaya çağırdılar. 

 

Yüksek risk grubunda bulunan 65 yaş üstü bireylerin dışarı çıkmalarına getirilen kısıtlamaya gösterdikleri tepkiler endişeleri doğrular nitelikte. 65 yaş üzeri erkek bireylerin 'Neden dışarıdasınız ? sorusuna verdikleri yanıtlar oldukça ilginç  ' Kadın dırdırı dinlemek istemiyorum' , 'Ne yapayım evde bulaşık mı yıkayayım', ' Ne yapayım evde fasulye mi kırayım'.  Aslında erkekler yemek de yaparlar,  bulaşık da yıkarlar ancak ücreti ödendiği takdirde. Görünen o ki Corona pandemisi kadınlar için sadece virüs, dezenfekte vesaire değil, şiddet ve hegemonik erkekliktir. Virüsü evde olmaya tercih eden zihniyetin, mahkum edildiği sağlıklı günler  dileyerek bitirelim yazıyı. Sevgiyle  dayanışmayla evde kalalım.