YARGI YILI AÇILIYOR…

YARGI EMEKÇİLERİ ARTIK YETER DİYOR!

Adalet talebinin her türlü talebin önüne geçtiği koşullarda yargının bağımsızlığı ve yargı emekçilerinin sorunlarının çözümü için yıllardır mücadele ediyoruz. Yargı yılı açılış etkinliklerini taleplerimize dikkat çekmek için bir zemin olarak kullanmaya çalışıyoruz.

2010 referandumu sonrasında yargı alanında tahakküm kuran cemaat ve sonrasında mevcut iktidarın yargı sistemini iktidarlarını güçlendirmek ve toplumsal muhalefeti susturmak için bir araç olarak kullandığı bir süreci yaşıyoruz. Mevcut yargı sistemi içerisinde bile benimsemedikleri yargı kararlarını tanımayan siyasi iktidar, anayasal hakların kullanılmasını bile keyfi olarak engellemeye çalışıyor.

Milletvekillerinin, tutuklanması, seçilmiş belediye eş başkanlarının yerine kayyum atanması, kayyum atayamadıkları belediyeleri zapt-ı rapt altına almak için akla hayale gelmeyecek yöntemleri kullanmaktan geri durmayan, cezasızlık nedeniyle kadın cinayetlerinin 18 yıllık AKP iktidarında yüzde 1400 artması, kadın cinayetlerinin bu kadar arttığı bir dönemde İstanbul sözleşmesinden bir imza ile çekilmek, adalet arayışının sosyal medyada örgütlenerek aranması gibi garabetlerin yaşandığı bir ortamda siyasi iktidar, Yargıda reform iddiaları  ile gündeme getirilen her pakette, yargının sorunlarını çözmek bir yana iktidara bağımlı bir yargı yaratmaktan öteye gidilememiştir.

Anayasa gereği bağımsız olması gereken yargının, adli yargı yılı açılışlarını dahi sarayda yaparak adeta kendi varlıklarını inkâr etmektedirler, yargı mensupları bağımsızlıklarının sembolü olan düğmesiz cübbelerinin olmayan düğmelerini ilikleme çabaları gözden kaçmamıştır.

Yine 81 ilin barolarının karşı çıkmasına rağmen İktidarın kendine bağımlı baro yaratma çabası için çıkarttığı çoklu baro yasası bugüne kadar sadece İstanbul’da karşılık bulabilmiştir.

Hal böyle iken yurttaşlarımızın hak, hukuk, adalet talebi için adına saray denilen adliyelere başvuruları her geçen gün artarak devam ediyor. Bir yandan yargı hizmetlerine ulaşmanın ekonomik bedelinin artması, bir yandan yıllarca süren dava süreçleri, yurttaşlarımızın bu yargı sisteminden beklentilerini zayıflamaya devam ediyor.

ÇARPIK YARGI SİSTEMİNİN BEDELİ YARGI EMEKÇİLERİNE ÖDETİLEMEZ!

Yargı sisteminin bağımsızlığını kaybetmesi, periyodik olarak çıkarılan yargı paketleri dava sayılarındaki artış ve yıllarca süren dava süreçleri yargı emekçilerinin çalışma hayatını kâbusa çevirmiş durumda. Bir yandan iş yükü, bir yandan mobbing, bir yanda keyfi olarak açılan soruşturmalar, mesai kavramı gözetmeksizin çalışmaya zorlanan yargı emekçilerinin açıklanan bu yargı paketleri ile bırakın kazanım elde etmelerini mevcut kazanımlarını yitirerek, açıklanan her yargı paketi ile yen bir kâbus yaşamaktadırlar. Yargı Emekçilerinin bu kâbustan uyanması, sendikamızca yıllardır gündemde tutulan taleplerinin gerçekleşmesinden geçiyor.

ARTIK YETER SORUNLARIMAZA ÇÖZÜM İSTİYORUZ!

Yeni yargı yılı açılırken bir kez daha taleplerimizi sıralıyoruz;

  • 2009 yılından bu yana Yargı Emekçilerinin ekonomik haklarında hiçbir ilerleme sağlanmamıştır. Aksine var olan havuz paralarının kaldırılması, iyileştirme olarak verilen fazla mesai ödemelerinin kesilmesi, ulaşım paralarının sadece Ankara, İstanbul ve İzmir’le sınırlandırılması gibi uygulamalarla ekonomik kayıpları artmıştır. Bu nedenle Yargı Emekçilerinin insanca yaşayacakları bir ücret için öncelikle ekonomik kayıpları giderilerek derhal ek zam verilmelidir.
  • Ayrım yapılmaksızın, tüm Yargı Emekçilerine mesai ücreti ödenmesi sağlanmalıdır.
  • Ulaşım ücretleri ayrımsız her ilde verilmelidir.
  • Havuz paralarının, yargı emekçilerinin lehine olacak şekilde düzenleme yapılarak ödenmesine tekrar başlanmalıdır.
  • İş yükü nedeniyle personel alımına gidilmeyip yargı emekçilerinin üzerinde baskı yapılarak sorunun çözümüne çalışılmaktadır. Bu uygulamadan vazgeçilerek yeterli personel istihdamı yapılmalıdır.
  • Banka Promosyonlarının tüm personele eşit şekilde ödenmesi yapılmalıdır.
  • Yargı Emekçilerinin de, diğer kamu görevlileri gibi 2802 sayılı yasadan çıkarılarak 4483 sayılı Memurin Muhakematı Kanunu'na tabi olması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Mobbinge maruz kalan personelin durumunun değerlendirilmesi, mobbingin önlenmesi amacıyla kurumlarda bir kurul oluşturulması, mobbing uygulayan amire yaptırım uygulanması için düzenleme yapılmalıdır.
  • Yargı kurumlarında kreş açılmalıdır.
  • Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarıyla kurum içinden atamalara devam edilerek, mülakat değil liyakat esas alınmalıdır.
  • Yargı hizmetleri sınıfı oluşturulmalı kadro ve unvanlar yeniden tanımlanmalıdır.
  • İşyerinde hiçbir pozisyon, kadro, unvan ve kademede cinsiyetçi iş bölümü yapılmamalıdır.
  • En az 32 (8+24) hafta ücretli doğum izni uygulanmalıdır.

Büro Emekçileri Sendikası olarak yargı emekçilerinin taleplerinin karşılanması ve bağımsız bir yargı sistemi için mücadele etmeye devam ediyoruz.

Tüm Yargı Emekçilerini bu haklı mücadelemize sahip çıkmaya çağırıyoruz!

Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!

Yaşasın BES!

Yaşasın KESK!

Editör: TE Bilisim