Bu haftaki konuğum, Mersin Tabip Odası Başkanı Sn. Dr. Mehmet Antmen.
Sn. Antmen önceki dönemde de Oda Başkanlığı görevini yürütmüş, KHK ile kamu görevinden alınan, şuanda da özel sektörde çalışan bir tıp doktorudur. Kendisiyle salgına dair yaşananlar üzerinde konuştuk.

Leyla SERİN KIRIK: Size ilişkin girişte birkaç şey söyledim. Ancak; mesleğinizin kaçıncı yılındasınız, ne kadar zamandır Mersin'desiniz ve KHK'lılık gibi konularda da bilgi vererek, Dr. Mehmet Antmen'in kim olduğunu okuyucularımızla paylaşırsanız sevinirim.

Mehmet ANTMEN: Aslen Mersinliyim, 1980 yılında okumaya gittiğim Çukurova Tıp'tan 1987 yılında mezun oldum. Yani mesleğimin 34. yılındayım. Mezun olduktan sonraki üç yılda Malatya'nın Akçadağ ilçesinde zorunlu hizmetimi tamamladım. 1990'da Adana'ya döndüm ve sürgün dönemlerimi saymazsanız (üç yıllık bir sürgün dönemim vardır) 20 yıl da Adana'da çalıştım. Adana'da iken KESK'e bağlı SES'de (Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası) şube başkanlığı dahil çeşitli görevlerde aktif olarak çalıştım. Toplam 30 yıllık bir macera sonrası 2011 yılında Mersin'e döndüm. Mersin'de sendikal mücadeleden ziyade Tabip Odası'nda çalışmaya başladım. 2012-2016 yılları arası Genel Sekreter olarak, 2018'den bu yana da Oda başkanı olarak görev yapıyorum. 20 Temmuz sivil darbe sonrası çıkarılan 675 sayılı KHK ile kamudan ihraç edildim. Hakkımda halen yürütülen herhangi bir soruşturma olmadığı için neden ihraç edildiğime dair resmi bir bilgim yok. Ben muhalif olmama, devrimci olmama ve özellikle de hükümetin uyguladığı Sağlıkta Yıkım Politikalarına tüm gücümle karşı çıktığım ve bu yönde eylemlilik süreci örgütlediğim için ihraç edildiğimi düşünüyorum.

Leyla SERİN KIRIK: Salgının başladığı günden itibaren Mersin'de kaç sağlık emekçisi hayatını kaybetti? Şuana kadar, sağlıkçıların ekipman ihtiyaçları düzenli karşılandı mı? Çalışma koşulları ve ihtiyaçların giderilmemesinden kaynaklı meslekten ayrılan oldu mu, olduysa kaç kişi?

Mehmet ANTMEN: Mersin'de sekizi doktor olmak üzere toplam 16 sağlık çalışanının pandemi nedeniyle kaybettik. Özellikle kaybettiğimiz doktor sayısında Türkiye geneline göre ciddi bir fazlalık vardır. Toplam hekim ölümlerinin yüzde 5'i Mersin'de olmuştur. Oysa gerek hekim sayısı ve gerek nüfus açısından Mersin Türkiye'nin yüzde 2'sidir. Biz Mersin Tabip Odası olarak bu fazla ölümlerin hekimlerin çalışma koşulları, koruyucu ekipmana yeterince ulaşamama ve özellikle de ekonomik koşullar nedeniyle kronik hastalığı olan, 65 yaşını geçmiş hekimlerin çalışmak zorunda kalmalarına bağlıyoruz. Bu konuda tartışma ve araştırmalarımız devam ediyor. İstifa ve emeklilik konusunda 2020 rakamları var elimizde ve 22 hekim emekli, 4 hekim ve 5 dişhekimi de istifa etmiş durumda. Bu emeklilik ve istifalar konusunda pandeminin çok ciddi bir katkısı vardır.

Leyla SERİN KIRIK: Şuanda Mersin'de güncel vaka sayısı, ölüm sayısı ve hastanelerin doluluk oranı nedir? Mersin'de aşı yapılan toplam kişi sayısı nedir, bunların kaç tanesi sağlıkçıdır? Sizce, vaka ve ölüm sayıları, iyileşme ya da bulaşı arasında bu dönem için bir ilişkilenme oldu mu?

Mehmet ANTMEN: Mersin'de şu an günlük ortalama vaka sayısı 250 civarındadır. Biz iki ay önce 1500'e çıkan günlük vaka sayıları ile karşılaşmış bir il olarak bugünkü sayının umut verici olduğunu düşünüyoruz ve bunun da halkın tedbirlere uyma konusunda ilk dönemlere göre daha hassas olmasına bağlıyoruz. İki ay önce hastane yoğun bakım ve servis yatak sayılarında yüzde 100'e varan bir doluluk olmasına karşın, şu an hastanelerde de ciddi bir rahatlama var. Aşı konusunda çok ciddi bir başarısızlık öyküsü yazılıyor. Sağlık iş kolunda çalışan toplam 13.000 sağlık çalışanının önemli bir kısmı aşılanmış olmasına karşın özellikle küçük işyerlerinde çalışanların aşılanmamış olması ciddi bir risk oluşturmaktadır. Sağlık çalışanları dışında kalan risk grubundaki vatandaşların aşılanmaları çok yavaş gitmektedir. Zira aşı temini konusunda ciddi sıkıntılar vardır. Türkiye genelinde halen 9.5 milyon aşının gelmiş olması ve bugüne değin bunun sadece 2,5 milyonunun yapılmış olması da ciddi bir handikap.

Leyla SERİN KIRIK: Tabip Odası'nın üretilen aşılar konusunda bir karşılaştırma çalışması ve tavsiye kararı var mı? Merkezi yönetime aşı sürecine ilişkin önerileriniz varsa nelerdir?

Mehmet ANTMEN: TTB, aşılar konusunda çok hassas davranmaktadır. Bir yandan aşı tereddüdüne yol açmamak ancak diğer yandan da halkın sağlık hakkını korumak açısından 3. Faz çalışma sonuçlarının açıklanması önemlidir. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'nun yaptığı çalışmaların bağımsız bilim insanlarının denetimine açılması da çok önemlidir. Merkezi yönetim bunların hiçbirini yapmamıştır ancak, gerek Dünya Sağlık Örgütü verileri ve gerekse de TTB tarafından yapılan incelemelerde ülkemizde uygulanan Sinovac firmasının Coronovac aşısının yaygın olarak yapılmasının ciddi bir yan etkiye yol açmayacağı ortaya çıkmıştır. Ağır hastalıktan ve ölümden korunma konusunda da etkili olduğu, bu nedenle de yaygın olarak bir an önce aşı temininin önemli olduğu vurgulanmıştır. Kısaca bugünü aşı açısından tartışılması gereken şey merkezi hükümetin aşı temini konusundaki beceriksizliği ve başarısızlığıdır. Tüm vatandaşlarımızın yaygın bir şekilde ücretsiz olarak aşıya bir an önce ulaşmaları en önemli gündemimizdir. Bunun yanı sıra aşı çeşitliliğinin de yaratılması gerektiğini düşünüyorum. Şu an dünyada beş farklı aşı uygulanmaktadır ve hepsinin de güvenilirlik ve etkililik durumları farklılık gösteriyor. Vatandaşlarımıza bu çeşitliliği sunmak sağlık bakanlığının görevleri arasındadır.

Leyla SERİN KIRIK: Geçtiğimiz günlerde, Mersin Büyükşehir Belediyesi hasta yakınları için kalacak yer imkanı sağladı. Sağlık emekçilerine de ilk günlerden beri yerel yönetimlerin destek verdiğini hatırlıyorum. Yerel yönetimlerden ne gibi katkı aldınız? Bu dönemde, hasta yakını ve sağlıkçılara verilen bu destekler yaşanan zorlukların hafiflemesinde nasıl etkili oldu?

Mehmet ANTMEN: Biz Mersin Tabip Odası olarak merkezi hükümetten görmediğimiz pek çok desteği yerel yönetimlerden alabilmekteyiz. Mersin Büyükşehir Belediyesi, Tarsus Belediyesi, Mezitli Belediyesi ve Yenişehir Belediyesi gerek vatandaşa yönelik gerekse de sağlık çalışanlarına yönelik çok ciddi çalışmalar yapmıştır. Pandeminin ilk aylarından bu yana Büyükşehir Belediyesi sağlık çalışanlarının barınması, ulaşımı, yemek ihtiyacı ile ilgilenmektedir. Macit Özcan Tesislerinin bakım sürecine girmesinden bu yana da Yenişehir Belediyesi sağlık çalışanlarının barınma ihtiyacını karşılamaktadır. Tarsus Belediyesi de özellikle koruyucu ekipman dağıtımı konusunda ve kaybettiğimiz hekimlerimizin isimlerinin yaşatılması konusunda çok ciddi bir çalışma yapmıştır

Leyla SERİN KIRIK: Sağlık emekçileri salgın sürecinde birbirinden önemli sorunlara karşı karşıya kaldı, hala da devam ediyor. Bunların hepsini bugün konuşamayacağız. Ancak belki de en önemlisi, Covid-19 neden meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir? Genel yönetim niçin meslek hastalığıdır demiyor?

Mehmet ANTMEN: Meslek hastalığı tanımı gerek kronik hastalığa yakalanan ve gerekse de yaşamını kaybeden sağlık çalışanlarına ciddi ekonomik özlük haklar sağlamaktadır. Merkezi hükümetin sağlık çalışanları için bırakın yeni ekonomik ve özlük haklar sağlamasını, Sağlıkta Dönüşüm Programı başlamadan önceki tüm hakları sağlık çalışanlarının elinden almakla meşguldür. Bu nedenle meslek hastalığı meselesine sıcak bakmamaktadırlar. Ama onların ne düşündüğünün bizim için bir önemi yoktur. Biz haklarımızı söke söke alma mücadelesinin yoğun olarak verildiği bir geleneğe sahibiz. Bu anlamda COVİD-19 yakın bir gelecekte meslek hastalığı olarak kabul edilecektir. Bunu merkezi hükümetin keyfine bırakmayacağımızın bilinmesini isteriz. Ancak bu tek sorunumuz değildir. Son 18 yılda kaybolan tüm ekonomik ve özlük haklarımızın kazanma mücadelesi de devam edecektir. En önemli taleplerimizden biri de HERKESE ÜCRETSİZ, NİTELİKLİ, ULAŞILABİLİR, KAMUSAL SAĞLIK HİZMETİDİR. Covid-19 bu mücadelemizin ne denli önemli olduğunu ve haklılığımızı bir kez daha göstermiştir.

Leyla SERİN KIRIK: Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyorum. İyi çalışmalar diliyorum.

Mehmet ANTMEN: Ben de Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu adına, gerek şahsınıza ve gerekse de Habere Güven yayın ekibine en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Yerel basın bizlerin sesinin duyurulması açısından çok önemli bir araç. Yayın yaşamınızda başarılar diliyorum.

Editör: TE Bilisim