Kadın

KESK’ten 11. Yargı Paketi Tepkisi, “Bu Reform Değil, Kadınlara ve LGBTİ+’lara Saldırıdır”

Yasa teklifinde kadınlara yönelik şiddetin önlenmesine, nafaka hakkına, İstanbul Sözleşmesi’nden doğan yükümlülüklere dair tek bir adım yok.

Abone Ol

KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher, hükümetin “adalet reformu” olarak sunduğu 11. Yargı Paketi’ni sert sözlerle eleştirdi. Gevher, “Bu yasa teklifi kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların haklarını korumuyor; aksine cezalandırıyor. Tek tip, itaatkâr bir toplum yaratma girişimidir” dedi.

11. Yargı Paketi: Kadınlara, Çocuklara ve LGBTİ+’lara Yönelik Yeni Hak İhlalleri Yasalaşmak Üzere

Hükümetin “adalet reformu” adı altında Meclis’e sunduğu 11. Yargı Paketi, kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların haklarını korumak yerine hedef haline getiren düzenlemelerle dolu. Bu paket, bir “reform” değil; tek tipleştirmeyi, toplumsal cinsiyet eşitliğini ortadan kaldırmayı ve yaşam tarzı farklılıklarını cezalandırmayı amaçlayan ideolojik bir saldırı niteliğindedir.

Kadınlara ve Çocuklara Gerçek Koruma Yok

Yasa teklifinde kadınlara yönelik şiddetin önlenmesine, nafaka hakkına, İstanbul Sözleşmesi’nden doğan yükümlülüklere dair tek bir adım yok.
Buna karşın çocuklar için getirilen “cezai yaş sınırı” düzenlemeleri, çocukları korumaktan çok cezalandırmayı öne çıkarıyor. Çocukların yeniden topluma kazandırılması yerine, cezaevine kapatılmalarını kolaylaştıran değişiklikler yapılıyor. Bu yaklaşım, çocukların üstün yararına ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır.

En çarpıcı düzenlemeler, Türk Medeni Kanunu’nun 40. maddesi ve TCK 93/A ile 225. maddelerinde yapılan değişikliklerle görülmektedir:

  • Cinsiyet geçişi için yaş sınırı 18’den 25’e çıkarılmakta,
  • Üreme yeteneğinden yoksunluk şartı getirilmekte,
  • İzin alınmadan yapılan tıbbi müdahalelere hapis cezaları öngörülmekte,
  • Dahası, “doğuştan gelen biyolojik cinsiyete aykırı davranmak” suç haline getirilmektedir.

Bu hükümler, Anayasa’nın eşitlik ilkesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne aykırıdır. Devletin görevi bireylerin kimliklerini cezalandırmak değil, haklarını güvence altına almaktır.

“Genel ahlak” ve “aile kurumunun korunması” gerekçesiyle getirilen düzenlemeler, aslında kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların yaşam alanlarını daraltılarak tek tip, itaatkâr bir toplum yaratmak istiyor.

Bizler, KESK Kadın Meclisi olarak diyoruz ki:

Bu paket geri çekilene kadar,

Haklarımız güvence altına alınana kadar,

Eşitlik, adalet ve özgürlük herkes için sağlanana kadar mücadeleye devam edeceğiz!

Yaşamlarımızdan, bedenimizden, kimliğimizden vazgeçmeyeceğiz!