Dünya

Hiroşima ve Nagazaki'den 80 yıl sonra kurtulanların sesleri bir uyarı ve harekete geçme çağrısı niteliğinde

Hiroşima ve Nagazaki şehirleri, nükleer silahların savaşta ilk ve tek kullanımıyla yerle bir edildi. Hiroşima'da 140.000, Nagazaki'de ise 74.000 kişi ölmüştü.

Abone Ol

Hibakuşaların Çağrısı: Hiroşima ve Nagazaki’nin 80. Yılında Hafızadan Sorumluluğa

Yazan: Masako Toki
Middlebury Enstitüsü, Nükleer Yayılmanın Önlenmesi Eğitim Programı, Kıdemli Eğitim Proje Yöneticisi ve Araştırmacı

80 Yıl Sonra Gelen Uyarı ve Eylem Çağrısı

Ağustos 1945’te, Hiroşima ve Nagazaki şehirleri tarihte ilk ve tek kez savaşta kullanılan nükleer silahlarla yok edildi. O yılın sonuna kadar Hiroşima’da yaklaşık 140.000, Nagazaki’de ise 74.000 kişi hayatını kaybetti.

Hayatta kalanlar — Japoncada "Hibakuşa" olarak anılan bu insanlar — nükleer savaşın yıkıcı insani sonuçlarının canlı tanıkları olarak acılarını taşıdı. Temel arzuları ise netti: "Bizim yaşadığımızı bir daha kimse yaşamasın."

2025 yılında, bu bombalamaların 80. yılı anılırken, Hibakuşaların sesi yalnızca bir hafıza değil, aynı zamanda büyüyen tehlikelere karşı güçlü bir ahlaki pusula olarak yankılanıyor.

Nükleer Tehditler ve Artan Caydırıcılık Yanılgısı

Günümüzde nükleer riskler yeniden küresel söylemlerin merkezine oturdu. Rusya’dan Orta Doğu’ya, Doğu Asya’dan Avrupa’ya kadar nükleer gerilimin yükseldiği bir dönemde, bu silahların kullanılma ihtimali artık düşünülemez değil.

Ne yazık ki bu tehditlerin artması, silahsızlanma çabalarını hızlandırmak yerine, "nükleer caydırıcılığa" olan bağımlılığı artırıyor. Bu strateji, saldırıyı önlemek için karşı tarafı nükleer misilleme tehdidiyle caydırmayı amaçlıyor. Ancak bu yaklaşım, nükleer silahların tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini savunan etik duruşla çelişiyor.

Bu çelişkinin en açık örneği Japonya’da görülüyor. Hiroşima ve Nagazaki’nin acısını yaşamış bir ülke olarak Japonya, ironik biçimde güvenlik stratejisini giderek daha fazla ABD'nin nükleer şemsiyesine dayandırıyor. Oysa Hibakuşalar, nükleer silahların güvenlik değil, ahlaki bir çöküş anlamına geldiğini ısrarla vurguluyor.

Hibakuşaların Tanıklığı: Hafızadan Sorumluluğa

Hibakuşalar, 80 yıldır hikâyelerini yalnızca geçmişi anlatmak için değil, vicdanları uyandırmak ve geleceği kurtarmak için paylaşıyor.

Nihon Hidankyo (Japon Atom Bombası Mağdurları Derneği) Genel Sekreter Yardımcısı Masako Wada, Nagazaki’ye atılan bombadan sadece 1,8 mil uzakta doğmuş bir Hibakuşa. O yaştayken yaşananları hatırlamasa da, annesi ve dedesinin tanıklıklarıyla büyümüş.

Wada, 2025 Temmuz’unda Chicago’da düzenlenen bir nükleer risk azaltma konferansında şöyle konuştu:

“Nükleer silahların kullanılması riski hiçbir zaman bu kadar yüksek olmamıştı. ... Başkalarını nükleer silahlarla tehdit eden ‘caydırıcılık’ insanlığı kurtaramaz.”

Aynı ay Arms Control Today dergisinde yayımlanan yazısında şu çağrıda bulundu:

“Hibakuşalar, nükleer silahların insani sonuçlarını en iyi bilenlerdir. Bu gerçeği anlatmaya devam edeceğiz. Lütfen bizi dinleyin, lütfen empati kurun. Ne yapabileceğinizi öğrenin ve bizimle birlikte harekete geçin. Nükleer silahlar insanlıkla bir arada var olamaz. İnsan eliyle yaratıldılar; onları ortadan kaldırmak da yine insanlığın vicdanıyla mümkündür.”

Nobel Barış Ödülü: Tanıklığa Verilen Küresel Değer

Bu çağrı, 2024 yılında Nobel Barış Ödülü’nün Nihon Hidankyo’ya verilmesiyle tüm dünyada yankı buldu. Ödül, yalnızca mağduriyetin tanınması değil, aynı zamanda onlarca yıllık barış ve silahsızlanma mücadelesine verilen bir saygıydı.

Ancak zaman tükeniyor. 1945’te genç olan Hibakuşaların ortalama yaşı bugün 86’yı aşmış durumda. Japonya Sağlık Bakanlığı’na göre, 2025 Mart’ı itibariyle hayatta olan resmi Hibakuşa sayısı 100.000’in altına düştü.

Nihon Hidankyo’nun eski liderlerinden Hiroşima gazisi Terumi Tanaka, Nobel töreninde şunları söyledi:

“On yıl sonra, yaşananları birinci elden anlatabilecek yalnızca birkaç kişi kalacak. Bu mücadeleyi sürdürmek artık gelecek nesillerin omuzlarında.”

Empati Temelli Silahsızlanma Eğitimi

Nükleer silahlar soyut birer kavram olarak kalırsa, insanlar üzerindeki etkileri gözden kaçar. Ancak empati ile yaklaşıldığında, bu silahların ne denli insanlık dışı olduğu açıkça görülür.

Bu nedenle etkili bir silahsızlanma eğitimi, insan hikâyeleriyle başlar. Hibakuşaların tanıklıkları, yalnızca fiziksel yıkımı değil, uzun vadeli travmaları, ayrımcılığı ve nesiller arası acıyı da gözler önüne serer. Nükleer politikalar yalnızca stratejik değil, aynı zamanda hayati ve ahlaki kararlardır.

Ne yazık ki birçok ülkede gençlerin bu konuda bilgi edinme fırsatları yok denecek kadar az. Okullarda ve üniversitelerde nükleer tehditler veya Hibakuşa anlatıları genellikle yer bulmuyor. Bu bilgi eksikliği, beraberinde ilgisizliği getiriyor ve caydırıcılık anlayışının sorgulanmadan benimsenmesine yol açıyor.

Oysa empatiyi ve etik değerleri merkeze alan bir silahsızlanma eğitimi, gençlere yalnızca bilgi değil, aynı zamanda vicdan ve kararlılık da kazandırır.

Geçmişi Anmak, Geleceği Korumak İçindir

Hiroşima ve Nagazaki’nin bombalanmasının 80. yılı yalnızca geçmişe ait bir anma değildir. Bu aynı zamanda geleceğe dair bir tercihtir: İnsanlık neyi hatırlayacak ve o hatırayla ne yapacak?

Hibakuşalar asla intikam istemedi. Onların mesajı netti: “Bu tekrar yaşanabilir. Ama yaşanmak zorunda değil.”

Yaşadıkları kayıpların ardından kin yerine barışı seçtiler. Seslerini yalnızca Japonya için değil, tüm insanlık için yükselttiler. Acılarını suçlamaya değil, vicdana ve dayanışmaya dönüştürdüler.

Bugün çatışmalarla, korkularla ve belirsizliklerle dolu bir dünyada, Hibakuşaların ahlaki netliği bize yön göstermeye devam ediyor. Onların tanıklıkları bir uyarıdan çok daha fazlası: Bir kılavuz, bir yol haritası.

Ben, onları dinlemeye devam ediyorum. Ve başkalarını da dinlemeye davet ediyorum. Nükleer caydırıcılığı sorgulayan, insan onurunu esas alan, barışı savunanlarla birlikte bir gelecek inşa etmek için çabalıyorum.


Dipnot: "Hibakuşa", Japonca’da “patlamaya maruz kalan kişi” anlamına gelir ve yalnızca fiziksel olarak hayatta kalanları değil, aynı zamanda radyasyonun uzun vadeli etkilerine maruz kalanları da kapsar.