Caretta Caretta’ların ve Gümüşkum’un Çığlığı: Doğa Talanına Son Verilsin!

Adil Okay: "Bu tablo yalnızca birkaç kaplumbağanın yaşamıyla sınırlı değil; ekosistemin tamamının çöküşünün işaretidir."

Abone Ol

Dünyanın en eski canlılarından olan Caretta Caretta deniz kaplumbağaları, binlerce yıldır Akdeniz kıyılarında varlıklarını sürdürüyor. Nesli tehlike altında bulunan bu canlılar, Mersin’in Davultepe sahiline her yaz yumurtlamak için geliyor. Ancak bugün bu kadim döngü, insan eliyle yaratılan ekolojik yıkımlar nedeniyle ciddi bir tehdit altında.

Yumurtadan çıkan yavrular, çöp yığınlarına takılıyor; ışık ve gürültü kirliliği yüzünden yollarını şaşırarak denize ulaşamıyor. Bu tablo yalnızca birkaç kaplumbağanın yaşamıyla sınırlı değil; ekosistemin tamamının çöküşünün işaretidir.

Gümüşkum Tabiat Parkı: Bir Doğa Hazinesi

Davultepe’deki Gümüşkum Tabiat Parkı, yalnızca Caretta Caretta’ların değil, endemik kum zambaklarının da yuvasıdır. Bir dönem özel koruma altında bulunan bu kıyı, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi “dünya mirası” ilan edilip korunması gerekirken, ne yazık ki ülkemizde yağmaya açıldı.

Eskiden bu sahilde şezlong, yüksek ses ve ışık yasaktı. Çünkü kaplumbağalar hassas canlılardır; en küçük ışık ya da gürültü yavruların yaşamını tehlikeye sokar. Ancak bugün görüyoruz ki bu yasaklar delindi. Sahilin ortasına düğün salonu inşa edildi, mesire alanı açıldı. Videolara yansıyan şezlong görüntüleri artık masum kalıyor; çünkü asıl tahribat çok daha büyük boyutlarda.

Yıllar Önceki Uyarılar Dikkate Alınmadı

Gazeteci-yazar Abdullah Ayan, 2015 yılında kaleme aldığı makalesinde bu felaketi öngörmüş ve yetkilileri uyarmıştı. Ayan o yazısında şunları söylemişti:

“Dünyada nesli tükenmekte olan bir deniz kaplumbağası cinsinin Akdeniz’deki son sığınma alanı burası... Başka ülkelerde olsa, burası dünya mirası olarak korunur. Ama biz bu paha biçilmez vahayı, düğün salonlarına, mesire yerlerine reva gördük.”

Bugün gelinen nokta, bu öngörünün doğrulandığını gösteriyor.

Sorumluluk Kimde?

Evet, sahile çöp atan tatilcilerin ve piknikçilerin de sorumluluğu vardır. Ancak bundan çok daha ağır sorumluluk sermaye çevrelerine ve onların icraatlarına göz yuman siyasi iktidarlara aittir.

  • Plansız ve hoyratça yapılan maden aramaları,
  • Siyanürle altın çıkarma faaliyetleri,
  • Enerji santrallerinin ekosistemi yok eden etkileri,
  • Balık yumurtalarını dahi söküp alan trol avcılığı,
  • Denize atılan sanayi atıkları ve zehirli variller,

bugün yalnızca Caretta Caretta’ların değil, tüm canlıların yaşam alanlarını yok etmektedir.

Bu tablo, bireysel hatalardan çok daha öte; kapitalist yağma düzeninin bir sonucudur.

Doğa Mücadelesi Bir Lüks Değil, Zorunluluktur

Davultepe’deki Gümüşkum örneği bize bir kez daha gösteriyor ki:

  • Doğa korunmazsa yaşam korunamaz.
  • Ekosistemi yok eden her karar, gelecek nesilleri doğrudan hedef almaktadır.
  • Sermaye sınıfının “daha çok kâr” hırsına göz yuman siyasi iktidarlar, doğrudan bu yıkımın ortağıdır.

Doğayı savunmak, yalnızca çevrecilerin ya da birkaç duyarlı insanın değil, hepimizin ortak sorumluluğudur.

Çağrımızdır!

  • Gümüşkum Tabiat Parkı, yeniden özel koruma statüsüne alınmalıdır.
  • Düğün salonu ve mesire alanı gibi ekosisteme zarar veren yapılar derhal kapatılmalıdır.
  • Caretta Caretta ve kum zambaklarının yaşam döngüsünü tehdit eden her türlü faaliyet son bulmalıdır.
  • Devlet ve yerel yönetimler, sermaye çevrelerine değil, doğaya ve halka karşı sorumluluklarını yerine getirmelidir.

Son Söz

Bu yalnızca bir sahil meselesi değildir. Bu, geleceğimizi karartan ekolojik talan düzenine karşı bir mücadele çağrısıdır.

Bugün Gümüşkum’u, Caretta Caretta’ları ve kum zambaklarını savunmak, aslında çocuklarımızın ve torunlarımızın nefes alabileceği bir dünyayı savunmaktır.

Adil Okay