Emek

KESK: TİS Masası yandaşların değil, emekçilerin mücadele alanıdır!

KESK: "Tüm Sendikaları, Konfederasyonları, Kamu Emekçilerini İktidarın Hepimizle Dalga Geçen Teklifine Karşı Ortak Mücadeleye Çağırıyoruz!"

Abone Ol

Biz KESK olarak her zaman olduğu gibi bugün de kamu emekçilerinin, emeklilerin ortak hak ve çıkarlarını savunmak için üzerimize düşen görev ve sorumluluğun gereğini yerine getirmeye hazırız.

ÇSGB önünde gerçekleştirilen protesto eyleminde KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak tarafından okunan basın açıklamasında: "İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Güvenceli İstihdam- Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti ve tüm taleplerin hayat bulması için Gerçek Bir Toplu Pazarlık Hakkı için birlikte mücadele etmeye, yeni bir satış sözleşmesine izin vermemek için seslerini yükseltmeye çağırıyoruz" dedi.

Ayfer Koçak, "ÇSGB önünden sesleniyoruz! Kamu emekçileri Satış Sözleşmesi'ne HAYIR!" diyor! “Genel Grev! Genel Direniş!” çağrısında bulunuyor, TİS Masası yandaşların değil, emekçilerin mücadele alanıdır! Diyoruz!"

Koçak açıklamasına şu şekilde devam etti:

Gözü Kulağı TİS Masasında Olan Değerli Kamu Emekçileri ve Emeklileri,

Kamu İşveren Heyeti yani mevcut iktidar 2026-2027 yıllarını kapsayan, “Kamu Görevlilerinin Geneline İlişkin” teklifini nihayet bugün açıkladı.

Kamu İşveren Heyeti başkanı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından açıklanan teklife göre kamu emekçilerinin ve kamu emekçisi emeklilerinin maaşlarında:

2026 İlk altı ay yüzde 10, ikinci altı ay yüzde 6, 2027 ilk altı ay yüzde 4, İkinci altı ay yüzde 4 teklif edilmiştir.

İktidar 4 milyon kamu emekçisine, 2,5 milyon emekliye, aileleri ile 25 milyonluk devasa bir kitleye bir artış değil sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklif etmiştir.

Belli ki bir kez daha ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyorlar. Ve belli ki geride bıraktığımız 7 dönemde olduğu gibi iktidarın senaryosunu yazdığı oyunda başrolde oynayan konfederasyon önce itiraz edecek ama en ufak bir eylemde bulunmayacak, grev hakkını kullanmayacak, bir ihtimal taban tepkisini bloke etmek için geçen dönemde olduğu gibi noter vazifesi gören hakem heyetine gidecek ve hakem heyeti eliyle iktidarın teklifi büyük oranda kabul edilecek. Böylece hem iktidar hem yandaş konfederasyon tepkileri minimalize ederek iki yıl daha kamu emekçileri ve emeklilerini açlık ve sefalete mahkûm edecekler.

Bu masadan bizler lehinde bir şey çıkmayacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yok. Sadece son iki dönemde yaşananlar dahi nasıl bir sonla karşılaşacağımızı görmek için yeterlidir.

Bakmayın siz yandaşın 2026 yılı için %88, 2027 yılı için %46 zam istediğine, sonuçta hangi teklifin altına imza atacaklar ya da hakem eliyle hangi artışa razı olacaklar ona bakın.

Örneğin 6. Dönem toplu sözleşmelerinde de bu konfederasyon iki yıllık için kümülatif %38 ve %6 refah payı istemişti.

İktidarın ilk teklifi ise 2022 yılının ilk altı ayı için %5, ikinci altı ayı için %6, 2023 yılının ilk altı ayı için %6, ikinci altı ayı için %6 idi.

Peki yüzde kaça imza attı “uzlaşmacı sendikacılığı” esas alan malum konfederasyon?

2022 yılının birinci altı ayı için %5, ikinci altı ayı için %7, 2023 yılının birinci altı ayı için %8, ikinci altı ayı için %6’ya!

Üstüne üstlük imzaladıkları sefalet sözleşmesini tarihi başarı diye pazarlamaya çalıştılar. Ne tarihten ne de başarıdan anlamadıklarını iktidarın emir eri durumundaki TÜİK bile tasdik etmiştir.

4 Ocak 2023 tarihinde açıklanan TÜİK verileri sonrasında altı buçuk milyon kamu emekçisinin ve emeklinin maaşında yaşanan artış sadece %41’de kalmıştır.

O yıl çok daha vahim bir gelişme yaşanmıştır. Göreve yeni başlayan bekar bir kamu emekçisi öğretmenin maaşı 12.276 TL iken net asgari ücret 11.402 TL olmuştur. İktidarı 2023 yılında 8.077 TL seyyanen zam yapmak zorunda bırakan bu tablo olmuştur. Ancak bu seyyanen zamlar emekli maaşına yansımadığı için emeklilerin bugünkü acı tablosu ortaya çıkmıştır. Halen on binlerce kamu emekçisi emekli olursa maaşı yarıdan daha fazla düşeceği için sağlığına, yaşına, zorlu koşullara rağmen çalışmak zorunda kalmaktadır.

Değerli Basın Emekçileri,

Gelelim 7. Dönem toplu sözleşmelerine;

Sürecin hemen başlarında malum konfederasyon büyük bir iddiayla yıllık bazda %110 artış istediğini ve taleplerini kabul ettireceklerini açıkladı.

İktidarın teklifi ise 2024 yılının birinci altı ayı için %14, ikinci altı ayı için %9, 2025 yılının birinci altı ayı için %6, ikinci altı ayı için %5 oldu.

Aradaki uçurumu gören konfederasyon yapısı bilinen ve geçmiş kararları da ortada iken, sonucun değişmeyeceğini bile bile tepki savuşturmak için Hakem Kuruluna gitti. Nitekim Hakem Kurulu 2024 yılı birinci altı ayı için %15, ikinci altı ayı için %10, 2025 yılı birinci altı ayı için %6, ikinci altı ayı için %5’lik artış kararıyla süreci sonlandırdı.

Malum konfederasyon bırakalım grevi kitlesel bir eylem bile yapmadı!

Ardından 3 Ocak 2025 tarihinde açıklanan TÜİK verilerine göre altı aylık enflasyon yüzde 15,75, yıllık enflasyon ise yüzde 44,38 oldu.

TÜİK’in açıkladığı bu sahte enflasyon verileri sonrasında Ocak ayı maaşlarımızda toplam artış sadece yüzde 11,54 oldu.

TÜİK’in 3 Temmuz 2025 tarihinde açıkladığı verileri sonrasında ise kamu emekçileri ve emeklileri olarak maaşlarımız Temmuz’dan itibaren sadece yüzde 15,57 arttı.

Yani bir kez daha maaşlarımızı iktidarın talimatıyla veri hazırlayan TÜİK belirlemiş oldu. Ve diğerlerinde olduğu gibi TİS masası anlamsız, etkisiz ve göstermelik oldu.

Değerli Basın Emekçileri;

Fazla lafa gerek yok, bu veriler dahi nasıl bir oyun ve dayatma ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

Kaldı ki, her zaman altını çizdiğimiz üzere enflasyona göre maaş zammı “sıfır” zam demektir. Sahte rakamlardan ibaret TÜİK verilerine göre maaş zammı ise reel gelirimizin erimesi, yoksulluğumuzun artması demektir.

Sadece artışlar boyutuyla değil mevcut TİS düzeni ile diğer mali, sosyal ve özlük haklarında da kayda değer bir değişim olmamaktadır.

2012 yılından bugüne; 7 dönem boyunca kamu emekçilerinin genelinin temel talepleri olan Ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, gelir vergisi adaletsizliğinin giderilmesi, ek gösterge adaletsizliğinin giderilmesi, 3600 ek göstergenin 1. Derecedeki tüm kamu emekçilerine verilmesi, mesai ücretlerinin, harcırahların artırılması, angarya çalışmaya son verilmesi, kamuda işe almada ve görevde yükselmede mülakatın kaldırılması, kira, kreş, giyim, ulaşım, yemek yardımları başlıklarında hemen hemen hiçbir adım atılmadı.

Dolayısıyla iktidarın bugün yaptığı teklifin sürecin sonunda en fazla bir iki puanlık artışla aynen kabul edileceği bizim açımızdan nettir.

Kamu İşvereni heyeti bu teklifiyle kamu emekçileri ile ve mevcut aylıkları yoksulluk sınırının dörtte birine denk gelen emeklilerle dalga geçmeye devam edeceğini ilan etmiştir.

Dolayısıyla hiç kimsenin bu teklife bir değer yükleme çabasına girmeye, “maaş artışlarının üzerine bir, iki puan ilave edilirse çözülür” yaklaşımı sergilemeye, kamu emekçilerinden gizli kapalı kapılar ardında pazarlıklar yürütmeye, kamu emekçilerinin temel hiçbir sorununu çözmeyen teklifleri kabul etmeye hakkı yoktur.

Çalışma Bakanı aklımızla alay edercesine “müzakerelerimizin tüm tarafları memnun edecek şekilde uzlaşmayla sonuçlanacağını ümit ediyorum” diyor.

7 dönemdir yaptıkları uzlaşmanın sonuçları ortada iken yeni bir uzlaşmanın daha fazla sefalet ve yoksulluk olacağı çok açıktır.

Bu teklifle uzlaşma değil ancak ve ancak mücadele edilir.

Masadaki konfederasyon ve sendikalar, eğer kamu emekçilerinin, emeklilerin ortak hak ve çıkarlarını savunmak istiyorsanız yapacağınız şey bellidir.

Yıllardır kamu emekçilerinin en temel sorunları olan;

· İnsanca yaşamaya yetecek ücret,

· Güvenceli istihdam,

· İlave seyyanen ödenek tutarının çalışanların taban aylığına, mevcut emeklilerin aylıklarına yansıtılması,

· Gelir vergisi adaletsizliğinin, ek gösterge adaletsizliğinin giderilmesi,

· Mülakatın kaldırılması

Başlıklarını görmeyen, milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisi ile dalga geçen tekliflerin altına imza koymayın. Aksi takdirde hepimiz kaybetmeye devam edeceğiz. Sizler ise tarihe büyük büyük laflar edip bu kayıpların altına imza koyanlar olarak geçeceksiniz.

Biz KESK olarak her zaman olduğu gibi bugün de kamu emekçilerinin, emeklilerin ortak hak ve çıkarlarını savunmak için üzerimize düşen görev ve sorumluluğun gereğini yerine getirmeye hazırız.

Bunun için yetkinin asıl sahipleri olan sendikalı, sendikasız tüm kamu emekçilerini;

İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Güvenceli İstihdam- Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti ve tüm taleplerin hayat bulması için Gerçek Bir Toplu Pazarlık Hakkı için birlikte mücadele etmeye, yeni bir satış sözleşmesine izin vermemek için seslerini yükseltmeye çağırıyoruz.