Sağlık hizmetinin sunumunda neredeyse her gün yeni bir uygulama ve yeni bir şokla karşılaşıyoruz. Takip ettiğimiz dava dosyalarında gördüklerimiz, insanı saç baş yolduracak nitelikte. “Bu da olur mu?” dedirten olay ve eylemlerle yüz yüzeyiz. İşte onlardan biri…
Bir insan, baş ağrısı ve baş dönmesi şikâyetiyle acil servise götürülüyor. Tetkikler yapılıyor, tablo ağırlaşıyor, beyin kanaması şüphesi beliriyor. Hasta kısa sürede bilincini kaybediyor, entübe ediliyor ve hayati risk taşıyan bir beyin ameliyatına alınıyor.
Hikâye burada bitse, sıradan bir acil sağlık vakası der geçerdik.
Ama asıl mesele, taburcu olurken önüne konulan 83 bin 200 liralık faturayla başlıyor.
Bu faturanın içeriğine bakıldığında ise insan ister istemez şu soruyu soruyor:
Yoğun bakımda yatan bir hastaya tam olarak ne satılmıştır?
Yoğun Bakımda İnternet Çekiyor mu?
Hastaya kesilen faturaya göre hastanın şuuru kapalı, entübe ve genel durumu ağır. Buna rağmen faturada şu kalemler yer alıyor:
-
Kesintisiz Wi-Fi hizmeti
-
Özel TV platformu
-
Seçmeli menü (kahvaltı, öğle ve akşam yemeği)
-
Ara öğünler
-
Sıcak ve soğuk içecekler
İnsan ister istemez durup düşünüyor:
Entübe bir hastanın Wi-Fi şifresine ihtiyacı ne olabilir?
Yoğun bakımda yatan bir kişi hangi kanalı izleyebilir, hangi menüyü seçebilir?
Bu noktada mesele hukukun ötesine geçiyor ve akıl sınırlarını zorluyor.
Hizmet Var, Kayıt Yok
İşin daha da dikkat çekici tarafı şu:
Faturada yazan birçok “özel hizmetin”, hastanın tıbbi kayıtlarında karşılığı yok.
-
Her gün fizyoterapi yapıldığı yazıyor, epikrizde tek satır yok.
-
Diyetisyen hizmeti faturalandırılmış, uygulanan diyet belli değil.
-
Psikolog hizmeti yazılmış, psikiyatrik değerlendirme yok.
Yani ortada bir tür hayalet hizmetler listesi var.
Faturada varlar, hasta dosyasında yoklar.
Bu tablo, sağlık hizmetinin şeffaflığı açısından son derece sorunlu. Çünkü tıpta yazılı olmayan bir işlem, yapılmamış sayılır. Buna rağmen bedeli tahsil ediliyorsa, burada artık hizmetten değil, kurgudan söz edilir.
Porter hizmeti, hemşirelik bakımı, hijyen, yemek…
Bunlar bir hastanenin zaten sunmakla yükümlü olduğu, ayrıca ücretlendirilmesi mümkün olmayan standart hizmetlerdir.
Ama hastane tarafından bu hizmetlerin “özel” etiketiyle ayrı ayrı faturalandırıldığı görülüyor.
Bu, şuna benziyor:
Bir uçağa biniyorsunuz, emniyet kemeri için ayrıca ücret isteniyor.
Eğer bu uygulamalar sorgulanmazsa, bir süre sonra normalleşir.
Bugün Wi-Fi satılır.
Yarın yoğun bakımda “premium sessizlik paketi” çıkar.
Sonra acilde “hızlı müdahale” tarifesi konuşulur.
Abartı gibi geliyor olabilir. Ama bu dosya gösteriyor ki, sınırlar çoktan zorlanmış durumda.
Acilde hasta müşteri değildir.
Yoğun bakım otel değildir.
Ve sağlık hizmeti, hizmet listesiyle pazarlanamaz.
Tüm bu işlemler ve ücretlendirme, Sağlık Uygulama Tebliği’nin (SUT) açık hükümlerine aykırıdır. SUT’a göre acil hallerde sunulan yoğun bakım hizmetleri için ilave ücret alınması mutlak biçimde yasaktır. Ciddi bir denetim ve kontrol söz konusu olmadığı için birçok hastane keyfi ve hukuksuz bir şekilde ücret almaktadır.
İnsan hayatını, kalem kalem ücretlendirilebilir bir ürün gibi gören anlayış, insan yaşamı için tehlikeli ve kötüdür.
Acilde hayat kurtarılır.
Wi-Fi satılmaz.
Ve bunu hatırlatmak, hepimizin ortak sorumluluğudur.