SES ADANA ŞUBESİ, GÜVENCESİZ ÇALISTIRMAYA, PERFORMANS ADI ALTINDA SAĞLIK ÇALIŞANLARININ BİRBİRİNE DÜŞÜRÜLMESİNE VE SALGINDA HAYATLARININ HİÇE SAYILMASINA KARSI SESLERİNİ YÜKSELTMEK AMACIYLA ADANA ŞEHİR HASTANESİ BAŞHEKİMLİK ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI GERÇEKLEŞTİRDİ. AÇIKLAMAYI SES ÖRGÜTLENME SEKRETERİ HÜSEYİN YILMAZ OKUDU.

SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI ADANA ŞUBESİ BASIN AÇIKLAMASI

Bilindiği üzere Dünya'da ve Türkiye'de sağlık emekçilerinin göstermiş oldukları üstün hizmet ve özveri gelinen bu aşamada tüm insanlığın saygısını kazanmıştır. Sağlık emekçisi salgınla mücadelede  hayatını kaybetmiş yüzlercesi de hastanelerde tedavi altında yaşam mücadelesi vermektedir.

SES Adana Şube Eş Başkanımız Dr. Mürşit Enis AKYÜZ’ün de test sonucu pozitif çıkmış ve kendisi karantina altında olup tedavi görmektedir. Bu vesileyle hem Başkanımıza hem de tedavi gören tüm sağlık emekçilerine geçmiş olsun dileklerimizi bir kez daha iletiyoruz.

Sağlık emekçilerinin yaşamış oldukları ve hayatlarına mal olan sorunların esasen yeni olmadığı aksine “sağlıkta dönüşüm” programıyla ülkemizde oturtulmaya çalışılan, performansa dayalı, sağlığı piyasalaştıran, kâr odaklı sağlık hizmeti anlayışının bir sonucudur. Bu anlayışın ortaya çıkardığı en temel sorunların başında sağlık hizmetlerinin piyasaya açılmasının yanında emekçinin alın terinin de gasp edilmesi ve güvencesinin ortadan kaldırılması vardır. Öyle ki  ‘3+1’ ve ‘4+1’ sene adı altında sözleşmeli sağlıkçı alımları sağlık sisteminin tamamen özelleşmesi için atılan adımlardan sadece biridir.

Performansa ve kamu özel ortaklığına  dayalı işletilmeye çalışılan bu kölelik programında sağlık emekçilerinden istenen daha fazla çalışmak, hastaları müşteri, hastaneyi de işletme gibi görüp hastaneyi her ay kâra geçirmeye çalışmaktır. Bu sistemin sürdürülebilir yanı kalmadığı açıktır. Çünkü hastane ve taşeron firmalar her gün zenginliklerine zenginlik katarken, sağlık emekçileri açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkûm bırakılmıştır.

Bugün devletin resmi kurumu TÜİK’in açıkladığı yoksulluk sınırı bile 6 bin 986 lira iken, bir tabip dışı sağlık emekçisinin  maaşı 4500 lira civarındadır. Bugün bir uzman hekimin maaşının bile ancak yoksulluk sınırında olduğu görülmektedir.

Pandemi sürecinde sanki sağlık emekçilerinin maaşlarına %100 zam yapılmış gibi algı yaratan sağlık bakanlığı, sahada sağlık emekçilerinin nasıl yıprandığını, nasıl tükendiğini, bu gibi söylemlerin sağlık emekçilerinin üzerinde bıraktığı derin üzüntüyü ya görmüyor ya da görmek istemiyor. Süreç yönetilemiyor, sadece algı yönetimi yapılıyor. Sağlık emekçileri pandemiyle mücadele verirken, mesleklerine olan tutkuları ve üstün çabaları ile gelinen noktada vefat eden hasta sayısının sınırlı olmasını sağlamıştır. Sağlık emekçilerinin sahada, pandemiden önce-pandemi zamanı fark etmez; göstermiş oldukları bu çaba hükümet tarafından görmezden gelinmiş ve "Size minnettarız." "Sağlıkçıları alkışlıyoruz." ya da "Sizin hakkınız ödenmez." gibi günü kurtarmaya yönelik, yapmacık söylemlerle sürekli geçiştirilmiştir.

Sağlık emekçileri ne performans, ne ek ödeme, ne de alkış istiyor, Sağlık emekçileri insanca yaşayacak, maaşlarının tek kalemde ödendiği, emekliliğe yansıyan temel ücret istiyor, güvenceli çalışma ve gelecek istiyor, 3600 ek gösterge istiyor,  5 yıla 1 yıl yıpranma payı istiyor. Yani özetle alın terinin karşılığını istiyor. Sağlık Bakanlığı’na ve hükümete bir kez daha buradan sesleniyoruz: Bizim hakkımız ödenir, ama tarihsel hafızamız bize bir kez daha gösterdi ki hak verilmez alınır, zafer sokakta, meydanda, alanda kazanılır.

Hakkımızı alıncaya kadar mücadele etmeye ve alanlarda olmaya devam edeceğiz.

Editör: TE Bilisim