Çocukluk çağı sporcuları bizim geleceğimiz, evet… Ama onların kahvaltısında protein yoksa, öğlen hamburger var diye seviniyorlarsa, sporu desteklemiyoruz; sadece yoruyoruz. Ve ne yazık ki hâlâ birçok aile “Ne yesin ki, çocuk zaten spor yapıyor; yağları yakar” diye düşünüyor. Halbuki çocuklarımız yakmıyor, bazen yavaş yavaş yok oluyor.
Vitamin deyince akan sular durur… Eczanelerden çıkmayan, her influencer’ın “günde 12 hapla ayakta kalıyorum” dediği şu çağda, Adana’daki minik sporcular için multivitamin kullanımı ciddi bir mesele.
Elbette ihtiyaç varsa, eksikse, tahlil sonucu ortadaysa: alın. Ama “komşunun çocuğu da alıyormuş, bizimkine de alalım” kafasıyla gidilen yolun sonu bazen mide bulantısı, bazen karaciğer yükü. Ve unutmayalım, D vitamini güneşten, C vitamini portakaldan da alınabiliyor. Zorla değil, sevdirerek…
Hadi gençler için anladık, ama 11 yaşındaki çocuğa whey protein mi verilir Allah aşkına? Gelişimini destekleyecek şey protein tozu değil, evde yapılan kuru köftedir.
Yeter ki yumurta yesin, süt içsin, sebzeyi tanısın.
Supplement kullanımı için yaş, aktivite seviyesi, kan değerleri gibi bir dünya değişken var. Ama Instagram’da gördüğü “kaslı abinin” önerdiği karışımı içen çocuğun hayalini değil, sağlığını büyütürüz.
Bir keresinde 13 yaşındaki bir danışanım “Hocam ben gainer alıyorum, çünkü kilo alamıyorum” dedi. Evde kahvaltı sadece çay ve bisküvi! Anlattım; kahvaltıda peynir, yumurta, ceviz ekledik… 2 ayda 3 kilo aldı, supplementsiz.
Bakın Adana’da çocuk büyütmek zaten başlı başına bir meziyet; kebap, bici bici, şırdan arasında denge kurmak diyetisyenliğin master’ıdır.
Ama spor yapan çocuklarımızın hayatına bu lezzetleri mevsimlik konuk olarak almalı, temel beslenmelerini sebze, tam tahıl, et, süt, yumurta gibi olmazsa olmazlardan kurmalıyız.
Yoksa çocuğun tek karbonhidrat kaynağı “lahmacun + şalgam” olursa, enerjisi olur ama dayanıklılığı sınıfta kalır.
Okullarda beden eğitimi dersi 40 dakika. Ama bazı çocuklar antrenmana gidiyor, turnuvaya hazırlanıyor, kulüpte forma kapmaya çalışıyor. E bu çocuk eve gelince boş tabakla mı karşılanmalı?
Sporcu çocuklara özel öğün saatleri, su tüketimi alışkanlıkları, okul ve antrenman arasında ara öğün çözümleri sağlanmalı. Mesela okul çıkışı hemen antrenmana giden çocuğun çantasına muz, kefir ya da evde yapılmış bir sandviç koymak büyük fark yaratır. Küçük gibi görünür ama başarı orada gizlidir.
⸻
Şimdi gelelim işin ‘ergen’ boyutuna…
Telefonunu yere bırakmayan, aynadan gözünü ayırmayan genç erkek sporcuların Instagram’da takip ettiği sayfaların %90’ı “6 haftada karın kası” vaat ediyor.
Ve ne yazık ki, çoğu sporcu gencin ilk hedefi “performans” değil, “fotoğrafta kas çıkması.”
Ee sonra ne oluyor?
“Hocam protein tozu alsam mı?”
“Aminoasit mi kullanayım?”
“TikTok’ta biri antrenmandan önce çiğ yumurta içti, ben de denesem?”
Sevgili gençler: Sosyal medyada gördüğünüz vücutlar sadece genetik değil, filtreli ve destekli.
O tozların çoğu size değil, pazarlamacıya kas yapıyor.
Siz önce tabağınızı düzeltin:
Ve şunu bilin:
Kaslar salondan, başarı tabaktan çıkar.
Sporcu çocuğun kilo takıntısı değil, enerji dengesi olur.
Antrenmana aç giden çocuk, başarı değil yorgunluk toplar.
Protein tozu değil, annesinin mercimek çorbası toparlar o çocuğu.
Ve unutmayın:
Beslenme, başarıyı hazırlayan görünmeyen kahramandır.
Adana’da her çocuk yıldız gibi doğar; doğru beslenirse, ışığı daha çok parlar.
Dr.Dyt.Şeyma ILHAN