Emek

KESK: Açlık Sınırı Altında Belirlenen Asgari Ücret IMF–İktidar–Patron Mutabakatının Ürünüdür

KESK, sahte enflasyon oranlarıyla ücretlerin baskılanmasının hedefinin tüm çalışanları yoksulluğa ve 19. yüzyıl kölelik koşullarına mahkûm etmek olduğunu belirtti.

Abone Ol

KESK, 2026 yılı için açıklanan asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığını belirterek, bunun emekçilerin değil iktidar ve sermayenin mutabakatı olduğunu vurguladı. Konfederasyon, tüm çalışanları emeğe dayatılan kölelik koşullarına karşı birlikte mücadeleye çağırdı.

Günlerdir milyonlarca çalışanın merakla beklediği 2026 yılı asgari ücreti dün açıklandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın kamuoyuna duyurduğu karara göre net asgari ücret 28 bin 75 TL olarak belirlendi. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), açıklanan rakamın açlık sınırının altında kaldığını belirterek, bunun bir “IMF–İktidar–İşveren Konfederasyonu mutabakatı” olduğunu ifade etti.

“Bu mutabakat emekçilerin değil, iktidar ve patronların mutabakatıdır”

KESK açıklamasında, asgari ücretin belirlenme sürecinde işçilerin, emekçilerin ve sendikaların iradesinin yok sayıldığı vurgulandı. Açıklamada, “Bu mutabakattan çıka çıka açlık sınırının altında kalan bir asgari ücret çıkmıştır” denildi.

IMF ve sermaye çevrelerinin tavsiyeleri esas alındı

KESK, iktidarın ‘yerlilik ve millilik’ söylemlerine rağmen, milyonlarca asgari ücretlinin insanca yaşam talebine kulak tıkadığını belirtti. Açıklamada, IMF, Moody’s ve Morgan Stanley gibi uluslararası sermaye kuruluşlarının “ücret artışlarında gerçekleşen değil, beklenen enflasyonun esas alınması” yönündeki tavsiyelerine birebir uyulduğu ifade edildi.

TÜİK verileriyle ücretler baskılanıyor

Açıklamada, yıllardır TÜİK eliyle gerçek enflasyonun gizlendiği, çarşıda ve pazarda yaşanan hayat pahalılığının resmi rakamlara yansıtılmadığı vurgulandı. Bu sahte enflasyon verilerinin milyonlarca çalışanın ücret artışlarında esas alındığına dikkat çekildi.

KESK, 2024 yılı enflasyonunun TÜİK’e göre yüzde 44,38 olmasına rağmen 2025 yılı asgari ücretinin yüzde 30 artırıldığını, 2026 için ise beklenen enflasyon yüzde 31 olarak açıklanmasına karşın artışın yüzde 27 ile sınırlandığını hatırlattı.

“Asgari ücret en az 32 bin 175 TL olmalıydı”

Açıklamaya göre, TÜİK’in kendi verileri esas alınsaydı bugün asgari ücretin en az 32 bin 175 TL olması gerekiyordu. Bu durumun her asgari ücretlinin aylık yaklaşık 4 bin 100 TL gelir kaybına uğraması anlamına geldiği belirtilerek, “Bunun adı soygundur” denildi.

ILO sözleşmesi uygulanmıyor

KESK, 131 sayılı ILO sözleşmesine dikkat çekerek, bu sözleşmeyi onaylayan ülkelerde asgari ücretin işçi ve ailesinin ihtiyaçları temel alınarak belirlendiğini, Türkiye’de ise işçinin tek başına temel giderlerinin dahi yok sayıldığını vurguladı.

Asgari ücret açlık sınırının altına düştü

Kasım ayı itibarıyla açlık sınırının 30 bin TL’yi, tek bir çalışanın yaşam maliyetinin ise 40 bin TL’yi aştığı belirtilen açıklamada, asgari ücretin 28 yıl aradan sonra ilk kez açlık sınırının altında kaldığı ifade edildi.

Türkiye “asgari ücretliler ülkesi”ne dönüştürüldü

KESK, yıllardır uygulanan emek karşıtı politikalar nedeniyle asgari ücretin istisnai bir ücret olmaktan çıkarılarak ortalama ve temel ücret haline getirildiğini vurguladı. Avrupa Birliği ülkelerinde çalışanların yalnızca yüzde 4’ünün, OECD ülkelerinde ise yüzde 5’inin asgari ücrete yakın ücretlerle çalıştığına dikkat çekilirken, Türkiye’de her iki işçiden birinin asgari ücretli olduğu ifade edildi.

“Bu saldırı tüm çalışanları ilgilendiriyor”

Açıklamada, asgari ücret artış oranının tüm ücret ve maaş artışlarında temel kıstas haline getirildiği belirtilerek, “Hiçbir çalışan ‘asgari ücret artışı beni ilgilendirmiyor’ deme lüksüne sahip değildir” denildi.

KESK’ten mücadele çağrısı

KESK, sahte enflasyon oranlarıyla ücretlerin baskılanmasının hedefinin tüm çalışanları yoksulluğa ve 19. yüzyıl kölelik koşullarına mahkûm etmek olduğunu belirtti. Açıklama, şu çağrıyla sona erdi:

“Ya hep birlikte kaybetmeye devam edeceğiz ya da birleşe birleşe kazanacağız. KESK olarak asgari ücretlisinden emeklisine, işçisinden kamu emekçisine kadar herkes için insanca yaşamaya yetecek bir ücret ve emeğin hakları için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”