1 ANAYASA 4 REFERANDUM(geçen haftanın devamı)

YOZLAŞMA ATLASI - Tarihten Geleceğe İnsan ve Yönetim - 6. YAZI

Abone Ol

1 ANAYASA 4 REFERANDUM(geçen haftanın devamı)

III. REFERANDUM / 12 Eylül 2010

Türkiye'de Anayasa'da yapılan birtakım değişikliklerin 12 Eylül 2010 tarihinde halk oylamasına sunulmasıdır. Yirmi altı maddelik bir değişikliği içeren paket, TBMM tarafından kabul edildikten sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından referanduma sunuldu. Referandum sonucunda %57,88 evet ve %42,12 hayır oyu çıkarak anayasa değişiklikleri kabul edildi.

· Anayasa Mahkemesi yeniden yapılandırılacak. 11 asıl, 4 yedek üyeli Anayasa Mahkemesi, 17 asıl üyeden oluşacak. Anayasa Mahkemesi üyeleri 12 yıl için seçilecek.

· Anayasa Mahkemesi’ne kişisel başvuru yapılabilecek.

· Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliğinin iptali ile siyasi partilerin kapatılmasına ya da devlet yardımından yoksun bırakılmasına toplantıya katılan üyelerin üçte ikisinin oyuyla karar verebilecek.

· Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) yeniden yapılandırılacak.

· HSYK'nın 7 olan asıl üye sayısı 22'ye, 5 olan yedek üye sayısı ise 12'ye çıkarılacak. HSYK 3 daire halinde çalışacak. Kurulun üye yapısı da değişecekti.

· Yüksek Askeri Şura'daki ihraç kararlarına yargı denetimi getirilecek.

· Askeri yargının görev alanı yeniden belirlenecek.

· 12 Eylül Darbesi’nin sorumlularının yargılanmasını engelleyen "geçici 15. madde" kaldırılacak.

· “Kamu Denetçiliği Kurumu” (ombudsmanlık) oluşturulacak. Kurum, TBMM Başkanlığına bağlı olarak kurulacak ve idarenin işleyişi ile ilgili şikâyetleri inceleyecekti.

Evet

21.789.180

%57,88

Hayır

15.854.113

%42,12

Türkiye’de Siyasi Ortam Nasıldı?

Referandum kampında "Evet" cephesinin ana gücü AK Parti oldu. AK Parti, referandumun 12 Eylül'le ve "vesayetçi anlayışla hesaplaşmak" olacağını ve CHP'nin de yargı ve bürokratik iktidarın destekçisi olduğu iddiasındaydı.

"Hayır" cephesinde ise önde gelen aktör ana muhalefetteki CHP'ydi. İkinci "Hayır"cı güç ise MHP oldu. CHP dışındaki daha küçük sol parti ve örgütlerin önemli bir bölümü de "Hayır" kampanyasında yer aldı.CHP ise AKParti'yi “yeni Anayasa ile yargıyı tamamen denetimi altına alma planı yapmakla” suçluyordu.

MHP lideri Devlet Bahçeli ise paketi "uzlaşmadan uzak, yabancı dayatması ve parti anayasası" olarak yorumluyordu.

BDP,lideri Selahattin Demirtaş ile boykot kararı almıştı ve seçimlere katılmayacaktı.

Önce hizmet hareketi daha sonra terör örgütü olan bir tarikat ise imkân olsa, mezardakileri bile kaldırarak, o referandumda “Evet” oyu kullandırmak lazım sözleri ile gündem olmuştu.

“Yetmez Ama Evet”Kampanyası

Aralarında aydın, yazar, hukukçu, sanatçı, öğretim üyesi ve siyasi eylemcilerin bulunduğu bir grup, eksik olmakla birlikte yeni anayasanın Türkiye'de demokratik hak ve özgürlükler açısından ileri bir adım olduğu, 12 Eylül Anayasası’nda bir gedik açacağını savunarak bir çalışma başlattı.Kampanya kamuoyunun ilgisini en çok 28 Ağustos'ta İstanbul-Taksim'de yaptığı yürüyüşle çekti.Binlerce kişi, İstanbul Barosu önünden geçerken "Darbeci Baro" sloganı attı.

2010 Değişikliğinden Sonra Ne Oldu?

· Balyoz ve Ergenekon Davaları: Bu yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına yönelik geniş çaplı soruşturmalar yürütüldü.

· Suriye’de iç savaş (Nisan 2011)

· Gezi Parkı Protestoları (2013): 28 Mayıs 2013 tarihinde, ilk olarak İstanbul'daki TaksimGezi Parkı için hazırlanan kentsel gelişim planına karşı çıkmak amacıyla düzenlenen, daha sonrasında ifade özgürlüğü, medya sansürü,otoriter rejim gibi toplumsal sorunlara ve dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın baskıcı yönetimine karşı toplumsal bir harekete dönüşen protesto hareketleridir. Sınırlı sayıda katılımcıyla başlayan hareketler, sosyal medyanın da kullanımıyla cumhuriyet tarihinin en büyük protestosuna dönüşmüştür.

Olaylar sonucunda 8 sivil (Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan, Burak Can Karamanoğlu, Mehmet İstif ve Elif Çermik) ve 2 güvenlik görevlisi (polis komiseri Mustafa Sarı ve polis memuru Ahmet Küçüktağ) ölmüş, 9063 kişi yaralanmıştır.

· 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi: Recep Tayyip Erdoğan, halk oyuyla seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu.

· 2016 15 Temmuz Darbe Girişimi: FETÖ tarafından organize edilen başarısız darbe girişimi, Türkiye’nin yakın tarihindeki en kritik olaylardan biri olarak kayda geçti.

· OHAL ve KHK’lar: Darbe girişiminin ardından olağanüstü hal ilan edildi ve çok sayıda kamu görevlisi görevden alındı.

İşin aslı 2007 yılında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in yasal hakkını kullanması sonucunda mecburen referandum ile tanışan AK Parti, kamu olanaklarını kullanarak referandum (halkoylaması) yoluyla istediği her şeyi yapabileceğini gördü.Referandumlar sahipsiz seçimdi, siyasi patilere maddi yardım yapılmıyor ve “Hayır” cephesi kendi kıt olanakları ile “Evet” cephesi ise iktidarda olduğu için kamu olanakları ile kampanya yürütüyordu.Zaten ülkemizde seçim giderlerinin kaynağını sorgulayan hiçbir mekanizma da yoktu.

2010 yılında yapılan referandum göz göre göre yargıyı ele geçirme değişikliydi, ama eklenen bir iki soru ile Evet Kampanyası, 12 Eylül askeri vesayet rejimini tasfiye edecek, hak ve özgürlüğün yolunu açacak bir değişiklik demagojisi ile lanse edildi. Referandum tarihi olarak seçilen 12 Eylül tarihide bu demagojinin sübliminal mesajıydı.

Anayasalar, başlangıçta da yazdığımız üzere temel metinlerdir, 3-5 yılda bir yama atılacak, gümrük tarifeleri gibi kolayca değiştirilecek yasa metinleri değildir ama işte elitler, entelektüeller, monşerler yani çoğunluğa göre “ötekiler”, popülist siyasetçiler tarafından düşman ilan edilerek, din karşıtlığı,askeri vesayetçi,halk düşmanlığı gibi asılsız kara propaganda yolu ile karşıt görüşler çarpıtılarak yapılan“Halk Oylaması” sonucunda anayasa değişikliği kabul edilmişti.Aslında 2010 yılında yapılan referandum totaliter rejime giden yolda önemli bir adım ve2017 yılında yapılacak referandumun öncülüydü.

IV.REFERANDUM / 16 NİSAN 2017

Seçmenler, mevcut Türkiye Anayasası'nın 18 maddesi üzerindeki değişikliklerini oyladı. Hükümetteki AK Parti ve kurucularından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından desteklenen madde değişiklikleriyle ilgili tartışmalar uzun süre devam ettikten sonra muhalefetteki MHP’nin desteğiyle birlikte Meclis’ten geçerek halk oylaması kararı alındı. Değişiklik paketi, yürürlükteki parlamenter sistemin kaldırılarak yerine Başkanlık Sistemi’nin getirilmesini, başbakanlık makamının ortadan kaldırılmasını, Meclis’teki vekil sayısının 550'den 600'e çıkarılmasını ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yapısında değişiklikler yapılmasını içermekteydi.

Referandum Sorusu

Türkiye, parlamenter sistemi kaldırıp başkanlık sistemini benimseyerek partili cumhurbaşkanına yürütme yetkisi vermeli mi? Başbakanlığa son vererek cumhurbaşkanı ile onun atayacağı cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlardan oluşan bir hükûmet sistemi benimsemeli mi? Hem cumhurbaşkanına hem Meclis’e seçimleri yenileme yetkisi verip ikisinin seçimlerinin birlikte yapılmasını kabul etmeli mi? Seçilme yaşını 25'ten 18'e düşürmeli ve milletvekili sayısını 550'den 600'e yükseltmeli mi? Mahkemelerin tarafsızlığına anayasada yer vermeli ve HSYK'nın yapısını değiştirmeli mi?

Evet

25.157.463

%51,41

Hayır

23.779.141

%48,59

Tercihlerimiz Kaderimizdir

İnsanların yaşam boyu aldığı ve uygulayabildiği kararlar ve tercihleri yazgısıdır.

Devlet ve o devlet sınırlarında yaşayan vatandaşların tercih ve kararları da o halkın yazgısıdır.

2002 yılından 2025 yılına dek yapılan seçimlerde AK Parti’yi tercih eden “halk” şimdi bunun sonuçlarını yaşamaktadır.

İktidar yetkisini verdikleri siyasi partinin istediği referandumlara “Evet” diyen ve bu kararı alan vatandaşlar bugünlerin sorumlusudur ve en ağır bedelleri ödemektedir.

Propaganda Makinesi Durmaksızın Çalıştı

Popülist demagog siyasetçilere teslim edilen ülke yönetiminden kaynaklanan ekonomik olanaklar yandaşlara peşkeş çekilerek, yandaş sermaye grupları oluşturuldu. Bu sermaye gruplarında biriken kapital, seçimlerde propaganda makinelerinin yakıtını oluşturuyordu.

Referandumlarda neden ve söylem duruma ve mevcut iktidardakilerin iktidarlarını sürdürebilmeleri ve güçlerini daha da artırabilmelerine dayanıyordu ama söylem duruma göreydi;

· Ezan Susmaz-Bayrak İnmez-Vatan Bölünmez-Türban Yasağına Hayır

· 3Y ile mücadele edeceğiz: Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar

· Vesaire Vesaire

Eğitimsiz ve yoksul halk kitleleri; maddi yardımlar, yoksulluk yardımları ve engelli yardımları gibi aslında vatandaşlık hakkı olan sosyal yardımlar, propaganda yolu ile iktidarın nimeti olarak empoze edildi. Kamu ihaleleri ve yolsuzluklar ile yaratılan yeni oligarklar, zaten kurulan yeni çarkın bir parçası olarak çalışıyordu. Demokrasiyi koruyan bütün kurumlar ise “Haydi Referanduma Gidelim, Halka Soralım” demagojisiyle birer birer devreden çıkarıldı.

Ve Sonuç…

Adaletsiz adliyeler, çökmüş bir eğitim sistemi,basiretsiz ve liyakatsiz devlet kadroları, daha da yoksullaşmış halk, umutsuz ve çareyi yurtdışına gitmekte arayan gençlik, artan suç oranları, güçlenen çeteler ve suç örgütleri, toplumdaki bireyleri ve kurumları ile “yozlaşmış” ve “çürümüş” bir ülke…

Haftaya 7. Yazımızda; Yozlaşma Atlasında ; Etik Değerler İle Bireyin Sınavı

Konusunu ele alacağız