İnsan Hakları Derneği (İHD), 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 45. yıl dönümünde Eski TRT Radyosu Binası önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Saat 11.30’da yapılan açıklamada, 12 Eylül darbesinin mirası olarak süregelen otoriter yapılar, hak ihlalleri ve demokrasiye yönelik baskılar kapsamlı biçimde eleştirildi.
“12 Eylül Anayasası ile Yönetiliyoruz”
İHD’nin açıklamasında, üzerinden 45 yıl geçmesine rağmen Türkiye’nin hâlâ 1982 darbe anayasası ile yönetildiği vurgulandı. Açıklamada, darbenin toplumsal yaşama bıraktığı ağır mirasın sürdüğü belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
“Darbe anayasasıyla hayatımıza sokulan kurumların yanı sıra, insan hakları normlarının ve demokrasi ilkelerinin yok sayılması, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, örgütlenme ve gösteri hakkı gibi temel özgürlüklerin kullanılamaz hale getirilmesi, 12 Eylül zihniyetinin halen iş başında olduğunu göstermektedir.”
“Kürt Meselesi Darbenin Gölgesinde”
Basın açıklamasında, 12 Eylül darbesinin özellikle Kürt Meselesi üzerinde yarattığı yıkıcı etkiler vurgulandı. Darbe sonrası Diyarbakır Hapishanesi başta olmak üzere birçok cezaevinde uygulanan ağır işkencelere dikkat çekildi.
İHD, 2024 yılında başlayan çözüm sürecine değinerek PKK’nin kendini feshetmesine ve sembolik silah bırakma törenine rağmen devletin güvenlikçi yaklaşımında ciddi bir değişim olmadığına dikkat çekti.
“Kürt Meselesinin TBMM çatısı altında kurulacak ve uluslararası deneyimlerden yararlanacak mekanizmalarla çözülmesi, barışın inşası için hayati önem taşımaktadır.”
“12 Eylül ile Hesaplaşma Hiçbir Zaman Gerçekleşmedi”
Açıklamada, AKP iktidarının 12 Eylül ile hesaplaşma söylemlerine rağmen, darbecilerin açtığı sınırların dışına çıkmadığı belirtildi. Göstermelik yargılamalarla yetinildiği, işkence ile öldürülen ve kaybedilen kişilerin akıbetinin aydınlatılmadığı hatırlatıldı.
“Cemil Kırbayır’dan Süleyman Cihan’a, Veysel Güney’den İlyas Has’a kadar pek çok kayıp için adalet mücadelesi görmezden gelindi. Diyarbakır Hapishanesinin hafıza müzesi olması yönündeki talepler karşılıksız bırakıldı.”
“OHAL Yasalarıyla 12 Eylül Daha da Pekiştirildi”
15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ve ardından çıkarılan yasaların, 12 Eylül düzenini daha da pekiştirdiği vurgulandı. Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray buluşmalarına getirilen yasak, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, kayyım uygulamaları ve temel hak ve özgürlüklere yönelik kısıtlamalar örnek gösterildi.
“OHAL’in uzatılmasıyla birlikte rejim, otoriter bir tarzda yeniden yapılandırıldı. Darbeleri önleme iddiasındaki hükümet, darbe girişimlerini kendi iktidarını pekiştirmek için fırsata çevirdi.”
“Hukukun Siyasallaşması Zirveye Çıktı”
İHD açıklamasında, son yıllarda hukukun siyasallaşmasının derinleştiğine dikkat çekildi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın gözaltına alınması ve tutuklanması, ardından CHP İstanbul İl Başkanlığına kayyım atanması, bu sürecin en çarpıcı örnekleri olarak gösterildi.
“Hak ve özgürlükler keyfi yasaklarla yok sayılmış, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları uygulanmamış, hukuk devleti tamamen ortadan kaldırılmıştır.”
“Çözüm Demokratik Anayasa ve Onarıcı Adalet”
İHD, darbelerin ve otoriterliğin sona ermesi için yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:
-
Darbe kurumlarının kapatılması,
-
Hak ihlallerine neden olan yasaların kaldırılması,
-
Darbecilerin ve darbe sürecinde işlenen suçların cezalandırılması,
-
Kaybedilen ve işkencede öldürülenlerin akıbetinin açığa çıkarılması,
-
Onarıcı adalet mekanizmalarının işletilmesi,
-
Evrensel ölçülerde özgürlükleri esas alan yeni bir anayasanın yapılması.
“Ne Askeri Ne Siyasi Vesayet”
Açıklama, “Ne askeri vesayet ne siyasi vesayet; İnsan Hakları, Demokrasi, Barış Hemen Şimdi!” çağrısıyla son buldu.
İHD, hükümeti 12 Eylül ve sonrasında yaşanan tüm darbelerle gerçek anlamda hesaplaşmaya, otoriter uygulamalara son vererek demokratikleşme yönünde adım atmaya davet etti.