HABER-SEN 7 NO’LU ŞUBE SEKRETERİ AHMET AYDOĞAN EĞİTİM SEN ADANA ŞUBE’DE PTT’DE YAŞANAN SÜRGÜNLERE DÖNÜK BASIN AÇIKLAMASI GERÇEKLEŞTİRDİ. Basın açıklamasına KESK Adana Şubeler Platformu ve DİSK Emekli Sen destek verdi. Aydoğan açıklamasında şunları ifade etti; “PTT emekçileri, Covid-19 pandemisi sürecinde kamu çalışanlarına yönelik tedbir alınması amacıyla çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Genelgeleri kapsamına alınmamalarına rağmen haftanın yedi günü gece geç saatlere kadar çalışarak milyonlarca yurttaşa hizmet üretmişlerdir. Ancak bu çalışmanın ve emeğin karşılığında ödüllendirilmesi gereken PTT emekçileri sürgün edilmiştir. Pandemi sürecinin en başında, Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası (HABER-SEN) olarak hazırladığımız resmi yazı ile PTT Genel Müdürlüğü bilgilendirilmiş ve pandemi nedeniyle ortaya çıkabilecek tehlikeler hakkında uyarılar yapılmıştır. Ancak Genel Müdürlük uyarılarımızı dikkate almamış ve gerekli adımları atmamıştır. Bunun üzerine, örgütlü olduğumuz tüm illerde ve işyerlerinde yaptığımız basın açıklamaları ve eylemler sonrasında, kısmi olarak koruyucu ekipmanlar sağlanabilmiştir. Ancak bu gecikmeli ve kısmi tedbirler yeterli olmamış, gerek PTT çalışanlarının ve gerekse de yurttaşların sağlığı tehlikeye atılmıştır. Anayasal koruma altında olan sendikal mücadele hakkımız çerçevesinde yaptığımız basın açıklamaları ve PTT emekçilerinin düzeltilmeyen olumsuz çalışma koşullarına ilişkin gerçekleştirdiğimiz sosyal medya etkinliği sonrasında üyelerimiz sürgün edilmişlerdir. Bir soruşturma ihtimali bile gündeme getirilmemiş, böylece savunma haklarını kullanmalarının önüne geçilen üyelerimiz iki kere mağdur edilmişlerdir. PTT işyerlerindeki ve dağıtıcılardaki koruyucu ekipman eksikliğine yönelik tespitlerimiz, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun ve Sendika Tüzüğümüzün bize yüklediği sorumluluk gereğince hem PTT Genel Müdürlüğü ile hem de kamuoyu ile paylaşılmıştır. Çünkü bu eksiklik, küçük ve tolere edilebilir bir riskin ötesindedir. Bu eksiklik, hem PTT emekçilerinin hem de yurttaşların sağlığını ve yaşam hakkını riske atan ciddi bir ihmali ve sorumsuzluğu barındırmaktadır. Aydoğan; “Pandemi döneminde sürgün edilen PTT emekçilerinin aile bütünlükleri yok sayılmıştır.” https://t.co/Achq1tFEi2 @HABERSEN27 @KESK1995 @habersenizmir @isthabersen5no1 @amedhabersen— Habere Güven (@HabereGuven) July 7, 2020 PTT Genel Müdürlüğünün İdari Konsey Başkanlığını yürüttüğü Dünya Posta Birliği (Universal Postal Union - UPU) ile Sendikamızın üyesi bulunduğu Dünya Küresel Sendikalar Birliği (UNI Global Union) arasında geçen Mart ayında imzalanan Mutabakat Zaptına göre ; tüm posta emekçilerine enfeksiyon riskiyle ilgili bilgilendirmenin yapılması, gerekli ve yeterli ekipmanın sağlanması, tüm işyerlerinin ve araçların düzenli aralıklarla dezenfekte edilmesi, tüm çalışma alanlarının sosyal mesafe kurallarına göre yeniden düzenlenmesi ve tüm dağıtım süreçlerinin riski en aza indirecek biçimde yeniden tasarlanması zorunluluk olarak kabul edilmiştir. Sendikamızın üyeleri, üyesi olduğumuz Dünya Küresel Sendikalar Birliğinin altına imza attığı bir belgedeki şartların yerine getirilmesini talep ettikleri için sürgün edilmiştir. Oysa PTT Genel Müdürlüğü, İdari Konsey Başkanlığını yürüttüğü Dünya Posta Birliğinin altına imza attığı aynı belgedeki koşulları yerine getirmemekle kalmamış, Anayasamıza ve diğer ulusal mevzuatımıza aykırı olarak üyelerimizi cezalandırmıştır! Çalışma koşullarının iyileştirilmesini ve pandemiye karşı tedbirlerin hayata geçirilmesini talep eden emekçilerin sürgünü insanlık suçudur. Bu durum, sendikal örgütlenmeye ve demokratik hak mücadelesine vurulmak istenen bir darbedir, bu asla kabul edilemez! Emekçilerin taleplerini dillendirenlerin ve sendikal mücadele yürütenlerin sürgün edilmesi, diğer emekçilere de verilen bir mesajdır: “Size verilenle yetinin, fazlasını istemeyin, yoksa siz de sürgün edilirsiniz!..” Mesaj gayet açıktır: Anayasal hak olan sendikal örgütlenme özgürlüğü engellenmek istenmektedir! Pandemi sürecinde evinde bulunan yurttaşların ihtiyaçlarını karşılamak için yoğun emek harcayan emekçilerinin sürgün edilmesi, yalnızca PTT çalışanlarının sorunu olarak algılanmamalıdır. PTT emekçilerinin taşıdığı her gönderinin yanında alın teri, özveri ve sevgi vardır. Pandemi sürecinde Sendikamız tarafından verilen mücadele; her gönderiye eklenen alın teri, özveri ve sevginin yanına virüsün de eklenmemesi içindir. O nedenle bu mücadeleye, toplumun her kesimi tarafından destek sağlanmalıdır. Pandemi döneminde sürgün edilen PTT emekçilerinin aile bütünlükleri yok sayılmıştır. PTT emekçileriyle birlikte eşleri ve çocukları da sürgün edilmiş, onların da çalışma, eğitim ve sağlık hakları ihlal edilmiştir. Böylece mağduriyetler katlanarak artmıştır. Oysa PTT Genel Müdürlüğünün sorumluluğu, tüm toplumun sağlığını tehdit eden pandemi sürecinde, büyük bir özveri ve sorumluluk bilinciyle çalışmaya devam eden, hizmet üreten üyelerimizin ve diğer PTT emekçilerinin haklı taleplerini karşılamaktır. Tam tersine; sendikal hak ve özgürlükler çerçevesinde dile getirilen nitelikli kamusal hizmet talebini ve sendikal faaliyetleri kriminalize etmek değildir. Tekrar altını kalın bir biçimde çizerek söylüyoruz: BU ASLA KABUL EDİLEMEZ!.. Şube yöneticilerimizin ve üyelerimizin sürgünlerinin durdurulmasını ve yeniden eski görev yerlerine dönmelerini talep ediyoruz! Kurulduğu günden bu yana nitelikli kamusal hizmeti savunan Sendikamız HABER-SEN, haksız ve hukuksuz uygulamalara karşı her koşulda mücadele etmiştir; bugün de bu mücadelesini sürdürmektedir. Özelleştirmeye, güvencesiz ve esnek çalışmaya, performans sistemine, liyakatsız atamalara yani çalışma hayatında iş barışını bozan tüm uygulamalara karşı sesini yükseltmiştir; bundan sonra da güçlü biçimde itirazını sürdürecektir. Bugün burada bir kez daha yüksek sesle ifade etmek istiyoruz: yöneticilerimize ve üyelerimize dönük yapılan bu işlemler sürgündür ve tüm PTT çalışanlarına bir gözdağı niteliğindedir. Buradan PTT Genel Müdürlüğünü uyarıyoruz: Türkiye’nin dört bir tarafından başlatacağımız yürüyüşle Ankara’da PTT Genel Müdürlüğü önünde oturma eylemi gerçekleştireceğiz. PTT Yönetimi insanlık suçu olan sürgün uygulamasından vazgeçmelidir. Sürgün kararları derhal iptal edilmelidir. Sürgün kararları iptal edilene kadar tüm meşru haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. Tüm emekçileri ve Türkiye kamuoyunu bu demokratik ve meşru taleplere destek olmaya çağırıyoruz. Dayanışma ve saygı ile" dedi ve sözlerini tamamladı.