Emek

KESK, ÇSGB Önünde Alternatif TİS Masası Kurdu, "İnsan Onuruna Yakışır Ücret İstiyoruz" dedi

KESK olarak bizler, emeğin hakkını savunmaktan, grevli toplu sözleşmeli bir çalışma rejimi için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.

Abone Ol

KESK: Grevli Toplu Sözleşme, Güvenceli İş, İnsan Onuruna Yakışır Ücret İstiyoruz!

KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz ÇSGB önündeki basın açılmasında; “Yaklaşık 600 bin kamu işçisinin toplu sözleşme süreci yedi aydır sonuçlandırılamamıştır. Bu süreç, devlet sorumluluğu gözetilmeksizin ve ciddiyetten uzak yürütülmüştür. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, işçi konfederasyonları ile gerçek bir müzakere yürütememiş, Mehmet Şimşek’in zılgıtıyla daha önce önerdiği zam oranlarını da geri çekerek bir dayatmada bulunmuştur” dedi.

KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz'ün ardından SES, BES ve Tüm Bel-Sen TİS taleplerini ifade etti.

Karagöz konuşmasına şu şekilde devam etti;

Türk-İş’in 500’ü aşkın işyerinde grev kararı alması ve bazı işyerlerine grev kararlarını asması üzerine, Cumhurbaşkanlığı kararıyla grevler 60 gün süreyle ertelenmiştir. Bu kararın gerekçesi olarak “milli güvenliği bozucu” olduğu ileri sürülmüştür. Oysa alınan grev kararı işçilerin yasal hakkıdır. Grev hakları ertelenerek gasp edilen kamu işçileriyle KESK dayanışma içerisinde olacağını kamuoyu ile paylaşıyoruz.

KESK olarak bizler, 2026–2027 yıllarını kapsayacak olan 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecine ilişkin taleplerimizi daha önce birçok kez kamuoyu ile paylaştık. Kamuda örgütlü bulunan diğer konfederasyonların da kendi TİS taleplerini kamuoyu ile paylaştıklarını biliyoruz.

Ancak özellikle iktidar güdümündeki konfederasyon, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 4688 sayılı yasayı yok sayarak 28 Temmuz 2025 tarihinde başlattığı bu TİS sürecine sessiz kalmaları dikkat çekici ve manidardır. TİS Masasına yüzlerce taleple oturulsa da kendi taleplerin takipçisi olunmadığı önceki 7 toplu sözleşme döneminden biliyoruz. TİS masası emekçilerinin mücadele alanıdır.

Söz konusu emekçilerin haklı talepleri olunca KESK olarak emeğin önüne kurulacak barikatları aşama konusunda mücadeleyi dün olduğu gibi bugünde büyüteceğimiz bilinmelidir.

KESK olarak bizler, geçmişte olduğu gibi bugün de fiili ve meşru mücadele hattında ısrarcıyız. 16–27 Temmuz 2025 tarihleri arasında dört ayrı bölgede kamu emekçileriyle birlikte yürüttüğümüz alan çalışmalarında yüzlerce talep topladık. Bugün bu talepleri bir kez daha KESK’in alternatif toplu sözleşme masasında kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Taleplerimiz Kamu Emekçilerinin ve Kamu Emeklilerinin Ortak Sesidir!

Kamu emekçilerinin ortak taleplerini şu başlıklarla özetliyoruz:

  • Özgür bir toplu sözleşme için grevli toplu sözleşme hakkı, anayasal güvence altına alınmalıdır.
  • 4688 sayılı Sendika Yasası, tüm emek örgütlerinin katılımıyla demokratik bir biçimde yeniden yazılmalıdır.
  • Hiçbir kamu emekçisinin maaşı yoksulluk sınırı altında kalmamalıdır.
  • Bunun için toplu sözleşme sürecinin başından beri en düşük kamu emekçisi maaşının Temmuz ayı itibari ile yoksulluk sınırı olan 85 bin TL’nin üzerine çıkarılmasını talep ediyoruz.
  • Ancak iktidar bu talebimize kulak tıkadı. Diğer konfederasyonlar ise maaş artışı taleplerini 5 ay sonrasına yani Ocak 2026’ya göre açıkladı.
  • Bu durumda mevcutta 85 bin TL olan yoksulluk sınırının 5 ay sonra en az 100 bin TL olacağını öngörüyoruz. Buradan hareketle Ocak 2026 itibari ile en düşük kamu emekçisi maaşı 100 bin TL üzerine çıkarılmalıdır.
  • Buna göre en düşük kamu emekçisi maaşında yapılacak oransal artış tüm kamu emekçilerinin maaş artışlarında da esas alınmalıdır.
  • Kamu emekçilerinin maaşını oluşturan; başta ilave seyyanen ödenek olmak üzere tüm ek ödemeler, ek ders ücretleri, döner sermaye payları temel ücrete dâhil edilerek kamu çalışanlarına emekli aylıklarında esas alınmalıdır.
  • Ücretli, vekil, taşeron ya da sözleşmeli adı ne olursa olsun güvencesiz istihdama son verilmelidir. Tüm kamu emekçileri güvenceli-kadrolu istihdam edilmelidir.
  • 1. dereceye gelen tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilmelidir.
  • Vergi adaleti sağlanmalı; az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır.
  • Maaşlarımızdan kesilen Gelir Vergisi adaletsizliğine son verilmelidir. Gelir Vergisi 1. dilim oranı %15 ten %10’a düşürülmeli, yoksulluk sınırına kadar olan ücretlerden kesilen Gelir Vergisi bu oranda (%10) sabitlenmelidir.
  • OHAL KHK’leriyle hukuksuzca ihraç edilmiş kamu emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir.
  • Kamuda görevde yükselmelerde ve personel istihdamında MÜLAKAT kaldırılmalı, liyakat esas alınmalıdır.

Ahmet Karagöz sözlerini şu şekilde tamamladı: Bu talepler yalnızca KESK üyesi kamu emekçilerinin değil, bütün kamu emekçilerin ve kamu emeklilerin toplumsallaşmış ortak talepleridir. Nitelikli, ulaşılabilir anadilinde ve eşit kamusal hizmetlerin sunumu, ancak kamu emekçilerinin insanca koşullarda çalışmasıyla mümkün olacaktır.

Sonuç Olarak Diyoruz ki;

KESK olarak bizler, emeğin hakkını savunmaktan, grevli toplu sözleşmeli bir çalışma rejimi için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Kamu emekçilerinin sesi olmaya, haklarını büyütmek için mücadele etmeye devam edeceğiz.