Gündem

KESK, Kamu Emekçilerinin TİS Beklentilerini Açıkladı: Büyük Güven Kaybı ve Mücadele Talebi Vurgusu

4.778 kamu emekçisinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, sendikal süreçlere ve ekonomik duruma dair derin güvensizlikleri gözler önüne serdi.

Abone Ol
  • 2026–2027 yıllarını kapsayacak olan 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri devam ediyor ve bir kez daha görüyoruz ki iktidar ve yandaş konfederasyonlar sonu belli bir oyunu gözümüzün içine baka baka yeniden oynuyorlar. Kanuna aykırı şekilde görüşmeleri 28 Temmuz’a çektiler ve konfederasyonumuz bunu teşhir edince de kılıfına uydurmak için adını “hazırlık toplantısı” koydular. Güya erken başlatarak daha yoğun tartışmak için süre kazanmış oldular ama ilk toplantıdan sonra günlerce bir daha görüşme yapmadılar.
  • Bu keyfi ve ciddiyetsiz ortamda kamu emekçilerinin ve emeklilerinin hak ve çıkarlarının ne kadar geliştirileceği, bırakalım geliştirmeyi var olan hakların ne kadar korunacağını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

ANKARA – Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 2026-2027 yıllarını kapsayacak olan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi (TİS) süreci öncesinde kamu emekçilerinin mevcut durumunu ve beklentilerini ortaya koyan "2026-2027 TİS Sürecine Giderken Mevcut Durum ve Beklentiler Araştırması (2025)" raporunu bugün Ankara’da düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaştı. KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak'ın sunumuyla gerçekleştirilen toplantıya KESK Yürütme Kurulu ve üye sendikaların Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri de katıldı.

17 Haziran – 20 Temmuz 2025 tarihleri arasında, Türkiye'nin 76 ilinden toplam 4.778 kamu emekçisinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, kamu emekçilerinin sendikal süreçlere ve ekonomik duruma dair derin güvensizliklerini ve mücadele taleplerini gözler önüne serdi.

Araştırmanın Öne Çıkan Sonuçları:

  • Geçmiş TİS Süreçlerine Güvensizlik: Ankete katılan kamu emekçilerinin %98’i, geride bırakılan 7 toplu sözleşme sürecinden kazançlı çıkmadıklarını belirtmiştir. Bu durum, sadece taleplere değil, sürecin yapısına ve işleyişine yönelik yaygın bir güvensizliğin yapısal bir nitelik kazandığını göstermektedir.
  • Maaşların Enflasyon Karşısında Erimesi: Katılımcıların %98’i, memur maaşlarının enflasyona karşı korunmadığını ya da yalnızca kısmen korunduğunu ifade etmiştir. Bu algı, kadrolu, sözleşmeli, emekli ve tüm deneyim düzeylerinde benzer oranlardadır.
  • TÜİK Verilerine Şüphe: Kamu emekçilerinin %98’i, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon verilerini gerçekçi bulmamaktadır. Bu oran, ücret artışlarının hesaplanmasında kullanılan temel dayanak kurumun kamu nezdinde meşruiyetini büyük ölçüde yitirdiğini ortaya koymaktadır.
  • Yetkili Sendikalara Büyük Eleştiri: Katılımcıların %69’u, kamu emekçilerinin TİS’ten zararlı çıkmasının başlıca nedeni olarak “yetkili sendikaların görev ve sorumluluklarını yerine getirmemesini” göstermiştir. Bu, yetkili sendikal temsilde ciddi bir meşruiyet krizine işaret etmektedir.
  • TİS Masasında Yapısal Değişim Talebi:
    • Katılımcıların %49’u, toplu sözleşme masasına sadece yetkili sendikaların değil, tüm sendikaların oturması gerektiğini ifade etmiştir.
    • %18’i grev hakkının gereğinin yapılmasını, %9’u ise 4688 sayılı yasanın değiştirilmesini öncelikli talep olarak belirtmiştir. KESK, uluslararası sözleşmelere uygun, gerçek ve özgür toplu pazarlık mekanizmasını içeren, grev hakkını engellemeyen bir düzenleme getirilmesini talep etmektedir.
  • Geçinememe ve Hayat Pahalılığı En Temel Sorun: Araştırmaya katılanların %75’i geçinememe ve hayat pahalılığını en temel sorun olarak dile getirmiştir. Bu, kiraların yüksekliğiyle de doğrudan ilişkilidir; katılımcıların %65’i 15.000-30.000 TL aralığında kira ödemektedir. Özellikle tek başına geçimini sağlayan %43’lük kesim, kira yükü ve yoksullaşma riskini daha belirgin hissetmektedir.
  • Demokrasi ve Liyakat Talebi: Kamu emekçilerinin %57’si “Anti Demokratik Politikaları”, %49’u ise liyakatsiz idarecileri temel sorun olarak ifade etmiştir.
  • Umutsuzluğa Rağmen Mücadele İsteği: 8. Dönem TİS sürecinde hak kayıplarının devam edeceğine dair yaygın bir umutsuzluk (%99) bulunsa da, mücadeleyle hakların alınabileceğini savunan kesimin belirgin olduğu vurgulanmıştır.

KESK tarafından yapılan açıklamada, bu raporun sadece bir veri çalışması olmadığı; emeğin, eşitliğin ve adaletin sesi olan binlerce kamu emekçisinin ortak sözü olduğu belirtildi. KESK, kurumsal güvenin zayıfladığı, kamuda yandaşlık üzerinden şekillenen sendikal anlayışa yönelik eleştirilerin yükseldiği bu dönemde, emek mücadelesinin daha bütünlüklü, kapsayıcı ve işyerinden güç alan bir stratejiyle yürütülmesi zorunluluğunu bir kez daha dile getirmiştir.

Konfederasyon, geçmişte olduğu gibi bugün de fiili ve meşru mücadele hattında ısrarcı olduğunu, emeğin hakkını savunmaktan, grevli toplu sözleşmeli bir çalışma rejimi için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğini ve taleplerinin karşılık bulması için mücadeleyi yükseltmeye devam edeceğini belirtti.