Güney Adana Araplarının Yerel Kültürlerinin Yok Edilmesi Üzerine: Neoliberal Ajanlar ve Gizli Gündemler

Abone Ol

Adana’nın güneyine gittiğinizde neoliberal kar amacının ötesinde yerel kültürü kökünden sökme ve yok etme hedefi olan BİM, SEÇ, A101 ve ŞOK marketler zinciri bulunmaktadır. O kadar rahatsız edici ki yasalara göre esnaf ile zincir market arasında 200 olması gerekirken Adana’nın güneyinde bu mesafe oldukça azdır ve yasa ihlal edilmektedir. Yasa neden işlemiyor? Çünkü hedef Akkapı, Hadırlı, Karşıyaka, Havutlu, Mıdık gibi Güney Adana Araplarının kültürünü neoliberal temelli kar adı altında yok etmektir.

Osmanlı’nın son zamanlarından beri Ortodoks İslam’a göre aykırı ve sapkın görünen bu toplumun bir şekilde çözülmesi gerekmekteydi. Bu zincir marketlerinin tek hedefi kar etmek değildir. Neoliberal kar amacı ikinci plandadır. Aslında neoliberal serbest piyasa ilkesini kullanarak hedef kültürel, sosyal ve ekonomik olarak Güney Adana Arap toplumunu köklerinden ederek bireylerin aidiyet duygusunu yok etmek ve onları geleneksel değerlerden yoksun bırakarak birer tüketici haline getirmektir.

Güney Adana Arap toplumunda derneklerin ya da vakıfların sayısı artmakla birlikte toplumu dağıtıcı bu tür neoliberal ajanlara karşı tepki geliştirememiştir. Arap toplumu zaten kültür ve özellikle dil bakımından neoliberal dünyaya bir tepki gösterip kendini yeterli düzeyde koruyamamıştır. Hatta bu market zincirlerine kapital uğruna kiraya vermiştir. Son yıllarda evini, bahçesini, tarlasını, mülkünü satan ve kiralayanlarla konuştuğumuzda bir umursamazlık, kapital odaklı, kendi kültüründen vazgeçmiş ve neoliberalizmin istediği tarzda kapitalist mantıkla ve düşünce sistemiyle performans gösteren ve yaşayan Arap toplumu bireyleri görüyoruz.

Sorun çok katmanlı aslında: Bir yanda kültür/dil bilincinin zayıflaması/yok olması öte yandan sınıf bilincinin olmaması diğer taraftan kendi toplumunun tarihsel ve kültürel olarak özel durumunun farkında olmaması ya da farkında olsa bile kapitalist mantığın kendi kimliğini kuşatmış olması bu kayıp bilincin nedenleri arasında gösterilebilir.

Güney Adana Arapları kendileri ile ilgili olarak ne zaman neye tepki gösterip direnecektir?

Artık içimizde ve yanı başımızda yaşayan ve bize komşu bu zincir marketlerinin gizli gündemlerini oralara gitmeyerek boykot edebiliriz. Onlar gitmeli. Yoksa bir sonraki aşamada biz gitmek zorunda kalacağız. Arap esnafı, manavı, bakkalları hayatta kalmak için büyük bir mücadele vermektedir ve zaten çoğu da kapandı. Kendi esnafımız akrabamızdı ve evimizin devamı gibiydi. Şimdi ise yabancılar var. Konuşmuyoruz bile. Market ürünleri karşısında yabancılaşmanın en acı deneyimini yaşıyoruz.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen her gün her adımda gördüğümüz bu zincir marketlerden bir an önce kurtulmamız gerekmektedir ve yerel Arap esnafımızı korumak etik bir ilke olarak önümüzde durmaktadır. Toplumdaki çözülme neoliberalizmin ilan edilmesiyle zaten son 45 yılda (1980’den beri) hızlanmıştı. Fakat son birkaç yılda acımasız bir şekilde ilerleyen bu kültür-yok edici marketler gözle görünür hale gelmiştir ve fiziksel olarak her gün deneyimlenen mekânlar haline gelmiştir. Manavlarımız küçüldü, pahalılaştı ve doğallıktan uzaklaştı.

Güney Adana Arap toplumu Cumhuriyetin ilk yıllarında çözülmek istemeyen, kendi halinde kalmak isteyen biricik bir toplum idi ve dayanışma en üst seviyede idi. Fakat önce neoliberalizmin tuzağına düşerek kendi gelenek ve göreneklerini son yıllarda tüketim, reklam ve pazarlama haline getirerek kendi isteğiyle çözülmeyi tercih etti. Kendi haline kalmamayı tercih etti. Zaten akademi de bu toplumun peşini bırakmadı ve kendi haline olan bir toplumu en başından beri çözmek istiyordu. Daha sonra neoliberal anlayışla gelenek-görenek bir tüketim nesnesi gibi pankartlarda, reklamlarda ve afişlerde kendini gösterdi. Derneklerin öncelikli hedefi dili kurtarmak olması gerekirken neoliberal pratiklere uygun olarak eğitimler düzenledi. Performans ve gösteriş her şeyin önüne geçti. Toplumun özel yaşamı ihlal edildi. Çözülüşün en radikal son aşamalarından biri de, bu zincir marketlerin toplumun kalbinin merkezine yerleşmesi olmuştur ve Güney Adana Arap toplumunun ruhunu yok etmek için yaratılmış bir mekanizma olmasıdır. Bu market zincirleri karşısında durmalıyız ve protesto edip boykot etmeliyiz. Bu market zincirlerinin arkasında büyük holdingler ve politikalar yattığını her an aklımızda tutmalıyız.

Zincir marketlerini her gün her adımda fiziksel olarak görüyoruz ve deneyimliyoruz. Toplumumuzun çözülüşünü hızlandıran ve bireyleri birbirine duyarsızlaştıran, aramızdaki diyalogu tamamen yok eden, kasa karşısında konuşmadan ödemeyi bir makine gibi yapıp giden, otomatik olarak sabah 09.00’da zincir marketin önünde bekleyen, market ürünlerinin dizilişine göre hareket eden, marketin zamanına göre yaşayan, marketin mekânına göre yer seçen tüketim nesneleri haline getirmektir. Zaman-mekân duygumuzu belirleyen bu market zincirlere dur demeyi bilmeliyiz.

Bu gündelik pratiklerden bir toplum dayanışması çıkmaz. Yabancılaşma çıkar. Bu market zincirleri, diğer adıyla neoliberal ajanlar ve daha önemlisi kendimiz olmayı unutturmayı hedefleyen ve Ortodoks yaşamı benimsetmek isteyen politik oligarşik düzene karşı durmalıyız. Boykot ve protesto hakkını kullanıp toplumun içinden bizi yabancılaştıran bu neoliberal ajanlara ve belli bir politik düzeni/söylemi dayatmaya çalışan bu zincirlere karşı direnç göstermek zorundayız.