Kültür Sanat

Erol Eren: "Sabrın Çiçeği, Direnişin Şiiri Adnan Yücel"

"Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek: Adnan Yücel’in İzinde. Aşkla Direniş Arasında Bir Şair: Adnan Yücel"

Abone Ol

AŞKIN VE BAŞKALARININ ŞAİRİ: ADNAN YÜCEL

Yazan: Erol Eren

Elazığ’da Başlayan, Adana’da Sonsuzluğa Uğurlanan Bir Yaşam

1953 yılında Elazığ’da doğan Adnan Yücel, 24 Temmuz 2002 tarihinde Adana’dan Elazığ’a ve oradan da sonsuzluğa uğurlandı. Mezarı, Elazığ’ın eski ismi Selli, yeni ismiyle Dilek köyündedir.

Üniversiteden Derneğe, Havuzdan Sohbete

Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde öğretim görevlisiydi. Haftada bir kez yanına uğrar, konuşurduk. Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Erdal Şekeroğlu ve yazar Ozan Telli ile birlikte yemeğe gider, orada sohbet ederdik.

1992 yılında AKSAM’da, Adana Kültür ve Sanat Merkezi’nde özellikle üniversite öğrencilerine şiir, sanat ve kültür nedir? toplumcu sanat nedir? konularını anlatırdı. Çarşamba günleri ise Çukurova Edebiyatçılar Derneği’ndeki toplantılara katılırdı. Zamanı olursa, yüzme havuzunun orada Rıza Aşkın yoldaşın yanına uğrar, orada görüşürdük.

Adnan Yücel’in sık sık tekrar ettiği bir söz vardı:

"Para bugün de insanlık karşısında değer kaybetti."

Sonsuzluğa Uğurlayışımızın Üzerinden Yirmi Dört Yıl Geçti

Anadolu coğrafyasının kadim halklarının kültürel mirasına ömrünü adamış bir ozan olan Adnan Yücel’i sonsuzluğa uğurlayışımızın üzerinden yirmi dört uzun yıl geçti.
Tanrıların ve dinlerin doğuşu kadar köklü bir ilgiyle bağlıydı Anadolu’ya.

O, kırılan sazların ve dağ başlarında vurulan turnaların ozanıydı. Halklar ormanının ulu çınarlarından... Söz’ün en namuslu neferlerinden biri...

Kökü, ateşin inanç ve direnişle bir tutulduğu zamanlardan, Zerdüşt ve Kawa’ya uzanır Adnan Yücel’in. Dizesiyle, inancıyla, şiiriyle bir bütün olan bir isyandır Adnan Yücel.

Aşkın ve Başkaldırının Şairi

"Dört kitabın dördü de
Aynı yanlışı yazmış.
Dünyadan ne getirdiğini sormayacak melekler
Neyini bıraktın orda, ne kattın diyecekler."

Ne kadar karanlık olursa olsun, tarihsel yolculuğun zaferle sonuçlanacağına inanan bir ozandı o. Bu inanç, granit kadar sert ve bükülmezdi.
Sözleri, hırçın dağların eteklerinde açan nar çiçekleri, badem çiçekleriydi.

Şiirlerinde Karacaoğlan’ın, Yunus’un ve Pir Sultan’ın izleri vardı. Her dizesi, kitlelerin ortak sesinin biraz daha gür çıkması içindi.

Anadolu: Uygarlığın Beşiği

Anadolu’daki kültürel çeşitliliğe inanan Yücel, bir söyleşide şöyle der:

"Anadolu bir halklar ve kültürler denizidir. İnsanlık açlık içinde kıvranırken, binlerce yıl önce Fırat kıyısında dünyanın ilk barajının kurulması, suların topraklara ve bahçelere akıtılması geliyor gözlerimin önüne.
Tahıl silolarının dolması, karınların doyması, çocuklarını emziren anaların memelerine süt yürümesi geliyor gözlerimin önüne.
Sonra boğaların evcilleştirilmesi, öküz gücünün tarıma katılması ve öküzün kutsallaşması geliyor.
M.Ö. 546 yılında Knidos tepesindeki gözlemevinde yıldızları inceleyen Teodoksa geliyor.
Çanakkale’de yıllarca süren Troya savaşları, tanrıların fink attığı Olimposlar, kurban törenleri, üretenler ve üretilenleri yağmalayanlar geliyor.
Sonra Homeros, Herodot... İonya, Karya, Frigya, Ligya, Sparta uygarlıkları. Bu uygarlıkları yok eden Pers ve Med saldırıları.
Bin yıl süren karanlık...
Bin yıl sonra küllerin arasında bulunan rönesans kıvılcımları... Batı uygarlığını bugüne taşıyan kıvılcımlar.

Kısacası Anadolu, bütün dünyada uygarlığın beşiği olarak kabul edilen bir bölge."

Ahmet Arif’in dizeleriyle:

"Beşikler vermiştir Nuh’a, salıncaklar, hamaklar vermiştir. Havva anamız Anadolu’nun yanında dünkü çocuk sayılır."

Direnişin Şiiri, Direncin Anlatısı

Ünsal Öztürk'ün dilinden Mehmet Fatih Öktülmüş’ün işkence gördüğü anları, Osman Yaşar Yoldaşcan’ın direnişini, Aysel Zehir’in içine kedi konularak çuvala sokuluşunu anlattım ona. Adnan Yücel hepsini dinledi.

Yılgınlığı biliyordu. Dağılmaları, kaçmaları, Avrupa yollarını...

"Düşlerin sonsuza koştuğu yerde
Sabrın çiçeklerini açtığı yerde
Asla kapanmaz yaşanan defter
Çünkü tarihin en güzel yerinde
Son sözü hep direnenler söyler." (s.52)

"İşte ihanet tutanakları işte biz
Kaç kez küllediler bu toprakları
Kaç kez kurakladılar
Yine denizlerdeyiz işte
Yine okyanuslardayız
İnançlarda şahlanan deli bir rüzgar
Öpüyor gönlümüzün altın sahillerini
Yılmayan gözler dikiliyor ufuklara
Okuyorlar birer birer
Dayanmanın bitimsiz şiirlerini." (s.61)

Sanat ve Yaşamın Birliği

Adnan Yücel, yaşamıyla sanatını bütünleştiren devrimci bir insandı. Şiiri yaşayarak, bütün gerçekliğiyle duyumsayarak yazardı.

İnandığı, 'insan'dı. Savaşımı, mutlu bir dünyayı; özgür bir toplumu; sonsuz barışı ve çocukların umutla yaşadığı bir ülkeyi kurmaktı.

"Beni böyle sevda susuzu
Beni böyle bir başıma
Koymak istemez de eğer
Gelmek istersen yanıma
Sakın ha
Türküsüz çıkmayasın yollara..."

"Saraylar saltanatlar çöker
Kan susar bir gün
Zulüm biter
Menekşeler de açılır üstümüzde
Leylaklar da güler
Bu günlerden geriye
Bir yarına gidenler kalır
Bir de yarınlar adına direnenler" (s.64)

"Aşksız ve paramparçaydı yaşam
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
Bir kavganın güzelliğinde sevdim
Bitmedi daha, sürüyor o kavga
Ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek" (s.5)

Adnan Yücel’in Eserleri

  • Kavgalara Sözlenen Sevda

  • Soframda Kaval Sesi

  • Bir Özlem Bir Türkü

  • Acıya Kurşun İşlemez

  • Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek

  • Rüzgarla Bir

  • Ateşin ve Güneşin Çocukları

  • Çukurova Çeşitlemesi

  • Sular Tanıktır Aşkımıza

Adnan Yücel’i UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ

Mücadelemize Işık Tutacak.

Kapak ve Haber İçerisinde ki Fotoğraflar Çetin Boğa'nın Arşivinden