DEM PARTİLİ ODUNCU: KÜLTÜREL MİRAS YERELDEN ALINIP SARAYA DEVREDİLİYOR
DEM Partili Zeynep Oduncu Kutevi, Meclis’te görüşülen Vakıflar Kanunu değişikliğini eleştirerek, teklifin yerel yönetim kültürel mirasların merkezi idareye devretme anlamına geldiğini söyledi. Oduncu, “Bu, Hasankeyf’te gördüğümüz anlayışın devamıdır; halkın mirası siyasi çıkar uğruna yok ediliyor. Kültürel miras yerelden alınıp saraya devrediliyor” diye konuştu.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Batman Milletvekili Zeynep Oduncu Kutevi, iktidarın yasallaştırmak istediği son kanun teklifiyle belediyelere ait kültür varlıklarının merkezi idareye devrilmesi girişimine tepki gösterdi.
Oduncu, görüşmelerine başlanan “Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile ilgili Genel Kurul’da yaptığı konuşmada, iktidarın adım adım yerel yönetimlerin yetkilerini gasp ettiğine dikkat çekti.
‘KÜLTÜREL MİRAS SARAYA DEVREDİLİYOR’
Oduncu, şöyle konuştu: “İktidar her seferinde ‘düzenleme’, ‘uyum’, ‘verimlilik’ gibi teknik kavramların arkasına saklanarak, demokratik mekanizmaları budayan, yerelin iradesini yok sayan, halkın söz hakkını elinden alan adımlar atıyor. ‘Vakıflar Kanunu’ adı altında önümüze getirilen metin de, bu zincirin yeni halkasıdır. Teklifin en kritik maddesi, birçok kültür varlığının mülkiyetini, belediyelerin ve diğer yerel idarelerin elinden alarak mazbut vakıflara, yani merkezi yönetimin kontrolündeki yapılara devretmeyi öngörmektedir. Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu, yerel yönetimlerin yıllardır koruduğu, bakımını üstlendiği, halkın alın teriyle restore ettiği tarihî mirasın artık tek bir merkeze, tek bir otoriteye bağlanması demektir. Bu, kültürel mirasın yerelden alınarak sarayın denetimine devredilmesi anlamına gelir.”
‘BU ANLAYIŞI HASANKEYF’TEN TANIYORUZ’
Kültür varlıklarının asıl sahiplerinin halk olduğuna vurgu yapan Oduncu, “Ancak bu teklifle birlikte, yerel yönetimlerin elinden birer birer yetkiler alınıyor, yerelin sesi kısılıyor. Tarihi bir cami, bir kervansaray ya da bir han artık belediyenin, halkın değil; merkezi idarenin, yani sarayın uhdesine bırakılacak. Bizler bu anlayışı, Hasankeyf’ten çok iyi tanıyoruz. ‘Koruma’ dediler, ‘kalkınma’ dediler, ‘enerji’ bahanesiyle 12 bin yıllık bir hafızayı, insanlığın ortak mirasını sulara gömdüler. Hasankeyf ile birlikte 199 yerleşim yeri, binlerce canlının yaşam alanı, bir coğrafyanın belleği yok edildi. Ve bunu ilerleme adına yaptıklarını söylediler. Ama biz biliyoruz ki bu ilerleme değil, tarihe karşı işlenmiş bir suçtur. Bugün hâlâ aynı anlayışla karşı karşıyayız.”
Rant projeleri uğruna doğayla birlikte yok tarih mirasın da katledildiğini ifade eden Oduncu, “Bu ülkenin kültürel mirası, birkaç kişinin kar hırsına, bir iktidarın gösteriş tutkusuna feda edilemez. Gezi Parkı, Galata Kulesi, Pera Palas gibi taşınmazların ‘mazbut vakıf’ adı altında merkezi idareye devredilmesini hatırlayın. O zaman da ‘koruma’ denmişti, ‘kültür mirası’ denmişti. Sonra ne oldu? Halkın yaşam alanları şirketlere, yandaş vakıflara teslim edildi. Şimdi aynı yöntemi kalıcı hale getirmek istiyorlar.”
‘AZINLIKLARIN EL KONULAN TANIŞMAZLARINI İADE EDİLSİN’
“Bu değişiklikle birlikte, artık vakıf gelirlerinin yönü siyasi tercihlere göre belirlenecektir” diyen Oduncu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz biliyoruz ki bu ülkede vakıf meselesi yalnızca bugünün meselesi değildir. Ermeni, Rum, Asuri-Süryani halklarına ait vakıf mallarının gasp edilmesi meselesi hâlâ çözülmemiştir. Cumhuriyet tarihi boyunca çıkarılan yasalarla bu halkların mülkleri ellerinden alınmış, kültürel varlıkları yok edilmiştir. AKP döneminde kimi kısmi iadeler yapılmış olsa da, gerçek bir yüzleşme ve toplu iade hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Biz DEM Parti olarak, adaletin ancak geçmişle yüzleşerek sağlanabileceğini söylüyoruz. Bu nedenle, 1935’ten itibaren el konulmuş tüm taşınmazların, mazbutaya alınmış vakıflar da dahil olmak üzere asıl sahiplerine iade edilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.”
‘10 FARKLI KANUNDAKİ DEĞİŞİKLİK TEK TORBA YASAYA SIKIŞTIRILMIŞ
Teklifin yapım sürecini de eleştiren Oduncu, “İktidarın getirdiği her kanun teklifinde ortak bir dil, ortak bir yöntem görüyoruz: Sorunları çözmek yerine, sorunların etrafından dolanıyorlar. Gerçek çözümler yerine kontrol mekanizmaları kuruyorlar. Her yasa teklifiyle Meclis biraz daha devre dışı bırakılıyor, her torba yasayla demokrasinin içi biraz daha boşaltılıyor. Yasallaştırılmak istenen teklifte birbirinden alakasız 10 farklı kanuna ilişkin düzenlemeler tek bir torbaya sıkıştırılmış, önümüze getirilmiş. Bu bilinçli bir tercihtir. İktidar, gelenek haline getirdiği bu yasama kurnazlığıyla Meclis’i işlevsiz hale getirmek istiyor. Denetim yapılmasın, tartışma yürütülmesin, kamuoyu bilgilendirilmesin istiyor” dedi.