TUTSAK KİTAPLARI SERGİSİ HAKKINDA

Hapishaneler kimilerine göre “modern” dünyanın ayıbı, kimilerine göre ise aynasıdır. “Suç ve suçlu” tanımı da “Adalet” gibi görecelidir.

Politik tutuklu ve hükümlüler “Ceza” kelimesinden türetildiğinden dolayı, kapatıldıkları mekânlara “Cezaevi” demez, daha çok “Hapishane” sözcüğünü tercih ederler. Zira “Cezaevi, Islahevi, Ceza İnfaz Kurumu, …v.d.” egemenlerin hizmetinde olan “Devlet Adaleti”nin türettiği adlandırmalardır. Devlet, bu mekânlara kapatılan herkesin “suçlu” olduğu ön kabulünü dil’de başlatır. Dile yerleşen bu kavramlar giderek ön yargıya dönüşür. “Suç varsa ceza vardır, bunun doğal sonucu cezaevi olacaktır”. Mantık budur. Ama bu egemen dil’i (ideolojiyi) benimsemeyen politik tutuklular ısrarla “hapishane” ve “tutsak”  kavramını kullanırlar. Zira özellikle son çeyrek yüzyılda yeni yeni “modern“ hapishaneler yapılsa bile hak ihlalleri, tecrit ve keyfi cezalar  kimi zaman, az, kimi zaman çok devam etmiştir. Ve “rehabilitasyon, topluma kazandırma“ vaatleri de her dönem aldatmaca olarak kalmıştır..”

Öte yandan özellikle belirtmeliyiz ki politik tutuklular sanat edimlerinde sadece zindanı değil dışarıyı da başarıyla betimlemektedirler. Onlar anı bohçalarını asıl olarak dışarıda doldurmuşlardır. Elbette bu birikimi, estetiği ihmal etmeden, sanatın olmazsa olmaz kurallarıyla işleyip ak kâğıda ya da tuvale aktarmak çetrefilli iştir. Sanatçı yoğunlaşmak için kimi zaman kalabalıklara karışmak, kimi zaman da yalnız kalmak ister. Bu bir lüks değil, üretim daha iyi üretim için zorunluluktur. Ama zindandaki yazar – şair – ressam- karikatürist - besteci dilediği zaman yalnız kalamaz veya kalabalıklara karışıp, dilediği gibi gözlem yapamaz. Bu açığını ancak düş gücüyle ve anı bohçasına başvurarak kapatır. Ve okuyarak. Bu anlamda onlar düş yolculuklarında kimi zaman bizden daha özgürdür.

Sonuç itibariyle zindanda, o betimlemesi zor koşullarda üretmek ve “sanat” yapmak ise ayrıca takdiri hak eder. Ten’e “Ceza”nın Tin’e “Eza”ya dönüştüğü zindan koşullarına direnmiş ve o koşullarda üretebilmiş tutsakların sayısı da “Tutsak Kitapları Sergisi” adını verdiğimiz bu etkinlikte göreceğiniz gibi az değildir. 100’den fazla tutsağın hapishane koşullarında, engelleri aşarak yazdıkları kitapların sayfalarını karıştırmaya başladığınız anda onların imgeleriyle sadece bir hapishaneden diğerine değil, dünyanın dört bir yanına doğru yolculuğa çıkacaksınız…

*Bu projede amacımız

  1. 2022 Yılı itibariyle hapishanelerde sayıları her geçen gün artan 300.000 tutuklu ve hükümlünün varlığını dışarıdakilere yeniden anımsatmak,
  2. İçerinin sesini, içeridekilerin rakam – istatistik olmadığını, dışarıdaki insanlara göstermek, duyurmak,
  3. Hapishane idarecilerinin “rehabilatasyon” yerine akıl almaz disiplin cezalarıyla, yasaklarla tecrit ettiği tutsak yazarların, şairlerin, sanatçıların ruhsal sağalmalarına katkı sunmak,
  4. Bazı hapishanelerde “Hapishane yönetmeliği - tüzük yok sayılarak” keyfi olarak konulan kitap, dergi, gazete ve renkli kalem yasaklarına dikkat çekmek, en azından Türkiye’nin de imzaladığı (2006) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Cezaevi Kuralları’na uyulmasını sağlamak için kamuoyu oluşturmaktır.

www.gorulmustur.org

Editör: TE Bilisim