Emek

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, KÇP SÜRECİNİ DEĞERLENDİRDİ

Abone Ol

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Kamuda 600 binin üzerindeki işçiyi ilgilendiren Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunmak üzere basın mensupları ile bir araya gelerek, önemli açıklamalarda bulundu.

Basın toplantısına Genel Başkan Arslan’ın yanı sıra, HAK-İŞ Kamu Çerçeve Koordinasyon Kurulu Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Devlet Sert, Kurul Başkan Yardımcısı ve Genel Başkan Yardımcısı Halil Çukutli, Genel Sekreter Eda Akbulut, Genel Sekreter Yardımcısı Hamdi Abdullah Koçoğlu, Öz Sağlık-İş, Öz Güven-Sen, Öz Orman-İş, Öz İletişim-İş, Özçelik-İş ve Medya-İş sendikaları Genel Başkan Yardımcıları ve yöneticileri ile basın mensupları katıldı.

Genel Başkan Mahmut Arslan, Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolünde bugüne gelene kadar geçen süreçteki tüm aşamaları detaylı bir şekilde aktardı.

“KÇP Sürecinde HAK-İŞ Olarak Yapıcı ve Sonuç Almaya Yönelik Tutum İzledik”

Arslan, KÇP sürecindeki gecikmenin konfederasyonlardan kaynaklanmadığını, TÜHİS ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın süreci daha hızlı gerçekleştirme imkânı varken bunun yapılamadığını kaydetti. Arslan, tüm süreçte HAK-İŞ’in olarak yapıcı ve sonuç almaya yönelik bir tutum izlediğini ifade etti.

Teklifin Geri Çekilmesi Kabul Edilebilir Değil

Çalışma Bakanlığı tarafından açıklanan ve sonra geri çekilen KÇP teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Arslan, “Çalışma Bakanımızın önceden açıklayıp sonra geri çektiği teklif bizim açımızdan da kabul edilebilir değil. Kamuoyuyla paylaşılan ve bize de teklif olarak sunulan görüşlerin, daha sonra geri çekilmiş olması hem konfederasyonumuz hem yönetim kurulumuz hem de koordinasyon kurulumuz tarafından da kabul edilen bir teklif olarak görülmedi” dedi.

Genel Başkan Mahmut Arslan, dün Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’dan randevu talep ettiklerini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısının ofisinden saat 20.30’a randevu verildiğini ancak, HAK-İŞ Kamu Çerçeve Koordinasyon Kurulu üyeleriyle ile birlikte görüşmeye katılmak istediklerini vurgulayan Aslan, kurul üyelerinin tamamının Ankara’da olmaması nedeniyle görüşmeyi gerçekleştiremediklerini ifade etti. Arslan, ilerleyen günlerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz ile bir araya gelineceğini belirtti.

“Sendikalarımız ile Son Süreci Değerlendireceğiz”

Arslan, akabinde Türk-İş’in görüşmeye davet edildiğini öğrendiklerini sözlerine ekleyerek, “Daha sonra Türk-İş’in davet edildiğini yine gitmeden önce Türk-İş tarafı bize bilgi verdi. O görüşmenin sonucunda da yine gece geç saatlere kadar bu müzakerelerin sonuçları kamuoyuyla da paylaşıldı. HAK-İŞ olarak bu gelişmeler ışığında sabah bir değerlendirme yaptık. Bu değerlendirmede verilen tekliflerin sendikalarımıza öğleden sonra ulaştırılacağını, sendikalarımızın değerlendirmeleri alındıktan sonra da bir karar vereceğimizi, bu kararın sendikalarımız tarafından imzalayın kararı olursa zaten gereği yapılacaktır” ifadelerini kullandı.

“Sendikalarımızın Alacağı Kararlar Başımızın Üstündedir”

HAK-İŞ olarak baştan itibaren sendikalarımızın kabul etmediği hiçbir hususun HAK-İŞ açısından da kabul edilebilir olmadığını ifade eden Arslan, “Bizim açımızdan çözülmesi gereken, cevaplanması gereken bazı hususlar var. Onları da arkadaşlarımız çalışacaklar ve bu süre içerisinde en kısa zamanda HAK İŞ’in görüşlerini de sendikalarımızla değerlendirdikten sonra kamuoyuyla da paylaşacağız. Nihai karar verici sendikalarımızdır. Her ne kadar sendikalarımız bize bu süreci yürütmemiz konusunda tam yetki vermiş olsa da Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar doğrultusunda esas yetki sendikalarımızdadır. Sendikalarımızın alacağı kararlar başımızın üstündedir” şeklinde konuştu.

“Örgütlü Olduğumuz İşyerlerinin Önemli Bir Bölümü Grev Yasağı Kapsamında”

Grev kararlarıyla ilgili gelen eleştirilere de yanıt veren Arslan, “HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, başta Orman Genel Müdürlüğü, Çaykur, Et ve Süt Kurumu ile BTK olmak üzere, pek çok kritik iş kollarında grev haklarını kullanma imkânımız var. Şu anda süreçleri tamamlanmadığı için grev kararlarını almadık. Ama önümüzdeki haftadan itibaren artık grev kararları aşamasına da geleceğiz. Sendikalarımız bunun farkında ve bilincinde. HAK-İŞ örgütlü olduğu işlerinin önemli bir bölümü de grev yasağı kapsamında. Dolayısıyla bunu da dikkate alarak, bunun da farkında olarak konfederasyonumuz bu süreçleri sağlıklı bir şekilde dikkatli bir şekilde sürdürmektedir. O nedenle HAK-İŞ olarak Türk-İş ile yola çıktığımızda hangi ilkeler etrafında beraber yürüme kararı varsa biz onun arkasındayız” değerlendirmesinde bulundu.

Arslan, HAK-İŞ ile Türk-İş arasında ortak eylem yapma kararı alınmadığını da vurgulayarak, her konfederasyonun kendi içerisindeki iş kollarındaki işçilerle beraber yapacağı eylemlere saygı göstermek üzere yola çıktıklarını söyledi.

“Bir Önceki Teklife Göre Olumlu Bir Teklif”

Genel Başkan Mahmut Arslan, dün yapılan teklifle alakalı değerlendirmelerde bulunarak, dün akşam yapılan teklifin daha önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından yapılan tekliften daha ileri bir teklif olduğunu belirterek, “Bir önceki teklife göre olumlu bir teklif. Ancak bizim taleplerimiz, HAK-İŞ ve Türk-İş olarak yaptığımız en son değerlendirmelerdeki taleplerimizin hala gerisinde. Ama yeni bir aşama var, bu konuda masada kalmanın, müzakere etmenin ne kadar anlamlı olduğunu, sosyal diyaloğun ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha altını çizmemiz gerekiyor. Bu müzakerelerin bundan sonra da devam etmesini ve dün akşam açıklanan çerçevenin bazı eksik kalan kısımlarını da önümüzdeki süreçte tamamlanarak bir bütüncül değerlendirmeyle sendikalarımızın bu konudaki görüşlerine de biz saygı göstereceğiz” şeklinde konuştu.

İşçi Kardeşlerimiz 8 Aydır KÇP’nin İmzalanmasını Bekliyor

Genel Başkan Mahmut Arslan, 8 aydır KÇP sürecinin tamamlanmasını bekleyen işçi kardeşlerimiz olduğunu belirterek “8 aydır toplu sözleşme bekleyen, gerçekten zor şartlarda kamu hizmeti veren, gece gündüz her türlü zorluğa karşı mücadele eden, yangında kaybettiğimiz kardeşlerimiz var. Bunlar ülkenin yanmasını önlemek için canlarını feda eden kardeşlerimiz. Bunların toplu sözleşmeleri hala imzalanamadı. Pek çok alanda, pek çok hassas iş kollarında, sağlıkta, sosyal hizmetlerde, BTK gibi çok kritik işletmelerimizde sendikalarımızın üyeleri sabırla toplu sözleşmeyi bekliyor. Gerçekten çok zor durumdalar. Bu zorlukların ortadan kaldırılmasını ve bir an evvel toplu iş sözleşmelerinin sonuçlanmasını bekliyorlar. Bizden bu müjdeyi bekliyorlar. Ancak bütün bunları yaparken de onların talepleri doğrultusunda, onların istekleri doğrultusunda toplu sözleşmenin sonuçlanması daha kıymetli, daha önemli. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz” dedi.

“Birlikteliğe Zarar Verecek Açıklamalardan Uzak Durmak Gerekiyor”

KÇP sürecinde son gelişmelere yaklaşılırken konfederasyonlar arasında yapıcı ve sonuç almaya yönelik bir tutum sergilendiğini ifade eden Arslan, süreçte zaman zaman Türk-İş konfederasyonu tarafından talihsiz açıklamalar yapıldığını belirterek, “HAK-İŞ olarak böyle bir yaklaşımın doğru olmadığını, bu tür yaklaşımların birlikteliğimize zarar vereceğini, dolayısıyla toplu sözleşmesi süreci devam ederken birbirimize olan ilişkilerimize zarar verecek açıklama, konuşma ve benzeri yorumlardan uzak kalmak gerektiğini belirtiyoruz. HAK-İŞ olarak bu hassasiyete bugüne kadar titizlikle uyduk ve bu sorumlulukla hareket ettik. Bundan sonrasında da aynı hassasiyetle devam etmek gerekiyor” dedi.

Genel Başkan Mahmut Arslan, L20 Zirvesi sürecine ilişkin de açıklamalarda bulunarak, tüm işçi konfederasyonlarının L20’nin eşit şartlardaki üyesi olduğunu, HAK-İŞ’in de bu üyelerden biri olduğunu belirtti. Arslan, “Programda savunma harcamalarının NATO tarafından arttırılması talebi ve yeni silahlanma tartışmalarında emek hareketinin, ülkemizin ve Avrupa’nın görüşlerini L20 toplantılarında anlatmak üzere HAK İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan olarak bize bir konuşma verildi. Dolayısıyla aylar önce belirlenmiş bir program var” dedi.

“L20 Zirvesinde Filistinli Kardeşlerimizin Yaşadığı Katliamları Dünya Kamuoyuna Duyurduk”

Zirve öncesinde Filistin İşçi Sendikaları Konfederasyonu (PGFTU) Genel Başkanı Shaer Sayed ve Kadın Komitesi Başkanı tarafından arandığının altını çizen Arslan, kendilerinin L20’de temsil edilmediğini Genel Başkan Özellikle Gazze'ye uygulanan en son ambargolar ve insani yardımın geçişinin engellenmesi konusunda dünya kamuoyuna ve L20'deki muhataplara bu sorunun gündeme getirilmesi talepleri olduğunu dile getirdi. Arslan, “Bu talepler ışığında biz L20 toplantılarına katıldık ve o toplantıda HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, Avrupa'yı temsilen NATO çerçevesindeki konuşmamızı yaptık. Konuşmamızın bir bölümünde de Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı, katliamlara ve soykırıma karşı L20 üyeleriyle beraber dünya kamuoyuna bu sorunu bir kez daha anlatma imkânımız oldu” dedi.

“L20 Zirvesine Yönelik Eleştiriler Temelsiz”

Genel Başkan Mahmut Arslan, Türk-İş Genel Başkanı’nın yaptığı açıklamalara değinerek, HAK-İŞ olarak G20 değil doğal üye olarak L20 toplantılarına katıldığımızı, Ekonomik Sosyal Konsey’in 2009’dan bu yana herhangi bir toplantısı olmadığını, L20’de kendilerinin dönem başkanlığının söz konusu olmadığını, ITUC üyesi olan konfederasyonların eşit temsiliyetinin olduğunu ifade etti. Arslan, “Bizim katıldığımız toplantı, L20'nin toplantısı yani G20 ülkelerindeki emek örgütlerinin temsilcisi olan ITUC'un toplantısı. Bu konudaki bize yönelik eleştirileri gerçekten temelsiz olduğunu ifade etmek istiyorum” dedi.

Arslan’dan Daha Çok İş Birliği ve Ortak Çalışma Vurgusu

Sözleşmelerin karşılıklı müzakere edildiği, emek örgütlerinin ortak mücadele verdiği hassas bir dönemde daha çok iş birliği ve daha çok ortak çalışmanın yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Arslan, “Siyasi partilerin aynı masaya bile gelemediği bir dönemde Türk demokrasisine örnek bir tutum sergiliyoruz. Rekabet ettiğimiz halde ortak sorunlarımızı çözmek konusunda bir araya gelme başarısını gösterdik. Hem Türk-İş'i hem de HAK-İŞ’teki arkadaşlarımı kutluyorum. Bu birliktelik gerçekten önemli. Bu birlikteliğe zarar verecek, bu birlikteliği sıkıntıya sokacak tutumlardan, davranışlardan, konuşmalardan vazgeçmek gerekiyor. Bizim istediğimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil” şeklinde konuştu.