Mersin Tabip Odası seçimleri 937 hekimin katılımı ile tamamlandı. Mersin Tabip Odası seçimleri 937 hekimin katılımı ile tamamlandı.

KESK Eş Başkanı Ahmet Karagöz,  "Antidemokratik Uygulamalara Karşı Sesini Düne Göre Daha da Yükseltecektir!" konulu basın açıklaması gerçeklçeştirdi.

Ahmet Karagöz açıklamarında şu ifadelere yerverdi

Her türlü bedeli göze alarak ezilenlerin, ötekilerin, emekçilerin, kadınların doğru habere erişimini sağlayan siz özgür basın emekçilerini; Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu adına saygı ve sevgi ile selamlayarak, hoş geldiniz diyoruz.

En genel anlamıyla toplumsal muhalefetin beklentilerinin, önerilerinin, eleştirilerinin yaşam ve hayat bulması konusunda amasız fakatsız deklanşöre korkmadan basan siz basın emekçilerinin, emeklerini görünür kılmakta bizlerin, yani emek ve meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin görevleri arasındadır. Nasıl baskılandığınızı, hangi koşullarda çalıştığınızı biliyor ve sizleri anlıyoruz.

Saray medyası olmayı reddettikleri, kalemini bükmedikleri, akıllarını kiraya vermedikleri, yaşamın her alanında ezilenlerin, emekçilerin, ötekilerinin sesi, sözü, gözü, kulağı olmayı tercih ettikleri için tutuklu bulunan basın emekçilerine buradan selam olsun diyoruz.

Türkiye 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke içerisinde 149. sırada yer almıştı. Raporda gazeteci düşmanlığı ve gazetecilere yönelik fiziksel saldırıların iktidarın tutumu nedeniyle arttığı ifade edilmiştir. Yine bu 2022 yılında yayınlanan rapora göre 20 yıllık AKP hükümetleri dönemde 848 gazetecinin tutuklandığı bilgisine de yer verilmiştir.

Değerli basın emekçileri,

Bildiğiniz üzere konfederasyonumuz 11. Olağan Genel Kurulunu 19-20-21 Ocak 2024 tarihinde gerçekleştirdi. KESK bayrağını devraldığımız 10. Dönem KESK Merkez Yürütme Kurulu üyelerine emekleri nedeniyle bir kez daha teşekkür ediyoruz. KESK bayrağını bir adım öne taşıma sorumluluğuyla Genel Kurulumuzun aldığı ve KESK Genel meclisimizin alacağı kararlarla yaklaşık üç buçuk (3,5) milyon kamu emekçisinin ve üç milyon kamu emeklisinin; sesi, sözü ve gerçek temsilcisi olmayı her zaman ki gibi büyük kararlılıkla sürdüreceğiz.

Saray rejiminde ısrar eden 22 yıllık AKP iktidarı, ülkeyi yönetemediği ayan beyan ortadadır. 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası halkın iradesinin tamamen yok sayıldığı, seçilmişlerin yerine kayyumların atandığı süreçleri hep birlikte yaşıyoruz. Yokluk, yoksulluk, işsizlik diz boyu. Yeraltı ve yeryüzü kaynaklarımızın uluslararası sermayeye peşkeş çekildiği, topraklarımız sermayenin zehir çöplüğüne dönüştüğü, Türk Lirasının, döviz karşısında sürekli değer kaybettiği, açlık sınırının 22 bin lira, yoksulluk sınırının 60 bin lira olduğu ülkemizde kamu emekçileri ve kamu emeklileri adeta cehennemi yaşamaktadırlar. Artık yeter diyerek, grevli ve toplu sözleşmeli sendikal hak için günlerimiz, emekçilerin birleşme ve direnmeleri için zemin oluşturacak günler olmalıdır. 

Değerli basın emekçileri,

Önce pandemi ve sonrasında 6 Şubat 2023 tarihli Maraş merkezli depremler nedeniyle yüz binlerce yurttaşımızı kaybetmenin hala acısını yaşıyoruz. Alınmayan önlemler, yapılmayan denetimler ve vazgeçilmeyen rant nedeniyle AKP iktidarı Türkiye halklarına “asrın” felaketlerini yaşatıyor. 6 Şubat 2023 tarihli Maraş merkezli depremlerin birinci yıldönümü nedeniyle, depremin ilk gününde olduğu gibi konfederasyonumuz KESK ve bağlı iş kollarının MYK üyeleri olarak deprem bölgesinde idik. Acıları dinmediğini, yaraların sarılmadığını, kentlerin yeniden inşa edilmediğini gördük ve bir kez daha kahrolduk. Genel anlamda kentlerin, özel de köylerin insanlaştırılmaya, demografik yapının değiştirilmeye çalışıldığına tanıklık ettik. Yaşanan onca felakete rağmen hala rant ve talandan ödün vermediklerini gördük. Barınma sorununun devam ettiği, eğitim ve sağlığa erişimin nerdeyse imkânsız olduğunu gördük. Halklarımızın deprem bölgesinde temiz suya, sağlıklı gıdaya erişemediklerini gördük. Aynı zamanda yurttaşların rızası alınmadan, yurttaşlarımız rıza göstermeden arazilerine, arsalarına el konulduğunu gördük.

İktidarını gerilim, şiddet ve çatışma ile sürdüren, uluslararası sermayeye her anlamıyla alan açan, hukuk, yasa tanımayan, insan hak ve özgürlüklerini yok sayan, ceberut bir iktidarla karşı karşıyayız. Tarihi katliamlar, darbe ve darbe girişimleriyle dolu olan AKP iktidarları döneminde adeta eko kırımın yaşandığı süreçleri yaşıyoruz. Erzincan İliç maden katliamı ile yaşamını yitiren sadece madenciler olmadı. Siyanür ve sülfürik asitli 35 milyon ton toprakla adete kıtalar arası bir felakete yol açmıştır. Yaşamın her alanında olduğu gibi 14 Şubat sabahı bölgedeki yurttaşlarımızla dayanışmak üzere İliç’teydik. Doğa ve insan katliamına neden olan bu sürecin takipçisi olacağımızın da bilinmesini isteriz.

KESK, başta eğitim ve sağlık olmak üzere bütün kamusal hizmetlerin, parasız ve anadilinde olmasını ve seküler yaşamdan yana tutum alır. Ancak tekçi, ırkçı uygulama ve pratiklerle ülkemiz adeta cemaat ve tarikatlar kuşatması altındadır. ÇEDES ve benzeri protokollerle kamusal, bilimsel, laik eğitim tamamen bitirilmiş, MESEM uygulamasıyla siyasal iktidar çocuk ölümlerini ve çocuk işçiliğini ise meşrulaştırılmıştır. Eğitimin tümüyle araçsallaştırıldığı, başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetin bütün kazanımlarının yok etme üzerine siyasal bir sürecin yürütüldüğünü biliyoruz. Hilafet, şeriat çığırtkanlığı ve HÜDA PAR’la yapılan siyasal ortaklık toplumsal gerilime, kutuplaşmaya zemin oluşturmaktadır.

KESK emek mücadelesini barış ve demokrasi mücadelesiyle harmanlayarak yürüten bir konfederasyondur. Bu bağlamda KESK, dün olduğu gibi bu gün de savaşa karşı barışı, ölümlere karşı yaşamı savunur. Kürt sorununun çözümünde ise demokratik işleyişin esas alınmasını, diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesini savunur ve önerir.

Değerli basın emekçileri,

Sanatçının sanatını icra edemediği, konserlerin iptal edildiği, süreçleri hep birlikte yaşıyoruz. Sanatçı ve sanattan iki nedenden dolayı korkuyorlar. Birincisi sanat yaşamın estetiğidir. Dolayısıyla güzel olan her şeyden korkuyor ve düşmanlık besliyorlar. İkincisi sanat insanı özgürleştirir, bunlar özgür insanlardan da korkuyorlar.

AKP, 2002 – 2013 yılları arasında Türkiye’yi FETÖ olarak nitelendirdikleri cemaatle birlikte yönettiklerine hepimiz tanıklık ettik. Rant ve yönetim paylaşımında uzlaşamayan ikili 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimiyle birlikte ayrıştılar. Bu ayrışmada galip gelen AKP, darbe girişimini OHAL ilanı ile fırsata çevirmiştir. Sonrasında Kanun Hükmünde Kararnamelerle muhalif kamu emekçilerini ihraç ve muhalif birçok kurumu da kapattıklarına da tanıklık ettik. AKP’nin savaş politikaları karşısında “bu suça ortak olmayacağız” isimli bildiriyi imzalayan barış akademisyenlerini de ihraç etmişlerdir. Anayasa Mahkemesi bu bildiriyi düşünce ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirmiş ve gerekçeli kararını kamuoyu ile paylaşmıştır. Anayasa Mahkemesinin kararına rağmen Barış Akademisyenleri görevlerine iade edilmemişlerdir. İntikam duygularıyla davranan siyasal iktidar, mahkeme kararlarıyla göreve dönen Barış Akademisyenlerinin dosyalarını özel yetkilendirdikleri Bölge İdari Mahkemelerine yapılan siyasi telkinlerle dosyalara ret kararları verilmektedir.

Değerli basın emekçileri,

Konfederasyonumuz KESK’in 11. Olağan Genel Kurulun da, Genel Kurulun bizlere verdiği görev ve sorumluluğun farkındayız. Bütün kamu emekçilerinin ve bütün kamu emeklilerinin, siyasal, sosyal, ekonomik, demokratik ve özlük haklarının yaşam ve hayat bulması için fiili meşru mücadeleyi büyük bir kararlılıkla, dirençle sürdüreceğimizi ve tutum alacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Editör: Haber Merkezi