COVİD-19 pandemisi meslek gruplarından en fazla hekimleri ve  sağlık çalışanlarını etkiliyor ve etkilemeye devam edecektir.  Bugüne kadar yaklaşık 80 kişiden fazla hekim ve sağlık çalışanı vefat etmiş, 30 binden fazla hekim ve sağlık çalışanı hastalık sonucu tedavi görmüştür. Pandeminin başladığından itibaren TTB ve tabip odaları Sağlık Bakanlığını hekimleri ve sağlık çalışanlarının sağlığını koruması için defalarca uyarmıştır. Ancak bu süreç Sağlık Bakanlığı tarafından daha önceki uygulamaları gibi göz ardı edilmiş ve şu an ki tabloya sadece hekim ve sağlık çalışanları açısından baktığımızda dünyada en fazla hekim ve sağlık çalışanının öldüğü ülke Türkiye olmuştur.

TTB tüm bu süreçte şeffaflıktan yana tavır almış, elindeki verileri toplumla paylaşmış, konuya bilimsel verilerle kamucu ve koruyucu sağlık açısından bakarak sürecin böyle yönetilemeyeceğini defalarca bildirmiştir. Gelinen nokta TTB ve tabip odalarını haklı çıkarmıştır. Bu haklılık gerek hekimler gerekse toplum gözünde TTB’ni Sağlık Bakanlığından daha güvenilir ve daha gerçekçi kılmıştır. Bu nedenle  TTB’nin ve tabip odalarının açıklamaları güvenilerek ve yüksek oranda izlenerek karşılık bulmuştur.

TTB 14 Eylül Pazartesi gününden itibaren bir dizi eylemlilik kararı alarak “YÖNETEMİYORSUNUZ TÜKENİYORUZ” başlığı altında eylemlere başlamıştır. Çünkü sadece hekimler ve sağlık çalışanları değil, her gün birilerimizin babası, annesi, kardeşleri ölmektedir.  Daha çok olduğunu bildiğimiz ama resmi olarak açıklanan rakamlarla her gün ortalama 40 -50 vatandaşımız, önlenebilir bir hastalık olan COVID-19’dan hayatını kaybediyor. Yöneticiler suçu vatandaşa, yükü hekimlere ve sağlık çalışanlarına atarak görevlerini yapmamakta ve  tarihsel sorumluluklarından kaçmaktadır.

COVİD-19 salgın süreci bilimsel kurullar, il pandemi kurulları, il hıfzıssıhha  kurulları, ile  bilimsel yöntem, şeffaf veri ve ilgili tüm kesimlerin katılımı ile etkin ve koordineli bir anlayışla yönetilerek önlenebilir.  Ancak bugüne kadar Sağlık Bakanlığı TTB’ni, il pandemi kurulları ise tabip odalarını bu sürece katmamıştır. Geldiğimiz noktada COVİD-19 salgın sürecinin bugüne kadar olan yönetiliş biçimi sonuçlara baktığımızda yetersiz ve kaygı vericidir.  

Bu nedenlerle YÖNETEMİYORSUNUZ TÜKENİYORUZ…

Her geçen gün hekimler bu yoğun çalışma temposundan,  hastalanmaktan ve tükenmişlik sendromuna girmekten dolayı istifa etmekte ve emekliliklerini istemektedir. Sağlık Bakanlığı ısrarla COVİD-19’u bir meslek hastalığı olarak kabul etmemektedir. Bu durum hekimleri giderek artan oranda istifaya, emekliliğe ve motivasyon kaybına götürmektedir. COVİD-19 mutlaka meslek hastalığı olarak kabul edilmeli ve yetkililer bu durumla ilgili kanun çıkarılması için gerekli girişimleri başlatmalıdır.

Koruyucu ekipmanlardan yoksun olarak çalışan hekimlere en kısa zamanda koruyucu ekipman eksiksiz olarak sağlanmalıdır. Çünkü toplumda şu an COVİD-19 virüsü bulaştırmanın en yüksek olduğu kesim hekimler ve sağlık çalışanlarıdır. Bizler ancak yaşarsak yaşatabiliriz.

Bu nedenlerle YAŞATMAK İÇİN YAŞAMALIYIZ….

Editör: TE Bilisim