Toplumsal Özgürlük Partisi Sözcüler Kurulu üyesi ve DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca mecliste düzenlediği basın toplantısında işçileri 1 Mayıs'ta alanlarda olmaya davet etti. 

Koca'nın konuyla ilgili açıklaması şu şekilde;

Değerli basın emekçileri, değerli halkımız,

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum…

Bugün bu kürsüden yaklaşan 1 Mayıs öncesi Türkiye işçi sınıfına selam etmek emekçi halkımıza seslenmek istiyorum….

Lafı uzatmaya gerek yok.

Neyle karşı karşıya olduğumuzu her gün iliklerimize kadar yaşayıp görüyoruz.

Yaşamlarımızı kelimenin tam anlamıyla cehenneme çeviren bir iktidarla bir sermaye-patron düzeniyle karşı karşıyayız.

Uygulanan Mehmet Şimşek programı patronları ihya etmek ve

emekçi halkımızı ekonomik krize kurban etmek için özenle hazırlanmış emek düşmanı halk düşmanı bir program olarak, karabasan gibi yaşamlarımıza çökmüş durumda.

Üstelik bu programın henüz çok başındayız. Programın henüz başında bile korkunç bir yoksulluk ve korkunç bir sefaletle karşı karşıya bıraktılar emekçi milyonları.

Dayattıkları büyük karanlığın henüz giriş aşamasında bile;

bir yandan enflasyon, pahalılık, işsizlik kıskacı,

bir yandan, çalışma yaşamında artan baskılar,

uzun çalışma süreleri ve yoğun emek sömürüsü ile emekçiye yaşamı dar ediyorlar.

En ufak hak arama mücadelesine bile tahammül etmeden, milyonlarca işçiyi gözünün yaşına bakmadan kapıya koyuveriyorlar.

***İşsizlerden devşirdikleri milyonlarca yedek işgücü ordusu var.

Öyle ki bu ülke bir emekçi mezarlığa dönüştürülmüş durumda.

Ölenler işçi tulumuyla gömülüp yerine yedek ordudan birileri devşiriliyor.

İşçinin alın teri değil sadece, kanı, eti, kemiği üzerine yükselen bir sömürü düzeni var.

Değerli işçiler, değerli emekçiler, değerli halkımız,

AOSB 4. ULUSAL SANAYİ ODAKLI AR-GE VE İNOVASYON PROJE YARIŞMASI SONUÇLANDI AOSB 4. ULUSAL SANAYİ ODAKLI AR-GE VE İNOVASYON PROJE YARIŞMASI SONUÇLANDI

Biz kara haber verme sevdalısı değiliz.

Ama gerçekleri söylemek ve bu soygun düzenine karşı mücadele çağrısı yapmak bizim görevimiz. Çünkü insan onuruna yaraşır bir yaşamı inşa etme gibi bir derdimiz var.

İşte hepimiz görüyoruz. Bir seçimden daha çıktık.

Seçim öncesi müjde balonları şişirip, sözümona kapıdaki felaketi ertelediler.

Ama işte seçim sonuçları ortada. Balonları bir bir patladı…..

Ve erteledikleri birçok felaketi bizlere yaşatmaya ivedilikle başladılar.

Şimşek politikalarından taviz vermeyeceğiz diye ilan ettiler…

Açlık yoksulluk hayat pahalılığı diyorduk….

Şimdi ne yazık ki daha büyük bir pahalılık bizleri bekliyor.

Zamlar kapıda.

Temel gıdadan, enerjiye, elektriğe, doğalgaza zamlar ardı ardına geliyor ve daha da gelecek.

Üstelik vergi üstüne vergi bindirmeye ve var olan vergilerin oranlarını arttırmaya yeminliler.

Hali hazırda yaşamak için borç batağındaydık…

Eşten dosttan bankadan borç alıp ucu ucuna yaşamaya çalışıyorduk…

Ama şimdi öyle bir imkân da kalmadı. Çünkü borç alacak kimse kalmadı.

Herkes bankaya krediye eşe dosta uçan kuşa borçlu…

Artık borç ekonomisi sürdürülemez hale geldi.

Ve artık milyonlar açlık Yoksulluk sınırında değil… ölüm sınırında…yaşıyor…

Bu enflasyonda alınan ücretler temel yaşam ihtiyaçlarına, kiraya, mutfak masrafına, çocukların giderlerine yetmiyor.

Bunu her gün yaşayarak görüyoruz…

Bir yandan pahalılık diğer yandan vergi yükü. Vergi yükünün çoğu zaten emekçi yoksul halkımızın sırtına bindirilmiş durumda.

Türkiye OECD verilerine göre en adaletsiz vergi sistemine sahip olan ülke.

Toplamda toplanan vergilerin yalnızca yüzde 5ini zenginlerden, mülk sahibi sınıftan alıyorlar.

Kalan yüzde 95ini işçinin, emekçinin, yoksulun sırtına bindirdikleri dolaylı vergilerden alıyorlar.

Üstelik ekonomi bakanı halen vergiyi tabana yaymaktan bahsediyor.

Yani halkın sırtına daha da bineceğiz diyor…

Yani halka umrumuzda değilsiniz beter olun diyor….

Bir yanda

Rolex Saatler, ıstakozlar, tatiller, saray şatafatı, silinen vergi borçları….belediyeleri soyup soğana çeviren yerel yöneticiler, bir yanda ise…

muazzam bir açlık yoksulluk sefalet düzeni….

Bu kadar açık ve net bir uçurumla karşı karşıyayız.

Emekliye, işçiye, yoksula para yok diyen Şimşek maşallah saraya patrona sermayeye zenginlere gelince oldukça bonkör.

Çünkü; kendini sorumlu hissettiği tek yer sermaye ve saray düzeni… Ne bu ülkeyle ilgili ne de emekçi halkla ilgili bir tasası bir derdi derdi yok. 

Sevgili işçi kardeşlerim;

Tam da böylesi cehennemi koşullarda

1 Mayıs işçi emekçi bayramımız yaklaşıyor.

İşçi sınıfının uluslararası dayanışma günü 1 Mayıs’a işte böylesi bir karanlık düzende giriyoruz.

Ama karanlıkta bizlere aydınlığı gösterecek olan yine işçi sınıfının ta kendisi olduğunu da tarihimizden biliyoruz.

Böylesi bir karanlığa, sefalet ücretlerine, kölelik düzenine karşı nasıl ki; Agrobay’da Vigo’da Altındağ’da MEta’da, ÖZak’ta işçi sınıfı karanlığa karşı çoban ateşleri yakmışlarsa

31 Mart seçimlerinde nasıl ki, emekçi milyonlar, emekliler, bu patron iktidarına dur ihtarı verip, kırmızı kart göstermiş, onlara halkın tokadını hatırlatmışsa,

Şimdi  

İşçi emek düşmanlarına karşı, safları daha da sıklaştırma emekçinin işçi sınıfın gücünü gösterme zamanı.

Biz bu gücü biliyoruz,

TEKEL direnişinden biliyoruz,

Telekom grevinden, Greif direnişinden biliyoruz...

Daha gerilerde Kavel direnişinden, büyük madenci yürüyüşünden,

58 yıl önce Çorum belediye işçilerinin yalınayak yürüyüşlerinden biliyoruz…. 1969da Alpaguttaki maden işçilerinin özyönetiminden,

15-16 Haziran 1970’teki büyük işçi direnişimizden biliyoruz….

İşte;

Türkiye işçi sınıfının muhtaç olduğu kudret bu tarihte yatıyor….

Taksimi defalarca kazanan emekçi sınıfların birikiminde yatıyor.

Biliyoruz kİ;

Karanlık günlere her daim ışık tutan, halkın tümüne umudu ve mücadele azmini aşılayan hep işçi sınıfı olmuştur. Şimdi tarih bir kez daha işçi kardeşlerimizi göreve çağırıyor.

1 Mayısta başta Taksim Meydanı olmak üzere alanları, meydanları, sokakları doldurmak, sermaye imparatorluğuna karşı işçi sınıfının, yoksulların, ezilenlerin öncülüğünü üstlenmek gibi zorlu bir görevimiz var.

Çünkü; Bizim kendimizden başka kurtarıcımız yok,

İşte o yüzden; vakit mücadele vakti, vakit 1 Mayıs’larda sesimizi duyurma vaktidir.

Şimdiden hoşgeldin 1 Mayıs diyor, hoşgeldin Taksim diyorum, tüm işçi kardeşlerimin 1 Mayısını coşkuyla ve umutla selamlıyorum…

1 Mayısta bizler de alanlarda sokaklarda olacağız…

Editör: Haber Merkezi