Yavuz SALTIK: "Günümüzde çalıştığı halde yoksullaşan büyük bir kesim mevcut. Kent yoksulluğu derin yoksulluk, devreden yoksulluk diye yelpazenin genişlediği ve yoksulluk tanımının çeşitlendiği bir kapsam var."

#HepimizÇözümünBirParçasıyızSöyleşileri

Konuğum; İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde 2.5 yıl Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı görevini yürüten şimdi ise Muhtarlıklar Daire Başkanlığı'na atanan Sn Yavuz SALTIK.

Köşe yazarlığından “Tanrım Beni Başkan Yarat” kitabının yazarlığına, araştırma uzmanlığından saha müdürlüğüne, eğitimcilikten danışmanlığa, siyasal iletişimden yerel yöneticiliğe zengin bir iş ve hala devam eden eğitim hayatı olan Sn. Saltık; son zamanlarda da ekip arkadaşlarıyla birlikte kamuoyunda sosyal hizmetler alanında yaptığı çalışmalarla adını duyurmaktadır.

Leyla SERİN KIRIK: Müsaade ederseniz size Üstad demek isterim. Ortak alanlarımızın çok olması ve yaptığınız çalışmalarla yıllardır fark yaratmanız herkes açısından önemli olduğu kadar sizinle aynı alanda çalışma içindeki ya da eğilimindeki bireyler için bir “Üstad” olma misyonu yüklediğini düşünüyorum. Açıkcası, bugüne kadar yaptığım söyleşilerde gördüm ki, konuklarımın kendini tanımlaması hem benim hem de okuyucularımız için daha özümseyici oluyor. Siz Yavuz SALTIK’ı nasıl anlatırsınız?

Yavuz SALTIK:

Yavuz Saltık, 1972 yılında Trabzon’da doğdum. Mersin Üniversitesi Pazarlama Bölümü ve Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun oldum. Eğitim yaşantımın ardından iş hayatıma 1996-2001 yılları arasında STRATEJİ|MORI Araştırma şirketinde Araştırma Uzmanı ve GfK Araştırma Şirketi’nde Saha Müdür Yardımcısı görevleriyle başladım.

2002-2010 yılları arasında belediyelere free-lance olarak danışmanlık hizmeti verdim. Bu süre zarfında birçok seçim kampanyasını yönettim. ARI Hareketi, KA-DER, International Republican Institute (IRI), National Democratic Institute (NDI) Konrad Adenauer Vakfı ve Toplum ve Demokrasi Derneğinin çalışmalarında eğitimci olarak bulundum. 2004-2009 yılları arasında Infakto Research Workshop adlı araştırma şirketinde danışmanlık yaptım. Bahçeşehir Üniversitesi, İzmir Ticaret Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, AREL Üniversitesi ve Plato MYO’da; Siyasal İletişim, Seçim Kampanyaları, Lider Yaratmak, Kampanya Yönetimi başlıklarında misafir akademisyen olarak dersler verdim.

2012-2015 yılları arasında Star Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaptım. 2015 yılında Beylikdüzü Belediyesi Özel Kalem Müdürü olarak kamuda göreve başladım. 2019 yılında İBB Özel Kalem Müdürlüğü görevine atandım. Bu görevini yürütürken İBB Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı görevine de vekâlet ettim. 10.07.2019 tarihi itibarıyla asaleten İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı olarak atandım. Evli ve 2 çocuk babasıyım. Trabzon Fikir Kulübünün kurucu üyeleri arasında yer alıyorum. 2008 yılında Siyasal iletişime yönelik “Tanrım Beni Başkan Yarat” adlı bir de kitabım yayımlandı.

16 milyonluk bir İstanbul ailesinin sorumluluğunu taşıyoruz.

Leyla SERİN KIRIK: Geçmişinize ve şu an yürüttüğünüz çalışmalara bakarsak; hep bir öğrenme ve öğretmenin parçası olma haliniz var. Bu da kuşkusuz beraberinde yoğunluğu getiriyor. Üzerine birde; ilçe belediyesinden sonra İstanbul Büyükşehir ve sosyal hizmetler gibi deniz derya bir alan, sahiden zaman ve enerji yetiyor mu? Nasıl planlıyorsunuz?

Yavuz SALTIK:

İBB Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı olarak 6 ana müdürlük üzerinden hizmetlerimizi vatandaşlara ulaştırıyoruz. Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü, Engelliler Müdürlüğü, Bağımlılıkla Mücadele ve Rehabilitasyon Müdürlüğü, Göç ve Uyum Politikaları Müdürlüğü ve Çocuk Hizmetleri Müdürlüğü organizasyon yapısıyla hizmetlerimizi insanımıza ulaştırıyoruz. İsimlerinden de anlaşıldığı gibi toplumumuzun en dezavantajlı kesimlerine hizmet ulaştıran bir başkanlığız.

Bu dezavantajlılık; yoksulluktan beslenen ve haklardan faydalanamama şeklinde gelişerek yoksunlaşmaya evrilen bir süreci anlatıyor. Eskiden yoksul herhangi bir işte çalışmayan herhangi bir geliri olmayan insandı. Günümüzde çalıştığı halde yoksullaşan büyük bir kesim mevcut. Kent yoksulluğu derin yoksulluk, devreden yoksulluk diye yelpazenin genişlediği ve yoksulluk tanımının çeşitlendiği bir kapsam var. Gerek enflasyon fırtınası, kötü ekonomik politikalar olsun gerekse pandeminin etkisinden olsun bu ihtiyaç sahibi kesimlere ulaşmak onlara bir ışık bir meşale olmak bir çıkış yolu bulmak hem mesleki hem insani anlamda en temel görevimiz. 16 milyonluk bir İstanbul ailesinin sorumluluğunu taşıyoruz.

“Tanrım Beni Başkan Yarat”

Leyla SERİN KIRIK: Gelelim; “Tanrım Beni Başkan Yarat”a, 2008 yılında ilk basımı yapılan kitabın yakın zaman yenilenmiş ikinci baskısı yapıldı bildiğim kadarıyla. Kitabı yazmanıza yol açan ne oldu ve okuyuculardan gelen dönüşlere ilişkin birkaç anekdot paylaşır mısınız? “Şu motivasyonla yazdığım kitap beni mutlu etti” diyebiliyor musunuz?

Yavuz SALTIK:

Yazdığım kitap siyasal iletişimde her ne kadar bir stratejik değerler ve işleyiş bütününü ortaya koysa da temelde yitirdiğimiz sosyal sorumluluğumuz ve siyasi etik üzerine siyaset sevdalılarına yol göstermesi için yazdım. Siyaset; toplumu ve toplum siyaseti gösterir. Siyasete bir iş kolu bir meşguliyet olarak değil insanlığa rehber olacak insanların gönüllerine ve zihinlerine dokunarak onlara çözüme kendini adayacak siyaset sevdalılarına çok önemli bir yol haritası niteliğini taşıyor.

Bunun ötesinde siyaseti bir meslek olarak yapmaya başlamışsak neden siyaset sorusu başka bir anlam kazanıyor. Bu açıdan siyasal rolün bir anlamı olması ve anlatıma dönüştürülmesi gerekiyor ki siyasetin içinde yol kaybedilmesin. Siyaset bir insanın uğraşabileceği en nitelikli iştir. Aristoteles, Bu sebeple siyaset binlerce milyonlarca kitleyi hedefi haline getirir ve bunun için itibar gereklidir. Erdem ve halka hizmet açısından siyaset anlamını buluyor ve kutsal bir alan oluyor. Siyasetin amacı vatandaşa en iyi hizmet olduğunda insan yüceliyor, toplum yüceliyor, insaniyet kazanıyor.

Kitap aynı zamanda ideal siyasetçinin kılavuzu özelliğini taşıyor. Siyasette başarının sahada gerçekleştirilen bütün çalışmalar ve emekten terden ve mücadeleden harcanan saatlerle yani süslü gösterişli bir sürü anlatıdan öte asıl dayanağın saha olduğunu ifade ediyor.

Çağdaş olmayan klişeleşmiş ve şov odaklı yapılan faaliyetlerin vitrinlerde artık eski ışıltısını kaybettiğini vurgulayarak, belediyelerin artık bir yenilenme sürecine girdiğinin altını çizdim. Seçmenin kültür, tutum ve davranışlarındaki değişimler, vatandaşın öncelik ve beklentileri ile küresel trendler iyi analiz edilmeden stratejik planlamanın yapılamayacağının bir an önce anlaşılması gerekiyor. Siyaset ve siyasetçiler için Araştırma şirketleriyle kurulacak ilişkiden yapılacak kamuoyu araştırmalarına, halk ile gerçekleştirilecek iletişim yönetiminden profesyonel hizmet desteği alımına ve maliyetlerine kadar Kitap seçim süreci boyunca başarıya giden yol üzerine bir metodoloji ortaya koyuyor.

Kampanyaların hazırlanmasından olası toplam maliyete kadar seçim süresince gerçekleştirilecek her aşama ve her faaliyet için siyaset sevdalılarına kitabım ışık tutacaktır. Ayrıca siyasette başarının sahada gerçekleştirilen bütün çalışmalar ve emekten terden ve mücadeleden harcanan saatlerle yani süslü gösterişli bir sürü anlatıdan öte asıl dayanağın saha olduğunu ifade ediyor. Saha nedir, tabii halk … Seçim süreci her şeyden öte bir stratejidir ve stratejik üstünlük sağlayamayan kaybeder. Kitabım iyi insanların güzel insanların kazanması için onlara stratejik bir yol göstericiliği yapmaktadır.

Mersin, Adana, Hatay bu kültür kentlerinden çok şey öğrendim

Leyla SERİN KIRIK: Bir Mersinli olarak, öğrenciliğinizin Tarsus’da geçtiğini biliyorum. Bunca şey biriktirmiş haliyle; Sn. Yavuz SALTIK’ın Mersinimize ilişkin düşüncelerini merak ediyorum. Yanı sıra, Çukurova olarak adlandırdığımız Mersin-Adana-Hatay şehirleri size sosyal-siyasal hayat noktasında ne ifade ediyor?

Yavuz SALTIK:

Evet, Mersin’de çok güzel bir öğrencilik yaşadım. Sürekli sosyal, dışa dönük araştırmacı bir yanım vardı. Dolayısıyla sadece üniversite bana eğitim vermedi. Mersin, Adana, Hatay bu kültür kentlerinden çok şey öğrendim ve çalışma hayatım dahil Mersin başta olmak üzere bu güzel şehirler bana çok şey kazandırdı.

Hatay, Adana, Mersin içinde farklı gruplar ve kültürler ile kardeşliktir, beraberliktir. Anadolu’nun her renginin ahenk içinde bir araya gelişi ve insanlığı yüceltişidir. İnsana saygıdır, insanın sahip olduğu değerlere saygıdır ki bu sebeple Hatay, Adana, Mersin birçok kültürü inancı yaşam tarzını bozulmadan kendi sinesinde tarihten günümüze yaşatmış ve yaşatıyor.

Derdimiz, gamımız, kaygımız ve çabamız bu kadim kentin dezavantajlı grupları…

Leyla SERİN KIRIK: Yerel yönetimlerde, özellikle Sosyal Hizmetler gibi geniş yelpazesi olan bir alanda, milyonlarca insanın ihtiyaçlarını tespit etmek ve gidermek konusunda zorluklar yaşanması olağan bir durum olmalı, bu hiç gözünüzü korkuttu mu? Bugüne kadar İBB Sosyal Hiz. D.Bşklığı olarak; “iyi ki yaptık” diyebileceğiniz hizmetlerden birkaçını söyler misiniz? Neden?

Yavuz SALTIK:

İstanbul bir dünya metropolü … Şunu söyleyebilirim bu nüfusta bir kentin insanından sorumluluk duyuyoruz, halkımızdan sorumluluk duyuyoruz. Derdimiz, gamımız, kaygımız ve çabamız bu kadim kentin dezavantajlı grupları…

Sosyal belediyecilik; belediyelere sosyal alanlarda planlama ve düzenleme işlevi yüklerken kamu harcamalarını konut, sağlık, eğitim ve çevrenin korunması alanlarını kapsayacak şekilde sosyal amaca kanalize eder. Böyle bir akademik tanım olmasına rağmen İstanbul Büyükşehir Belediyesi bütçeleme ve yatırımın odağını alt yapı harcamalarından insana çevirmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, hak temelli bir toplumsal gelişmeyi esas almış ve öznesi insan olan bir sosyal politika anlayışını İstanbul’da geliştirmiştir. Bu anlayış İstanbul’da nice ekmeksiz aşsız evlere gıda, süt içemeyen çocuklara süt, kumanya alamayan ailelere nakit, beşiği olmayan bebeklere beşik ve daha nice yardım ulaştırmış, yuvalarına mutluluk ve güven katmıştır.

İyi yaptık diyebileceğim o kadar çok hizmet var ki …

  • Askıda Fatura,
  • Askıda Anne Bebek Desteği,
  • Askıda Eğitim Desteği,
  • Askıda Aile Destek Paketi,
  • Yuvamız İstanbul
  • Halk Süt
  • Pandeminin ağır etkilerinde Gıda ve Hijyen Kolisi Yardımı,
  • Yenidoğan destek paketi,

Yani biz şu hizmetimiz şundan daha önemsizdir diyemeyiz hepsi insanımız için elzem fakat şunu diyebilirim: Hak temelli, özünde odağında insan olan bir sosyal hizmet modelini yerel yönetim anlayışına kazandırdık. Önemli olan makro ekonomik politikalara bakarak bir kalkınma gelişme anlayışı değil, insanımızın dezavantajlılığının giderilerek, yoksulluğun yenildiği herkesin eşit haklara sahip olduğu bir kent yaşamı tesis edebilmekti. Biz bu anlayışı getirdik ve model olarak kazandırdık. Bizim getirdiğimiz bu anlayıştan sonra zaten merkezi yönetim bu alandaki boşluğu doldurabilmek için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı kurdu. Sosyal politikalar alanında ülkemize rehberlik ediyoruz, çünkü temelimiz insan …

Leyla SERİN KIRIK: Sizinle konuşulacak nice önemli ve keyifli konu var tabi. Bu söyleşi için bu kadar oldu. Daha sonra devamını getirmek üzere, samimiyetle verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederim Üstad. Saygılarımla.

Yavuz SALTIK:  Teşekkür ederim.

Editör: TE Bilisim