İHD İstanbul Şubesi Sakarya da yapılan saldırıyla ilgili yazılı basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamada "Evet, bu coğrafyada kurumsallaşmış bir ırkçılık hüküm sürüyor. Evet, sistem ırkçılığı körüklüyor. Ama bundan daha da kötüsü, olağan hayatta işinde gücünde olan kişilerden oluşan toplumun geniş bir kesiminde ırkçılık tabana yayılmış durumda ve sistem tarafından destekleniyor.

4 Eylül’de Sakarya’da fındık bahçesinde çalışan mevsimlik Kürt işçilerin uğradığı saldırı bunun en son örneği. Muhalif medyada geniş yer bulan haberde ve mağdurların tanıklıklarında Mardin’li işçilerin, her zamanki gibi çalışmak üzere fındık bahçesine gittiklerinde işverenin “it sürüsü” şeklinde sözlü saldırısına uğradıkları, bunun üzerine bahçeyi terk etmek istedikleri anlatılıyor.

Bahçeden çıktıkları için işveren işçileri “Siz burayı Mardin mi sandınız burası bizim, burası Sakarya” şeklinde tehdit ediyor, ardından işveren ve köylülerden oluşan 8 kişilik bir grup sopalarla 3 işçiye saldırıyorlar ve yaralıyorlar. Saldırı sonrasında Kürt mevsimlik işçilere karşı her yıl gerçekleşen saldırılarda olduğu gibi işçiler memleketlerine dönmek zorunda kalıyorlar.

Sakarya Valiliği’nin açıklaması ise devletin her zamanki inkâr politikasının örneklerinden birini oluşturmakta. Valiliğinin açıklamasında Kocaali ilçesinde fındık bahçesi sahibi iki ailenin kavga ettiği ancak medyadaki görüntülerin ‘ırkçı saldırı’ konusuyla alakasız olduğu belirtildi. Ayrıca “geçmişe dönük yapılan incelemede sosyal medya platformlarında ve haber sitelerinde iddia edildiği gibi bir olaya ilişkin Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığı ile 112 Acil Çağrı Merkezine intikal eden herhangi bir konu, olay veya şikâyet bulunmamaktadır” denildi.

Bu yıl daha 2 ay önce Türklerin Kürtlere yönelik ırkçılığının bir örneği Yozgat’ta yaşanmış, Mardin’den Yozgat’ın Çekerek ilçesine çalışmaya gelen işçiler ırkçı saldırıya uğramış, saldırının hedefi olan Kürt işçilere Kaymakamlık tarafından suçlu muamelesi yapılmış, “can güvenliğinizi sağlayamayız” denilerek jandarma eşliğinde işçilere Yozgat terk ettirilmişti. Öte yandan Sakarya’nın ayrı bir özelliği var: Son bir yıl içinde burası son iki yıl içinde iki ırkçı cinayetin de işlendiği yer. Aralık 2018’de Sakarya’da Kadir Sakçı ve oğlu Kürtçe konuştukları için silahlı saldırıya uğramış, katil baba ve oğula “Kürt müsünüz, Suriyeli mi?” diye sormuş, “Evet Kürdüz” cevabını alınca “zaten sizi sevmiyorum” diyerek belindeki tabancayı çıkarıp ateş etmişti. Baba Kadir Sakçı hayatını kaybetmiş, oğlu ağır yaralanmıştı.

Sakarya Valiliği’nin olayla ilgili açıklamasında ise aynı minvaldeydi. Açıklamada, "Meydana gelen cinayet olayının sebebinin çarpıtılarak ‘etnik bir nedenden kaynaklanmış gibi algı yaratılmaya çalışılmasının’ gerçekle hiçbir alakası yoktur,” denildi.

Ekim 2019’da ise, yine Sakarya’da, Kürtçe konuştuğu için önce 6 kişi tarafından linç edilen, sonra başından vurulan 19 yaşındaki Şirin Tosun 54 günlük yaşam mücadelesini kaybetmişti. 

İnsan Hakları Derneği Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon olarak her iki cinayetin takipçisi olduk, Sakarya’ya giderek araştırma ve görüşmeler yaptık, rapor hazırladık, duruşmaları takip etmekteyiz.

Kürtlere yönelik sistematik ve tabana yayılmış ırkçılığı kınamak, lanetlemek, sosyal medyada konu etmek yetmez. Komisyonumuz ve ırkçılığa karşı duran diğer kuruluş ve girişimler, bir yandan elde bulunan tüm olanaklarla sistemi sorgular, kırıntısı kalmış hukuk yollarını
zorlarken bir yandan da tabandaki yaygın ırkçılığa karşı yerelde ırkçılık karşıtı en geniş bir cephe oluşturmak için güçlerini seferber etmek zorundadır. IRKÇILIĞA KARŞI BİRLİKTE, OMUZ OMUZA MÜCADELE! BAŞKA ÇAREMİZ YOK!

Editör: TE Bilisim