"CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Umut Yeğin, HDP Eş Başkanları, milletvekilleri ve belediye başkanları başta olmak üzere pek çok muhalife uygulanan siyasi yasakların yeni hedefi Ekrem İmamoğlu olmuştur." Ekrem İmamoğlu'na bir destek açıklamasıda Adana'dan İnönü parkında toplanan Adana Demokrasi İnisiyatifi "Halkın İradesi Yok Sayılamaz" dedi kurumlar adına Açıklamayı Av. Sevil Aracı Bek okudu. Önceki gün İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi. Bu cezanın kesinleşmesi halinde İmamoğlu’na siyaset yasağı da gelmiş olacak. İmamoğlu hakkında verilen bu ceza haksız ve hukuka aykırı bir karardır. Bu karar yargının ne derece siyasete bağlandığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu karar ile İstanbul halkının iradesi, tıpkı yerel seçimler sonrasında yapıldığı gibi, bir kez daha yok sayılmakta; daha önce Kürt illerinde gerçekleştirilen belediyelere kayyım atanması uygulaması İstanbul’a kadar genişletilmek istenilmektedir. Siyasal iktidar, yargı üzerindeki hakimiyetini de kullanarak muhalif olan her kesime yönelik baskılarını ve yasaklarını arttırmaktadır. Kimi zaman siyasi parti veya oluşumların kriminalize edilmesi ile gerçekleşen bu baskılar kimi zaman da verilen cezalarla siyaset yasağı getirilmek sureti ile uygulanmaktadır. CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Umut Yeğin, HDP Eş Başkanları, milletvekilleri ve belediye başkanları başta olmak üzere pek çok muhalife uygulanan siyasi yasakların yeni hedefi Ekrem İmamoğlu olmuştur. Son süreçte güç kaybı yaşayan Erdoğan-AKP iktidarı; baskılar, yasaklar, provokasyon ve gerilim politikaları ile kendisine bir çıkış yolu aramaktadır. HDP’nin kapatılma dosyasının Demokles’in Kılıcı gibi elde tutulması da bu politikanın bir ürünüdür. İmamoğlu kararı, bir kez daha seçim ve sandık güvenliğinin nasıl bir tehdit altında olduğunu gözler önüne sermiştir. AKP iktidarı halkın, işçilerin, emekçilerin, gençlerin ve kadınların en küçük hak arayışına dahi şiddetle karşılık vermektedir. Basına yönelik ağır cezalar, sansür yasası, konser yasakları gibi tüm uygulamalar iktidarın yasakçı zihniyetinin tezahürüdür. Yaklaşık 200 bin işçinin grevini yasaklayan AKP iktidarı en son Bekaert grev yasağını da siciline eklemiştir. Faşist bir rejimin inşasına yönelik adımların yeni bir aşamasına işaret eden bu saldırganlık durdurulmalıdır. Bu gidişat ancak halkın ve en geniş demokrasi güçlerinin ortak mücadelesiyle püskürtülebilir. Tek adam yönetimi gönderilecekse; bu sadece seçim günü değil, bugünden örgütlenecek mücadele birliğiyle mümkün olacaktır. Tek adam yönetimi, AKP-MHP Bloku ve arkasındaki sermaye güçleri seçimi kaybetmemek için her şeyi göze almış görünmektedir. İmamoğlu kararı, sadece İstanbul halkını değil, tüm Türkiye’yi ilgilendirmektedir. Önceki saldırı dalgasının bir parçası ve devamı olan İmamoğlu hakkında verilen siyasi karar değiştirilmelidir. Bizler Türkiye halklarına karşı yürütülen bu anti demokratik, saldırgan uygulamaların karşısında emekten, haklardan, özgürlüklerden yana olan Türk, Kürt, Arap her milliyetten Türkiye halkları olarak birleşecek, birlikte mücadele edecek, faşizme asla geçit vermeyeceğiz!