Pandemiden Dersler

Son 1 buçuk senedir dünya genelinde yaşadığımız salgın herkesi iyi kötü etkilemiştir. Özellikle yapılan haberlere, yazılara, konuşmalara bakılınca genellikle kötü etkilerden bahsettiğimizi fark ettim. İyimser biri olmamama rağmen, elimden geleni yapacağım.

Kişisel olarak öğrendiğim, çıkardığım derslerden de bahsetmek isterim. Pandemi çoğu ülkeyi Mart ayında sararken şahsen karantinalar, sokağa çıkma yasakları, yurt dışından gelip ülkemde vebalı olarak karşılanmak, sevdiklerimi görememek, onlara sarılamamak gibi duygusal olarak beni yıpratan bir başlangıçla gelmişti pandemi hayatıma. Korona şüphesi ile hastahaneye kaldırılmak, oradaki kaygı ve gerginlikler, bekleyişler derken sabır, yalnızlık, karantinada olmak, sağlığın önemi, değer yargılarımı tekrar tekrardan gözden geçirdiğim bir dönem oldu benim için son 1 buçuk sene.

Ani kararlar verdiğim, aldığım sabahlar oldu. Uyanıp artık bazı şeylere bazı kişilere verdiğim önemi artık vermeyeceğim dediğim, değer yargılarım arasına kendimi koyacağım dediğim günler, yeni iş ve akademik hayatları kararları aldığım günler, sonra bu kararları sorguladığım zamanlar oldu. Duygusal olarak inişli çıkışlı zamanlar..

Pandemi olmasa da belki de yine böyle olurdu bilemeyiz.

Her biri birer ders oldu. Uzaktan eğitimi, uzaktan işlemeyi kendime kattığım bu günler içinde yeni beceriler edindiğim ve insan haklarından tutunda LGBTQ+ hakları, hayvan hakları aktivistliği yaptığım günler oldu. Meğerlim pandemide hayatın durması gerekmiyormuş. Hayat her şeye rağmen devam ediyormuş. Hatta her şeye binayen devam ediyormuş.

Daha test kitleri dünyada hiçbir yerde doğru düzgün yokken ülkeme gelme maceramı geçtim de sonrasında şartları zorlayıp aşısız, bağışıklık kazanmamış olarak yurt dışına eğitime ve tatile bile gidecek deli cesareti buldum kendimde bu dönemde.

Pandemi süresince gerek karantinada gerek gezerken edindiğim arkadaşlıklar da cabası tabii ki. Hayat boyu sürecek dostluklar edindim pandemide. Her birinin, her yaşadığım anın üzerimdeki etkisi ayrı, bana kattıkları ayrı. “Konfor alanı “mı yeniden tanımladığım bir dönemdi bu. Kendimi daha da iyi tanıdığım 1 buçuk sene. 2 aya geçer ya dediğimiz olayın halen daha bitmemesi, bitmeyecek olması ve bunu kabul etmek gerekmesi de cabası tabii.

Fırsatını kendin yaratmazsan kimse senin için yaratmaz. Kendin için çabalayacak tek kişi sensin. Bir mühendisten dünyanın herhangi bir yerinde bilgisayarıyla işleyebilecek bir mühendise çevirdim bu dönemde kendimi, fırsatı kovaladım ve başardım. Kolay olmadı, eğitimler, ödevler, projeler fakat ilgimin, gözümün ışığının parladığı işi her yerde yapabilmek önemli bir şey. İşsiz, yapacak bir şeysiz geçiremezdim ben bu dönemi. En iyi bildiğim şeyi yani kariyer ve akademik anlamda kendimi geliştirmeye harcadım bu zamanı ben. Mademki evden çıkamıyoruz, ülkeden ayrılamıyoruz o zaman okurum dedim, internetten öğrenirim dedim ve yoluma devam ettim. Alternatifi aramak, yaratmak benim elimdeydi ve yaptım da.

Krizi fırsata çevirme gibi bir de beceri edinebildim sanırım.

Fazla uzatmaya gerek yok aslında.

Yaşanılan salgını küçümsüyor değilim kesinlikle öyle algılansın istemem, fakat felaket çağrısı yapmadan da kazanabiliriz, olanı, yaşananı olduğu gibi kabul etmeyi öğrenebiliriz, büyütmeden. Hatta biraz da cesaretle dersler çıkarabilir, yeni bilgilerle oradan ayrılabiliriz.

Hayatın her günü yeni bir mücadele, her gün yeni bir sınav, yeni bir anı, ders ve her gün yeni baştan, sıfırdan.

Editör: TE Bilisim