“Çeşitli konulardaki görüşlerimi, yazılarımı Tanık Gazetesi aracılığıyla okurlarımızla paylaşıyordum. Tanık Gazetesi editörü, değerli abim Mustafa Özgür’ü geçen hafta, en verimli çağında yitirdik. Acımız büyük. Ailesine ve tüm sevenlerine baş sağlığı ve sabır diliyorum. Rahmetli Mustafa Abi, yazılarım konusunda hep özendirici olmuştu. Fırsat ve olanak sunarak, elinden gelen her türlü katkıyı koymuştu. İşte bu katkıyı koyan, çeşitli zamanlarda yazılarımı yayımlayan, yanımızda olan isimlerden birisi de değerli abim Güven Boğa’dır. Kendilerinin de uygun görmesiyle, ilerleyen zamanlarda çeşitli konulardaki görüşlerimi Habere Güven Sitesinde paylaşmaya devam edeceğim. Güven Boğa’ya ve Habere Güven Sitesinin tüm emekçilerine yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.”

Avukat Mengücek Gazi Çıtırık

Mustafa Özgür

“Yakın Zamanlar Üzerine“

Adalet ve Kalkınma Partisi, 3 Kasım 2002’den bu yana yapılan genel seçimlerde, bir kez, 7 Haziran 2015 genel seçimleri sonucunda sayısal çoğunluğu yitiriyordu. AKP, 2015 seçimlerini parlamenter demokratik rejimin kendilerine dar geldiği, ülkeyi başkanlık sistemiyle yönetmek istedikleri üzerine kurmuşlardı. Ancak seçmen, AKP’ye ilk kez, ağır bir ihtarat veriyor, başkanlık sistemine geçiş vermeyeceğini sonuçlar ile ortaya koyuyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sonuçlardan memnun değildi ve o günler için manidar sözlerini dile getirecekti. “ Verin 400 milletvekilini, bu iş huzur içinde çözülsün “ diyordu Erdoğan. Arkasından nafile, zaman kaybı olan, samimiyetten uzak, istikşafi, hükümet kurma girişimleri devam etmişti. Derken 20 Temmuz 2015’de, Suruç ‘da canlı bombanın intihar girişimiyle 33 fidanın katledildiği olayı yaşadık. Derken 10 Ekim 2015’de barış, emek ve demokrasi çağrısı yapanların, bu kavramların yaşama geçmesini isteyenlerin çağrısına; kan, gözyaşı, ızdırap düşecekti. Yine canlı bombanın saldırısı sonucunda 103 insanımız katledilecek, yüzlercesi yaralanacak ve engelli durumuna dönüşecekti. Yetki ve sorumluluk sahipleri gerekli önlemleri almadığı gibi, kendilerine ulaşan istihbari bilgileri de kullanmayarak bu katliamın gerçekleşmesinin sorumlularıydılar. Ancak üzülerek söylemek gerekirse, kamu görevlilerinden bir kişi bile katliam dosyasında yargılanmadı. İşte böylesi bir ortamda ülkemiz yeniden sandığa gidecek ve AKP, yitirdiğimiz insanların kanlarına, cesetlerine basarak iktidarı yeniden ele alacaktı. Bugünlerde bir muhalefet partisinin genel başkanı, seçim dönemimin başbakanı olan kişi “ Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa, birçok insan, insan yüzüne çıkamaz “ diyordu. Aslında bir dönemin başbakanı, ihbarda bulunuyor ve işlenen suçları ikrar ediyordu. Ancak bunları araştırması gereken, üzerine gitmesi gereken Cumhuriyet Savcıları ise “ savıcılık “ yapmaya devam edeceklerdi. Çözüm sürecinin sona erdirildiği, yüzlerce insanımızın katledildiği, toplumsal huzur ve barışa atılan bombalar ile istediği sandalye sayısını, AKP elde etmişti.

Türkiye’de yapılan kritik referandumlardan birisi de 2010, yetmez ama evet oylamasıdır. Çeşitli maddelerde yapılan iyileştirmelerin içinde Anayasa Mahkemesinin ve o zamanki Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısındaki temel değişikliklerle, Türk Milleti adına kullanılan bağımsız yargı yetkisi derin yara alacak, yargı; siyasi iktidarın sopası haline gelecek, farklı düşünenlerin ve muhalif olanların tasfiyesinde kullanılacak, rejimi dönüştürmenin ve iktidar mücadelesinin aracı haline gelecekti. Yetmez ama evet diyenlerden birkaç isim dışında, yanlış yaptıklarını amasız, fakatsız dile getirip, özeleştiri veremediklerini gözlemliyoruz. Hele de bunlardan birisi, el bebek, gül bebek büyümüş, sıcak sudan soğuk suya elini sokmamış kişi, utanmadan ve saygısızlık yaparak, bu konuda özeleştiri vermesi gerekirken , “ bu konuda soruları yanıtlamadığını, çok lince ve işkenceye maruz kaldığını “ söylemekten çekinmemiştir. İşkence tezgahlarından geçen ve buralarda can verenlere bu düzeyde bir saygısızlık yapılmamıştır.

AkP iktidarının büyüttüğü, her türlü fırsatı sağladığı, devletin her biriminde yer almasını sağladığı ve kadrolaştırdığı cemaate, verilenler artık yetmeyecek, ortaklık değil, belirleyici olma yönünde, ülkeyi tek başına yönetmek iradesi ağır basacak, “ Hocam, artık bitsin bu hasret. Yeter! Gel gayrı “ , “ Ne istediniz de vermedik? “ günlerinden 17-25 Aralık 2013 ‘e gelinecekti. Siyasi iktidar için kendisine yönelmiş bir operasyon olarak nitelendirilse de gerçekte siyasi iktidarın suçüstü yakalandığı, Cumhuriyet tarihinin en büyük kara para aklama, görevi kötüye kullanma, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, yolsuzluk suçlarının işlendiği ancak üzerine gidilmeyerek, takipsizlik kararlarıyla tozlu raflara kaldırılan bu dosyalar sonrasında, ülke darbe girişimine doğru ilerliyordu. Devam edeceğiz.

Sağlık diliyorum, selam ve saygılar sunuyorum.

Avukat Mengücek Gazi Çıtırık

Editör: TE Bilisim