Bir yılı aşkın bir zamandır küresel bir felaket haline gelen Covid 19 Pandemisiyle mücadele ediyoruz. Toplumun tüm kesimleri kendi bulundukları yerden, kendilerine tanımladıkları sorumlulukları ölçüsünde bir şeyler yapmaya çalışıyor.

Tabi ki bizi yönetenlerin de sorumluluğu, tüm toplumun Pandemiye karşı korunması konusunda alınacak tedbirlerin belirlenmesi, uygulanması, uygulanmasının şartlarının yaratılması. Bu mücadelenin bilimsel bir temele dayanması için oluşturulan Bilim Kurulunun görevi de, alınacak tedbirlerin, salgın biliminin gerekleriyle uyuşacak şekilde yürütülebilmesini sağlamak. 

Covid 19 Pandemisinin yarattığı tahribat, artık toplumun bütün kesimlerinden gelen bir çığlığa dönüştü. Başta TTB olmak üzere, toplumun tüm örgütlenmiş kesimleri, Bilim insanları, aydınlar, toplum adına sorumluluk duyan herkes, artık kapanarak insanlığı tehdit eden bu salgının engellenmesi gerektiğini haykırıyor.

KAPANMA, SALGIN BİLİMİNİM KURALLARINA GÖRE ve TOPLUMSAL YAŞAM KORUNARAK OLMALIDIR

Bilim insanları kapanmanın bilimsel, ekonomik, sosyal, toplumsal zemininden bahsediyor. Kapanmanın hedefe ulaşabilmesi için, virüsün bulaşma ortamının engellenmesi, yok edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bunun yanı sıra da evlere kapatılacak insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için ekonomik yönden desteklenmesinin gerekliliğini de ifade ediyorlar.

Birçok batılı ülke, bu kapanmalar veya Pandemiyle mücadelede, vatandaşlarından vergi olarak topladıkları toplumsal birikimlerini kullanıyorlar, hazinelerini bu amaçla vatandaşa açıyorlar. Yüz milyarlarca Euro’luk ‘’vatandaş destek paketleri’’ ayırarak kapanmanın ekonomik zeminini oluşturmaya çalışıyorlar.

Yine insanlar arasına fiziksel olarak mesafe koyarak, bulaşma ortamını engellemeye çalışırken, sosyal hayatlarını, fiziksel mesafenin korunarak devam etmesinin şartlarını da yaratmaya çalışmak gerekir, 65  yaşının üstündeki insanları eve hapsederek, belki de hayatının son dönemini, toplumdan uzak bir köşede inzivaya çekilerek yaşamaya zorlanmamalıdır.

ÜRETİM DURDURULMADAN VİRÜSÜN BULAŞMA ORTAMI YOK EDİLEMEZ

Kapitalist üretim ilişkilerinin en önemli özelliği, üretimin toplumsallaşmasıdır. Artık, üretim bireysel olmaktan çıkmış, aynı malı birçok insan ortaklaşa üretmeye başlamıştır. Bu ortaklaşan üretim ortamında, fiziksel mesafeler ortadan kalkmış, tersine fiziksel temas başlamıştır. Kapalı ortamlarda, yüzlerce, binlerce insan aynı üretimin bir parçası haline gelmiştir. Aynı malzemeleri birlikte kullanmaktadır. Fabrikalara, organize sanayi bölgelerine, servislerle toplu olarak gidip gelmektedir. Soyunma dolapları dip dibedir. Çoğu da dip dibe tezgahlarda çalışmakta, kapalı yemekhanelerde birlikte yemek yemektedir.

GEÇTİĞİMİZ YILKİ GİBİ OLMAMALIDIR

Artık tabandan gelen bu çığlıklar, iktidarı da harekete geçmek zorunda bıraktı. Kabine toplantısı sonrasında 18 günlük bir kapanma kararı alındı.

Geçtiğimiz yıl da bu zamanlar ‘’evde kal’’ çağrıları yapılıyor, izolasyonlar, karantinalar, mesafeler maskeler, temizlik kuralları tartışılıyordu. Sonunda sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Ama sermayeyi üzmek istemeyen iktidar üretimi durduramamıştı. Sıkı sıkıya sokağa çıkma yasakları uygulanırken, işçiler yine servislerde üst üste işyerlerine gitmiş, kapalı ortamlarda, yan yana  tezgahlarda, fiziksel temas halinde çalışmalarına devam etmiş, arkasından da, Organize Sanayi Bölgelerinden, fabrikalardan, toplu covid 19 pozitif haberleri gelmeye başlamıştı.

Hatırlayabileceğimiz gibi, işçiler çalışmaya devam ederken, 1 Mayıs’ta DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Sendika Başkanları, fiziksel mesafeyi de koruyarak, Taksim’de, Kazancı yokuşunun başında, 1 Mayıs 1977 kaybettiğimiz emekçileri anmak için gitmek istediğinde, sokağa çıkma yasağı bahane edilerek yaka paça gözaltına alınmışlardı.

Esnaf, işyerlerini kapatmış ama yaşamı devam etmiş, elindeki tüm birikimini yitirdiği gibi borçlarını da karşılayamayacak hale gelmişti. Bu küçük işletmelerde çalışan işçiler, işsiz kalmış, evine ekmek götürememiş, Covid 19 ile birlikte çalışmaya bile razı olmuştu.

KAPANMA, GÜVENLİK ODAKLI DEĞİL BİLİMSEL TEMELLİ OLMALIDIR.

Görülen odur ki, yine tam kapanmayacağız. ‘’Kapanma’’ ile ilgili detaylar, Bilim Kurulundan değil, İçişleri Bakanlığının genelgesiyle geldi. Bilimsel ve toplumsal temelli değil, güvenlik odaklı bir kapanmaya doğru gidiyoruz.

Kapanma kararında, 'üretim, imalat, gıda, temizlik, sağlık gibi alanlarda istisna tutulan kuruluşlar hariç tüm iş yerleri faaliyetlerine ara verecektir.'' denilmekte. Gıda temizlik ve sağlığı anlıyoruz. Üretim ve imalat alanında istisnaların neye göre belirleneceği hakkında bir bilgi yok. Açıklama Bilim Kurulu’ndan gelmediğine ve Bilim Kurulunun bu konularda, pek fazla insiyatif kullanamadığı da düşünülürse, bu istisnalar salgın biliminin gereklerine göre belirlenmeyecek. Bu istisnalar, sermayenin ihtiyaçları ve öncelikleri doğrultusunda belirlenirse de, yine fabrikalardan, Organize Sanayi bölgelerinden, covid 19 pozitif haberlerini almaya devam edeceğiz.

Diğer yandan da esnafımız için de bir destek paketi açıklanmadığına göre, esnafımız, yine okyanustaki dalgaların arasında boğuşmaya devam edecek.

Küçük işletmelerde çalışan, şimdi yeniden işsiz kalacak işçiler ise, Covid 19’un, işsizlikten daha da kötü olmadığını düşünmeye devam edecekler.  Zaten işsiz olan, Pandemiyle iş bulma ümidi yok olan işsizler ise, yönetenler, bu insanların yaşadıklarından haberi yok gibi davranmaya devam edecekler.

Editör: TE Bilisim