Gündem

29 Ekim: Halk egemenliği yeniden doğacak! Yaşasın laik Cumhuriyet!

Abone Ol

29 Ekim 1923, yalnızca saltanatın sonu değil; Türkiye halkının kendi kaderine el koyduğu tarihtir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü, yalnızca bir ilke değil, bugün bizlere yön veren tarihsel bir çağrıdır. Cumhuriyet, laiklik temelinde yükselmiş; yurttaşları kulluktan kurtarıp özgürlüğün sahibi yurttaşlar yapmıştır.

Cumhuriyet yalnızca içeride laik yurttaş egemenliğinin değil, dışarıda da ulusal bağımsızlığın kararlı ifadesidir. Bugün Türkiye, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adı altında Irak’ın işgal edildiği, Suriye’nin parçalandığı, Libya’nın dağılmasıyla devlet yapısının çöktüğü, Filistin halkının sömürgeleştirme süreciyle karşı karşıya bırakıldığı bir coğrafyanın yanı başında yer almaktadır. Bu tablo açıkça göstermektedir ki laiklik olmadan ulusal egemenlik, ulusal bağımsızlık olmadan Cumhuriyet yaşayamaz. Cumhuriyet, emperyal projelerin değil, halk iradesinin temelidir.

Ancak siyasi iktidar, ideolojik müktesebatı ve eşbaşkanlığını yaptığı BOP kapsamında, yeni Osmanlıcı söylemi ile de Cumhuriyetin kurucu ilkeleriyle açık ve sistematik bir kavga yürütmektedir. Yirmi yılı aşkın süredir tarikat ve cemaatler devletin tüm kademelerine yerleştirilmiş, laik ve bilimsel eğitim parçalanmış, kamu kaynakları belli dini yapılar etrafında şekillenen bir siyasal düzene aktarılırken toplumsal bütün haklar ortadna kaldırılmış, Cumhuriyetin kamucu ve halkçı temelleri de tasfiye edilmiştir.

Bu sürecin en kritik eşiği 2017 Anayasa referandumudur. Halk egemenliğinin zemini olması gereken parlamentonun etkinliğinin yanı sıra Cumhuriyet rejimi bütün kazanımları ve kuvvetler ayrılığı ilkesi ile birlikte ortadan kaldırılmış, yeni bir rejim kurulmuştur. Atatürk’ün “Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak olan sizlersiniz” sözündeki sorumluluk bugün hiç olmadığı kadar yakıcıdır.

Cumhuriyet, Türkiye halkının geçmişten geleceğe uzanan iradesidir; yalnızca bir tarihsel kazanım değil, bu topraklarda eşitlik ve özgürlüğe dayanan yeni bir geleceği kurma kararlılığıdır. Cumhuriyetin laik niteliği yaşamın her alanında hedef alınırken; yoksulluk, biat ve dinselleştirme ile halk iradesi etkisizleştirilmeye çalışılmaktadır. Oysa Cumhuriyet, “kimsesizlerin kimsesi” olarak halkın direniş gücünden doğmuştur ve yine halkın iradesiyle yükselecektir.

Bugün Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak, geçmişi hatırlayıp bugünü seyretmek değildir. Bugün, laikliğin, sosyal adaletin ve bunların temeli olan yurttaşlığın yeniden egemen kılınacağı büyük toplumsal uyanışın başlangıcı olmalıdır.

Cumhuriyet yeniden halk egemenliği temelinde ayağa kalkacaktır.

Laiklik; devletin tüm kurumlarında ve toplumlsal yaşamda egemen olacak, tarikat-cemaat düzeni tasfiye edilecektir.

Sosyal devlet ve kamuculuk yeniden kurulacak, ülkenin kaynakları bir kişiye ya da zümreye değil halka ait olacaktır.

Kadınların özgürlüğü, gençliğin eşit geleceği, emekçilerin onurlu yaşam hakkı Cumhuriyetin yeniden kuruluşunun merkezinde olacaktır.

29 Ekim, bir bayramdan öte, yeniden kuruluşun tarihidir. Biz, yurttaş iradesine, laikliğe, ulusal bağımsızlığa ve halk egemenliğine dayanan bir Türkiye’yi kurmakta kararlıyız. Bu düzen değişecek, Laik Cumhuriyet yeniden yükselecek.

Cumhuriyetimizin 102. yılı kutlu olsun! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!

Laiklik Meclisi,

28 Ekim 2025