Gündem

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mesut Doğan Adana'da Konuştu: Ülke Büyük Felaketle Karşı Karşıya

Doğan, ülkenin hukuku gölge altına bırakmaması gerektiğini ve 86 milyon insanın her konuda eşit olduğunu şeffaf bir şekilde ortaya koyması gerektiğini vurguladı.

Abone Ol

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Mesut Doğan'ın katılımıyla Adana'da Şirin Park Otel'de "Medya Buluşması" programı gerçekleştirildi. Mesut Doğan, konuşmasında Türkiye'nin ekonomide, sosyal hayatta ve dış politikadaki mevcut durumunu analiz ederek, bu sorunların ülkenin siyasetinin ana caddesini perişan ettiğini belirtti.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Mesut Doğan’ın katıldığı “Medya Buluşması” programına muhtarlar ve sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileride katıldılar.

Doğan konuşmasına şu şekilde devam etti:

Ekonomi ve Bütçe Eleştirisi: "Bütçeyi Açık Yapmak Ülkeye İhanettir"

Milletvekili Doğan, konuşmasında 1 Ekim'de Meclis'in açılmasıyla ana gündemin bütçe olacağını hatırlattı ve 2026 yılı tahmini bütçesine dair çarpıcı bir tespitte bulundu: Türkiye'de muhtemelen 2026 bütçesi açığının en az 2,5 trilyon olacağını öngördü.

Doğan, iktidarda hangi parti olursa olsun, bütçeyi hazırlarken açık yapılması durumunda, iyi niyetli bile olsa, bilerek veya bilmeyerek ülkeye ihanet edilmiş olacağını savundu. Bütçe açığının, ülkenin imkanlarının ihtiyaçlarını karşılayamadığı anlamına geldiğini belirten Doğan, dünyanın en muhteşem özelliklerine sahip bir ülke için bunun kabul edilemez olduğunu ifade etti.

44 Trilyon TL Borç ve Faiz Yükü

Doğan, bütçe açığının zorunlu olarak borçlanmaya yol açtığını ve borçlanmanın da 1,5 katıyla geri ödenmesi gerektiğini vurguladı. Güncel rakamlara değinen Doğan, ülke olarak toplam borcun 44 trilyon TL olduğunu aktardı. Bu borcun dört kalemden oluştuğunu belirtti: Devletin dış borcu, devletin iç borcu, özel sektör borcu ve hane halkının kredi borçları.

Bu 44 trilyon TL'lik borcun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 2025 yılı toplam bütçesinin (14 trilyon 730 milyar TL) yaklaşık 3 katına denk geldiğini söyledi.

Asıl sorunun borcun büyüklüğü değil, faize harcanan miktar olduğunu belirten Mesut Doğan, son 20 yılda borcun sürekli arttığı bir dönemde faize harcanan paranın 28 trilyon TL olduğunu dile getirdi. Doğan, bu 28 trilyon TL'nin ne anlama geldiğini açıklarken, TUIK rakamlarına göre Türkiye'deki 26 milyon 300 bin aileye paylaştırılsaydı, aile başına 1 trilyon 100 milyon L (1.100.000 TL) para düşeceğini hesapladı.

Sadece bu yıl faize ödenecek miktarın 1 trilyon 950 milyar TL olduğunu vurgulayan Doğan, bunun günlük 5,5 milyar TL faiz ödemesi anlamına geldiğini belirtti.

Faiz giderlerini yerel bütçelerle kıyasladı:

  • Adana Büyükşehir Belediyesi'nin 2025 bütçesinin (27 milyar 500 milyon TL) Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 5 günlük faiz parası olduğunu söyledi.
  • İstanbul, Ankara, Kars, Şırnak, Edirne, Tekirdağ dahil olmak üzere 81 il belediyesinin 2025 bütçesinin toplamının (1 trilyon 30 milyar TL) dahi, sadece ödenecek faiz miktarından (1 trilyon 950 milyar TL) daha az olduğunu vurguladı.

Doğan, bütün şehirlerinin bir yıllık giderinden fazla faiz gideri olan bir ülkenin ayağa kalkmasının veya ekonomiyi şahlandırmasının mümkün olmadığını ifade etti.

Sosyal ve Ahlaki Sorunlar Arttı

Ekonomik sıkıntıların diğer alanlardaki sorunları tetiklediğini belirten Doğan, sosyal hayattaki duruma dikkat çekti. Son 20 yılda boşanan aile sayısının 3 milyona ulaştığını (Türkiye'nin %12'si) ve boşanma araştırmalarında birinci sırada geçim sıkıntısının, ikinci sırada ise ahlaki sorunların geldiğini kaydetti.

Ahlaki sorunlara ilişkin verdiği bir diğer dehşet verici rakam ise 10 milyonun üzerinde gencin madde bağımlısı olmasıydı. Doğan, bu sayının İsrail nüfusundan (9,5 milyon) daha fazla olduğunu belirterek, bu gençlerin ucuz sentetik maddeler kullandığını ve geri dönüşlerinin olmadığını söyledi.

Ayrıca, emniyet teşkilatında yaşanan sorunlara değinerek, 2000 yılında her 5 günde bir polis intiharı yaşanırken, 2025 yılına gelindiğinde bu vakanın her üç günde bire yükseldiğini aktardı.

Dış Politikada "Şamaroğlu" Konumu

Dış politikaya bakıldığında Türkiye'nin durumunun ortada olduğunu ifade eden Mesut Doğan, bir yıl dünyaya liderlik yapmış bir medeniyetin varisi olan Türkiye'nin, üzülerek "Amerika'nın, Avrupa'nın, İsrail'in şamaroğlu haline gelmiş vaziyette" olduğunu belirtti.

Yakınımızda 300.000'in üzerinde insanın katledilmesine rağmen ses çıkarılamadığını, hatta yardım veya gemi bile gönderilemediğini belirterek, "Dünyanın en büyük terör örgütü İsrail Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni tehdit ediyor. Onurumuza bile dokunmuyor" dedi.

Siyasi Çürümüşlük ve Hukuksuzluk Vurgusu

Bütün bu büyük sorunlar yaşanırken iktidarın "transfer peşinde" olduğunu söyleyen Doğan, siyasi çürümüşlüğün ortaya çıktığını dile getirdi. İktidarın yaklaşımını eleştirerek, "Bana gelirsen kurtulursun. Bana gelmezsen içeri atılırsın" anlayışının kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Doğan, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı'nın tutuklanması örneğini sembolik olarak kullanarak, başkanın bir yıl önce AK Parti'ye geçseydi bu operasyonun yapılıp yapılmayacağını sorguladı. AK Parti'nin siyasi parti olma hüviyetini kaybettiğini ve "Bafist Partisi konumuna geldiğini" öne sürdü; burada hangi günah işlenirse işlensin, AK Partili olunca tertemiz olunduğu bir anlayışın hakim olduğunu söyledi.

Doğan, ülkenin hukuku gölge altına bırakmaması gerektiğini ve 86 milyon insanın her konuda eşit olduğunu şeffaf bir şekilde ortaya koyması gerektiğini vurguladı.

Çözüm ve Emanetçi Duygusu

Türkiye'nin ekonomik sorunlar, çürümüşlük ve küçük düşürülmeyi kabul etmesinin mümkün olmadığını belirten Doğan, toparlanmak ve kendimize gelmek mecburiyetinde olduğumuzu ifade etti.

Saadet Partisi'nin temel yaklaşımını açıklayan Doğan, bu ülkede yaşayan herkesin var olan tüm nimet ve tüm haklara ortak olduğunu söyledi. Devleti yöneten iktidarların, kendini ülkenin sahibi olarak değil, millet tarafından geçici süre yönetmek üzere görevlendirilmiş emanetçiler olarak görmesi gerektiğini belirtti. Emanetçi duygusunu kaybedenlerin zalimleştiğini ve ülkeye fayda sağlayamayacağını ekledi.

Doğan, ayrıca bu ülkede yaşayan herkesin kardeş olduğunu ve devletin asli vazifesinin milletin ortak faydasını artırmak olduğunu kaydetti. Siyasetçilerin veya siyasi partilerin, kamuya ait bir imkanı, kendini güçlendirmek veya rakibini zayıflatmak için kullanmasının ahlaki olmadığını vurguladı.

Refah Yol Örneği ve Gençlerin Kaçma Eğilimi

Türkiye'nin bu sorunlardan kurtulabilecek potansiyele sahip olduğunu, bunun en net örneğini de Refah Yol hükümeti döneminde gösterdiklerini ifade etti. O dönemde tarihte tek denk bütçe yapıldığını, borcun azaldığını ve Hamas yetkililerinin ifadesine göre, o yarım yamalak iktidar döneminde bile bir tane Filistinli çocuğun burnunun kanatılmadığını hatırlattı.

Konuşmasının sonunda gençlerin geleceğe dair kaygılarına da değinen Doğan, 19-29 yaş aralığındaki gençlerle yapılan anketlerde, imkan verilmesi halinde %76'sının Türkiye'den gitmek istediğini ve hatta bir daha dönmeme şartıyla bile bu hakkı kullanmak isteyenlerin oranının %66,4 olduğunu belirtti. Bu raporu okuyan yetkililerin gece uyuyamaması gerektiğini ifade etti.

Mesut Doğan, hayatın tercihlerden ibaret olduğunu yineleyerek, herkesin özgürce tercihini kullandığı zaman ülkenin hep beraber lezzet alınacak ve dışarının bize imrendiği bir süreci başlatacağını düşündüğünü söyleyerek sözlerini bitirdi.