Yeni Bir Yüzyılın Eşiğinde: Türkiye’nin İhtiyacı Olan Anayasa Artık Ertelenemez

Abone Ol

Türkiye bugün tarihinin en kritik eşiklerinden birinde duruyor. Ekonomiden hukuka, dış politikadan toplumsal barışa kadar yaşadığımız tüm krizlerin ortak kaynağı, ülkedeki kurumsal çöküş ve anayasal düzenin bozulmuş olmasıdır. Bugün Türkiye’nin ihtiyacı olan yeni anayasa, sadece bir metin değişikliğini değil; devletin güç yapısının yeniden kurulmasını zorunlu kılmaktadır.

Tek Adam Yetkilerinin Sonu: Güçler Ayrılığı Yeniden İnşa Edilmeli

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye’ye bir istikrar getirmemiş; tam tersine yürütme organının tüm güçleri tek elde toplamasıyla, devletin fren-denge mekanizmalarını felç etmiştir.

Bugün gelinen noktada:

  • Meclis işlevsizleştirilmiş,

  • Bakanlar Kurulu neredeyse sembolik hâle getirilmiş,

  • Karar alma süreçleri dar bir çevrenin tercihine indirgenmiş,

  • Devlet kurumları siyasi sadakat üzerinden dizayn edilmiştir.

Yeni anayasa, bu irrasyonel yapıyı tasfiye etmeli; parlamentonun yetkilerini geri alması, yürütmenin anayasal sınırlarla net biçimde tanımlanması şarttır.

Uluslararası Anlaşmalardan Tek Başına Çekilme: Devlet Aklına Aykırı Bir Keyfilik

Son yıllarda uluslararası anlaşmalardan tek taraflı çekilmeler, Türkiye’nin itibarını zedeleyen en somut uygulamalardan biri oldu.

Bir ülkenin uluslararası yükümlülüklerini tek bir imzayla yok sayabilmesi, demokratik devletlerde kabul edilebilecek bir uygulama değildir.

Yeni anayasa, uluslararası anlaşmalarda:

  • Onay yetkisini de,

  • Fesih yetkisini de

TBMM’nin açık denetimi altına almalıdır. Devletin dış politikası kişinin keyfine bırakılamaz.

Savaş, Tezkere ve Askeri Operasyonlar: TBMM Seyirci Olmaktan Kurtulmalı

Türkiye son yıllarda ardı ardına sınır ötesi askeri operasyonlar gerçekleştirdi. Ancak bu operasyonların çoğu, Meclis’in gerçek bir denetim yapmadığı; kamuoyunun bilgilendirilmediği; demokratik mekanizmaların devre dışı bırakıldığı süreçler oldu.

Yeni anayasa, asker gönderme ve asker kabulü konusunda:

  • Tezkere mekanizmasını güçlendirmeli,

  • TBMM’nin nihai ve bağlayıcı onayını zorunlu kılmalı,

  • Yürütmenin savaş yetkisini keyfi kullanmasına kesin set çekmelidir.

Ulusal güvenlik siyaseti, parlamentonun dışına taşamaz.

Yargı Bağımsızlığı: Bugünkü Hâliyle Ne Adalet Var Ne Güvence

Bugün Türkiye’de temel sorunlardan biri, yargının siyasi iktidardan bağımsız hareket edememesidir.

Atamalardan terfilere, disiplin süreçlerinden davaların seyrine kadar geniş bir alanda yürütmenin etkisi hissedilmektedir.

Yeni anayasa mutlaka:

  • Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nu siyasetten koparmalı,

  • Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan kamu görevlilerini yaptırıma bağlamalı,

  • Yargıç güvencelerini güçlendirmelidir.

Bağımsız yargı olmadan hiçbir ekonomik reform, hiçbir demokratik düzen kalıcı olamaz.

Tarikatlar, Cemaatler ve Paralel Yapılar: Devlet Denetimi Anayasal Zorunluluk

Bugün Türkiye’de dini örgütlenmeler, cemaatler ve tarikatlar; eğitimden ekonomiye, siyasetten yargıya kadar geniş bir alanda nüfuz alanı oluşturmuştur.

Devletin kontrol edemediği bu yapılar, siyasal iktidarlar tarafından araçsallaştırıldıkça daha da büyümektedir.

Yeni anayasa:

  • Bu yapıları kayıt altına almalı,

  • Devlet denetimini zorunlu kılmalı,

  • Siyasi nüfuz faaliyetlerini açıkça yasaklamalıdır.

Demokratik devlet, paralel yapılarla yönetilemez.

Ekonominin Anayasası: Kamu Varlıkları Korumaya Alınmalı

Özelleştirme adı altında satılan kamu varlıkları, Türkiye’nin ekonomik egemenliğini zayıflatmıştır.

Stratejik kurumlar yabancı finans çevrelerinin insafına terk edilmiş; üretim kapasitesi ve bilimsel araştırma alanları gerilemiştir.

Yeni anayasa:

  • Stratejik alanlarda özelleştirmeye anayasal sınır getirmeli,

  • Kamu hizmetlerini piyasa mantığından uzaklaştırmalı,

  • Bilimsel araştırma ve Ar-Ge’ye anayasal güvence sağlamalıdır.

Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı, sadece bütçe politikasıyla değil; anayasal güvencelerle korunabilir.

Demokratik Türkiye İçin Yeni Bir Toplumsal Sözleşme Şart

Türkiye’nin bugün ihtiyacı olan, mevcut anayasanın yamalı hâlinin biraz daha düzeltilmesi değildir.

Türkiye’nin ihtiyacı yeni bir başlangıçtır.

Yeni anayasa:

  • Demokratik yönetimi kurumsallaştıran,

  • Güçler ayrılığını kesinleştiren,

  • Yargıyı bağımsızlaştıran,

  • Meclisi güçlendiren,

  • Temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan,

  • Devleti keyfilikten kurtaran

bir toplumsal sözleşme olmalıdır.

Aksi hâlde Türkiye, otoriterleşme döngüsünü kıramaz ve toplumsal yaralarını derinleştirmeye devam eder. Yeni yüzyılda demokratik, özgür ve güçlü bir Türkiye istiyorsak; bunu ancak yeni bir anayasa iradesiyle başarabiliriz.

Muratcan IŞILDAK