Sağlık Hukuku Tıbbi Müdahaleden Doğan Sorumluluk Tıbbi müdahale en geniş tan...

Sağlık Hukuku

Tıbbi Müdahaleden Doğan Sorumluluk

Tıbbi müdahale en geniş tanımı ile: “ Kişilerin bedensel, fiziksel ya da ruhsal(psikolojik) Bir hastalığına, noksanlığını teşhis ve tedavi etmek ya da mümkün olmadığı taktirde hastalığı hafifletmek ya da acılarını dindirmek ya da onları böyle bir rahatsızlıktan korumak ya da nüfus planlaması amacı için tıp mesleğini icraya kanunen yetkili kimseler tarafından tıp bilimi ince genel kabul görmüş esaslara uygun olarak gerçekleştirilen en basit teşhis ve tedavi yöntemlerinden başlayarak en ağır cerrahi müdahalelere kadar uzanan her çeşit faaliyettir.”

Tıbbi müdahaleden sorumluluk doğması için müdahale eden ve edilen arasındaki hukuki ilişkinin doğru değerlendirilmesi gerekir. Kişilerin vücut bütünlüğünde bir arıza meydana geldiğinde ister doğal yollarla isterse bu konuda uzman ve kendisini iyileştirici eylemleri yapabilecek Bilinç ve bilgi verecek bir hekime başvurabilir.

Tıbbi müdahale hekimlerin tekel hakkı içerisindedir. Ancak hekim bu müdahalede yalnız değildir. Hekimle birlikte Bu ilişkide hemşire, Sağlık Personeli, Hastane eczacı gibi taraflar da yer almaktadır.

Fakat hekim hastayı tedavi sırasında oluşabilecek riskler konusunda anlaşılabilir şekilde bilgilendirmelidir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir.

Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutularak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yolu seçmek gerekir. Gerçekten de hasta mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir.

Hasta mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, TBK 510.md (BK 394. md) hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılır. Tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranılmakla birlikte sonuç değişmemiş ise doktor sorumlu tutulmamalıdır. Diğer yandan, Biyotıp Sözleşmesinin 5. maddesinde “Rıza” konusu düzenlenmiş ve “... alanında herhangi bir müdahale, ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat etmesinden sonra yapılabilir. Bu kişiye, önceden, müdahalenin amacı ve niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgiler verilecektir. İlgili kişi muvafakatını her zaman serbestçe geri alabilecektir” düzenlemesiyle rızanın kapsamı belirlenmiştir.