Biz eğitimciler çocuğun doğadaki her anını fırsata çevirmeyi görev biliriz. Uzun yıllar bir eğitim kurumunda çalışıp, sadece çocuğa değil bana da doğal güzelliğiyle kocaman bir etki yaratacağını düşündüğüm farklı bir eğitim kurumuna geçtim. Çünkü insan doğayla nefes alıyor, bildim.

Sabahın sakin görkeminin içindeki kuş sesi farkını öğrencilerime de kendi çocuklarıma da hissettirmeyi mesela görev bildim ki; gün içerisinde görünce kuşu ismiyle hitap etsinler. Ayıptır, canlıdır biz gibi. Biz okulda solucan ve karınca peşinde koşarız. Çünkü onlar topraklarımızın sessiz emekçileridir. Mesela karıncayı gözlemler, aslında yaprak yemediğini, onları zor günler için mantar olsun diye hazırladığını biliriz. Okulda elimizden büyüteç düşmez.

Mesela reçine bir sevdadır çocuk için. Büyüdükçe yerine yenisi gelen, tıpkı küstüğü arkadaşına aslında hiç sırtını dönemeyen gibi. Siz hiç reçine biriktirdiniz mi ? Yarıştınız mı, 'onunki benimkinden büyük, benimkini almış öğretmenim' diye doğayı avucunuzda sımsıkı tuttunuz mu, kimseye bırakmadan. Sonra biz okulumuzda ağaçları eğlendiririz. Büyükse çok kişi biner üzerinde saklambaç oynarız. Gerçekten. Dutsa altına saklanırız, bacaklarımız ele verir umursamayız. Hurmayı ayrı, kara hurmayı ayrı biliriz. Çünkü onu yemek daha keyiflidir çocuk için. Meyveleri dalında olgunlaşmadan koparmamak için, için için de yeriz kendimizi: “Öğretmenim yerdekileri toplayın dedi heyyy “ diye seslenirken… Ağaç türlerini bilmemek ayıptır bizim okulda. Zeytin hasatı tam bir emekçi yarışına dönüşür. Çocuk bilir yumurta batmazsa, tuzlu suyu biçilmiş kaftan.

Ya koku… Adana'da bir kebap kokusu götürür sevgiliye bir de portakal:) her yer portakal çiçeği kokusu sardığı bir nisan ayı var ki çocukların bayramına ayarlamış resmen Atatürk. O başka sevda. Portakal kokusu, tadıyla birleşince değme keyfe. Tabi yanında bilir çocuk muz kabuğu gübredir ağaca, atılmaz öyle çöpe de, portakal asitlidir iyi gelmez toprağa. Toprak sen ben gibi candır. Sonra iliştirirsin bir sardunya ağıtı Can Yücel'den yanına, ya da bir Yaşar Kemal ayağın kendini belli etmeye çalışan Çakırdikenine çarpınca, İnce Memed' in tarlada çalıştığı teri hissedercesine.

Orman yalnızca ağaçların oluşturduğu bir bütünlük değildir. Bitkiler, toprak, su, hava, böcekler gibi pek çok canlı türünün, mikroorganizmanın beraber oluşturduğu bir yaşamdır. İşte şimdi biz okullarda ve evlerimizde nice emekler verirken, insan ormandan istediğini alıp çıkmış ona sormadan, iznini almadan. Tabi o da bir süre sonra istediğini veremez olmuş. İnsan etkisi diye bir ayrım nasıl olur ki? Kasıtlı can yakan sebepler. Bu demek oluyor ki insan üzerinde çalışmalar yapmak lazım. Mesela giriş çıkışları biletli yapalım ormanlara :) Müze kart gereksin. Elindeki mangalıyla şaşırsın ziyaretçi. Ama değmez mi? Bir ağaç benim okulda kalemsiz kalmama sebep. Yada deli deli ağaç temasıyla, doğa temasıyla ilgili nitelikli çocuk kitabı araştırdığım zamana.

Gördük ki kahramanımızı uzakta aramamalıyız. Okulumuzdaki zenginliği sahiplenen Mutlu abidir, yangında ardını düşünmeden koşan insanlardır bizim kahramanlarımız. Minnettarız.

Spiderman gelmedi, Süpermen… söyleyin çocuklarınıza…

Editör: TE Bilisim