Alevi Bektaşi Federasyonu bünyesinde kurulan Alevi Kadın Meclisi, kuruluşunun da ilan edildiği 1. Kadın Konferansı Ankara’da Yılmaz Güney Sahnesi’nde yapıldı.

3 oturum olarak yürütülen konferansın sonuç bildirgesi yayınlandı

ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU 1. ALEVİ KADIN KONFERANSI SONUÇ BİLDİRİSİ YOLUMUZDA VARDIK, VARIZ, HEP VAR OLACAĞIZ.

Tarih boyunca kadınlar; kıtlığın ve bereketin, çilenin ve gönencin, acının ve sevincin, kederin ve keyfin, yılgınlık ve mücadelenin her daim merkezinde olmuştur. Yok etmenin bahanesi de var etmenin yüceliği de kadın üstünedir. Son iki yüzyıldır kapitalizmin derinleştirdiği eşitsizliklerin, krizlerin, yıkım ve savaşların, göçlerin, ataerki ve nice ayrımcılığın yükünü daha çok çeken kadınlardır. Öte yandan gene son iki yüz yıla damgasını vuran ilerleme, gelişme, zenginlik, barış, doğa, özgürlük ve eşitlik mücadelesinin ilhamı da gene bütün halklardan kadınlardır.

Konferansımız her şeyden önce kadının tarihteki eşsiz yerini ve gücünü selamlar. Alevi Bektaşi Federasyonu, tüm bileşenleri ve Konferansımıza katkı sunan yoldaşlarıyla, tarih boyu eşsiz gücüyle hayatı var etme mücadelesinin bayraktarı olan bütün medeniyetlerin ve halkların kadınlarına, aynı tarih içinde Yol'umuza çerağ, Alevi kadınlara ilham olan analara, bacılara, yol ulularına selam durur. Birinci Alevi Kadın Konferansı, onlara ithaf edilmiştir.

Bizler; Alevi Bektaşi Federasyonu, bileşenleri ve Alevi yolunda yoldaş olduğumuz diğer örgütlerin emektarı, Alevi Yol'unun bendesi kadınlar olarak bildiririz ki:

>       Alevi inanç, ibadet, kültür ve felsefesinde kadın, erkek, cümle canlı eştir, eşittir. İnancımız, kurucu mitlerimiz, edebiyatımız, felsefemiz bunun öğreti, örnek ve sembolleriyle doludur. Semavi-İbrahimi dinlerin hakimiyetindeki coğrafyada Aleviler, Fatma Ana'yı Adem'den önce sayan, Kırklar Cemi'nde kadınla erkeği bir semahta buluşturan öğretilerinden vazgeçmemiştir. Kadıncık Ana'yı bir mürşit postunda, Bacıyan-ı Rum'u mücadelenin ön safında resmeden anlatılarına sadık kalmıştır. Eşliği-eşitliği ibadetinde, hakikatinde; sözünde, meclisinde; duazında sazında yüzyıllarca yaşatmıştır. Muhabbetin dilinde erlik dişilik aramamış, cem olmak için iki can'ı yeter görmüştür. Alevilerin tarihleri boyu uğradığı zulüm, ayrımcılık, kıyım ve iftiraların bir sebebi de Alevilerin böyle bir coğrafyada kadın-erkek eşitliği ve toplumsal cinsiyet ilişkilerine bakışındaki bu aykırılıktır. Tarih bizi yanıltmadı; bugün modern dünyada bütün kadın mücadelesi aynı sözü büyütüyor. 21. yüzyılda Alevi kadın ve erkeklerine düşen, inanç ve felsefelerindeki bu değere, bugünün dünyasında daha sıkı sarılmaktır.

>       Cumhuriyetin ilk yüz yılı, kadınlar bakımından hem büyük kazanımlar hem yüz yıldır aşılamayan zorluklarla geçti. Kadınlar, Cumhuriyet döneminde, önceki yüzyılda başlayan mücadelelerinin meyvelerini aldılar: Medeni kanun ve laiklikle gelen haklar, seçme-seçilme hakkı, çalışma hayatına ilişkin haklar, gündelik hayatta özgürleşme, kamusal ve siyasal alanda görünürlük bu yüzyılın kazanımlarındandır. Öte yandan, bütün bu kazanımlara rağmen evde, kamusal hayatta, çalışma şartlarında, temsilde, kısacası hayatın her alanında kadınlara yönelik eşitsiz ve ayrımcı tutum devam etmiştir. Ataerkil düzen; kimi zaman dini- toplumsal hassasiyet, kimi zaman namus-töre, kimi zaman ahlak-adalet kisvesi altında kadına yönelik fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik şiddetin sığınağı olmuştur.

>       Bütün bunlardan Alevi kadınlar da ne yazık ki tümüyle ari değil. Cumhuriyet döneminin kazanımları, Alevi kadınlar için de vazgeçilmezdir. Alevi inancı, kültürü ve yolu gereği Alevi kadınlar kimi yönlerden İslam coğrafyasındaki benzerlerinden görece farklı bir noktada görülebilir. Fakat bütün bunlar, Alevi köylerinde yerleşik ataerkil alışkanlıklardan, şehirlere taşınan eşitsizliklerden paylarını almadıkları anlamına gelmez. Alevi kadınların da çoğu ev içinde, gündelik ve toplumsal hayatta, dahası Alevi örgütlerinde ve temsilinde çeşitli düzeyde ayrımcılık, eşitsizlik ve şiddete maruz kalmaktadır. Ev içinde emeği görünmeyen, bilinçli-bilinçsiz türlü şiddete uğrayan, temsil yolları ya hiç açılmayan yahut örgütlendiğinde ancak "toplumsal cinsiyet rollerine uygun" pozisyonlara layık görülen kadınlar, zaten Alevi olmanın türlü zorluk içerdiği toplumda, bir de "Alevi kadın" olmanın zorluklarıyla mücadele etmektedir. Aleviliğin "eşitlik" söylemi, ne yazık ki gerçek hayatta çoğu zaman "sözde" ve "söylemde" parlamaktadır.

>       Cumhuriyet tarihi boyunca türlü zorluk ve mücadele ile elde edilen kazanımların, son dönemde Siyasal İslamcı program ve politikalar eliyle yeniden tehdit altına girdiğini görüyoruz. Her yıl yüzlerce kadın cinayetinin işlendiği, kadınların her alanda şiddete ve haksızlığa uğradığı ülkemizde, zayıf da olsa hukuki güvencelerimizden olan İstanbul Sözleşmesi'nin askıya alınması; radikal dinci grupların faaliyetlerine tedbir alınmaması; zorunlu din dersleri yanında ÇEDES benzeri uygulamalarla çocuklarımızın, bilhassa kız çocuklarımızın özgür eğitim haklarının çiğnenmesi; giyim kuşamdan yaşam tarzına, medya temsilinden siyasi arenaya, ortodoks dini söylemin hayatın her alanına yayılması, ülkemizde laik cumhuriyetten, seküler yaşamdan, özgür-demokratik-aydınlık yarınlardan yana bütün kesimler için tehdittir; kadınlar için ayrıca tehdittir. İran'dan Arabistan'a İslam coğrafyasında yakın dönemde yaşanan gelişmeler, kadınlara dönük zorbalık ve bütün bu coğrafyada kadınların hakları ve özgürlükleri için verdiği mücadele, eksikleri-kusurları da olsa "laik cumhuriyetin" vatandaşı olan biz kadınlar için ibret ve esin kaynağıdır. Bu ülkedeki hiçbir kadının, hele hiçbir Alevi kadının, laiklik, demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesinde bu birikimi ve kazanımları göz ardı etmeye lüksü de niyeti de yoktur, olmamalıdır, olmayacaktır.

Bütün bu tartışma ve tespitler ışığında, Alevi Bektaşi Federasyonu, bileşenleri, .... ve Alevi Bektaşi Federasyonu Birinci Kadın Konferansı düzenleyicileri adına;

ÇÜ İktisat Fakültesi mezunları biraraya geliyor ÇÜ İktisat Fakültesi mezunları biraraya geliyor

>       Alevi inanç, kültür, felsefe ve söyleminde yalnızca "kadın-erkek" değil, doğada ve evrendeki cümle canlı, bir "can" olarak eşittir. Bu düşünce, Alevi olmayanlara bakışta da esastır. "Yetmiş iki millete bir bakan" bir kültürün kadınları olarak, toplumsal cinsiyete dayalı bütün eşitsizlikleri ve ırkçılığın, türcülüğün her biçimini reddediyor, Alevi canları kendi değerlerine uygun düşünme ve davranmaya davet ediyoruz.

>       Alevilerin "kadın-erkek eşitliği" söylemi, evlerimizde, toplumsal ve kamusal hayatta, siyasal temsilde olduğu gibi ne yazık ki Alevi örgütlerinde de çoğu zaman "sözde" kalmaktadır. Bu gerçekten hareketle bütün Alevi örgütlerini, yöneticileri, Alevi yolundan gelen temsilci ve siyasetçileri de ataerkil geçmişlerinden gelen eşitsizliklerle yüzleşmeye, onları da yolumuzun değerlerine uygun düşünüp davranmaya davet ediyoruz.

>       Kotalar, kadın kolları, kadınlar kurulu, görünür-görünmez engeller, cam tavanlar gibi ataerkil kalıntılarla malul örgütlerimizin kadın emeği, görünürlüğü ve temsiliyle daha da güçlenip güzelleşeceğini biliyoruz. Bunun için Alevi örgütlerini, yöneticileri, temsilcileri, emekçileri ve gönüllüleriyle her alanda, yan yana eşitlik mücadelesine davet ediyoruz.

> Cumhuriyetin ilk yüz yılı, Alevi kadınlar için de birçok yönden yeni haklar, özgürleşme, görünürlük ve güçlenme kazanımları getirmiştir. Fakat Alevilerin yaşadığı ayrımcılık, kıyım ve ötekileştirmelere ek olarak, Alevi kadınlar ayrıca hayatın her alanında ataerkil düzenin zorluklarıyla da mücadele etmek durumunda kalmıştır. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı, hem ilk yüzyılın birikimini koruma hem kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinde bayrağı daha yukarı taşıma yüzyılı olacaktır. Alevi kadınları da bu mücadelenin her alanında yanımızda olmaya davet ediyoruz.

ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU KADINDAN SORUMLU GNL. BŞK. YRD. Elif KELEŞ O.

Editör: Haber Merkezi