Fransız şair Pierre-Jean de Beranger, sansüre ve her türlü baskıya karşı çıktı; toplumun üst tabakalarının asalaklığını, din tüccarlarını, politikacıların kişiliksizliğini yerdi; insan özgürlüğünü ve yaşam sevgisini övdü.

Yapıtlarının yarattığı etki işinden kovulmasına ve birkaç kez hapse atılmasına neden oldu. Fransız Akademisi üyeliğini kendisine sunulan bütün resmi ödülleri ve unvanları reddetti. İsteği dışında milletvekili seçildi ama istifa etti.

“Yolun düşerse kıyıya bir gün
ve maviliklerini enginin
seyre dalarsan,
dalgalara göğüs germiş olanları hatırla,
selamla, yüreğin sevgi dolu
çünkü onlar fırtınayla çarpıştılar eşit olmayan savaşta
ve dipsizliğinde enginin yitip gitmeden
sana liman gösterdiler uzakta.”

Pierre-Jean de Béranger
Çeviren: Mihri Belli

Pierre-Jean de Béranger, (d. 19 Ağustos 1780, Paris – ö. 16 Temmuz 1857), Fransız şair.

Paris’in aristokrat olmayan bir ailesinde doğan Béranger’in babası, bir otelde odacı olarak çalışan az eğitim almış bir kişiydi. Béranger, Péronne adlı okulda Jean-Jacques Rousseau ilkeleriyle eğitim aldı, siyaset ve savaş öğrenimi gördü. Racine ve Voltaire’in drama üzerine görüşlerinden etkilendi.

Fransız şair Pierre-Jean de Béranger 17 Ağustos 1780’de Paris’te doğdu 16 Temmuz 1857’de aynı kentte öldü. Babasının iş girişimleri başarısızlıkla sonuçlanıncaya dek onunla çalıştı. 1809’de Paris Üniversitesi’nde yazıcı memur olarak iş buldu. Napoléon’un düşmesinden sonra yönetime gelen Bourbon krallığını sert biçemle eleştiren şiirler ve şarkı sözlerilar yazdı. Sansüre ve her türlü baskıya karşı çıktı; toplumun üst tabakalarının asalaklığını din tüccarlarını politikacıların kişiliksizliğini yerdi; insan özgürlüğünü ve yaşam sevgisini övdü.

Yapıtlarının yarattığı etki işinden kovulmasına ve birkaç kez hapse atılmasına neden oldu. Fransız Akademisi üyeliğini kendisine sunulan bütün resmi ödülleri ve unvanları reddetti. İsteği dışında milletvekili seçildi istifa etti.

Paris’in aristokrat olmayan bir ailesinde doğan Béranger’in babası bir otelde odacı olarak çalışan az eğitim almış bir kişiydi. Béranger Péronne adlı okulda Jean-Jacgues Rousseau ilkeleriyle eğitim aldı siyaset ve savaş öğrenimi gördü. Racine ve Voltaire’in drama üzerine görüşlerinden etkilendi. 1802 yılında şarkı sözleri sözü yazmaya başladı. En bilinen şiiri tanrının insanlara seslenişi adına yazdığı “Tanrı Baba” Sabahattin Eyüboğlu tarafından Türkçeye çevrilmiş Ruhi Su tarafından bestelenmiştir.
Önce basımcılık yaptı sonra babasının bankasının başarısız girişimlerine katıldı.

Hükümeti eleştiren şiirleri ve şarkı sözleriları yüzünden üniversitedeki yazıcılık görevinden alındı (1809). Buna karşılık yapıtlarındaki halkçı liberal ve yurtsever özellikleri nedeniyle çabucak üne kavuştu. En yalın biçimiyle kilise karşıtlığından da parlak Napoleon destanından da konular çıkardı ve sıradan insanların ilginç portrelerini çizdi (Lisette). Büyük bir hayranlık uyandırdı kimilerince (Stendhal) ve 16 yaşında onun gibi olmayı düşleyen (Mallarme) çağın en büyük şairi olarak kabul edildi herkesten saygı gördü ya da en azından öyle kabul edildi (Chateaubriand) kimilerinde de korku uyandırdı. Her türlü unvan ve onuru bu arada Akademi üyeliğini geri çevirdi siyasal kavgaya girmektense özgür kalmayı yeğledi ve “kendine rağmen” Paris halkının oylarıyla geldiği milletvekili görevinden istifa etti (1848).

Eserleri
Chansons (Şarkılar 5 ciltli)
Ma Biographie (Biyografim)
Le Roi d’Yvetot (Yvetot Kralı)
Le Dieu des pauvres gens (Yoksulların Tanrısı)
Le Sacre de Charles le Simple (Charles’ın Taç Giyişi)
La Grand-Mère (Büyük Anne)
Le Vieux Sergent (Yaşlı Çavuş)

Tanrı Baba

Tanrı Baba, bir sabah uyanınca,
Biz insanları düşündü nasılsa,
Gitti pencereye: “Kim bilir, dedi;
Belki o gezegen yok oldu gitti.
Ama baktı, uzakta, çok uzakta,
Bir köşecikte fır dönüyor dünya.
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı,
Alsın vallahi bir şey anlıyorsam
Bu dünyalıların tutumlarından.

Ey benim minnacık yaratıklarım,
Ak ve kara, donuk ve yanıklarım,
Dedi Tanrı, en babacan haliyle;
Sizi ben yönetiyormuşum sözde.
Oysa, görüyorsunuz, Allah’a şükür,
Benim de sürüyle bakanlarım var,
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı,
Alsın vallahi, çocuklar, bu bakanları
İkişer üçer atmazsam kapı dışarı.

Boşuna mı kızlar verdim, şarap verdim size?
Güzel güzel yaşayasınız diye.
Nasıl olur da siz benim inadıma
Orduların Tanrısı dersiniz bana?
Ne yüzle adımı alıp dilinize
Top atarsınız birbirinize?
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı;
Alsın vallahi, çocuklar, bir tek
Orduyu kumanda ettiysem bugüne dek.

Şu süslü püslü zibidilerin işi ne
Yaldızlı tahtlar üstünde?
Nedir o kasılmaları, böbürlenmeleri?
Beslediğimiz bu karınca beyleri
Sözden benden kutsal haklar almışlar
Benim inayetimle kral olmuşlar
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı;
Alsın vallahi, benden geldiyse eğer
Sizleri böyle kötü yönetenler.

Hiç bana kızmayın artık, çocuklar;
Temiz yürekli olun, bana yeter.
Sevişin, güle oynaya yaşayın,
Sizi yakarım diye korkmayın
Kralına da, yobazına da basın kalayı…
Ama keselim, Allahaısmarladık
Curnalcılar duyarsa yandık
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı
Alsın vallahi, o yüzsüz herifleri
Sokarsam kapımdan içeri.

Pierre-Jean de Béranger
Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu
Ezgi: Ruhi Su

Editör: TE Bilisim