Gündem

Adana Emek ve Demokrasi Platformu: Halkın iradesi esastır! Demokrasiye evet, darbeye hayır!

Demirçin: "Değerli halkımız, bu saldırılar sadece CHP’ye değil, halkın ve seçilmişlerin haklarına doğrudan yapılan bir saldırı halini almıştır."

Abone Ol

Biz, Adana Emek ve Demokrasi Platformu olarak, halkın iradesini gasp edenlere karşı barış, demokrasi, özgürlük ve eşitlik mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz! Biat etmeyeceğiz, susmayacağız, sinmeyeceğiz! Bu ülkenin gerçek sahibi, demokrasiye inanan, seçimine sahip çıkan bu büyük halktır!

Adana’da Emek ve Demokrasi Platformu tarafından organize edilen “Kayyum politikaları kabul edilemez! Halkın iradesi esastır! Demokrasiye evet, darbeye hayır!” başlıklı basın açıklaması ve yürüyüş gerçekleştirildi.

İnönü Parkında toplanan Adana Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri adına KESK Dönem Sözcüsü Eser Demirçin burada gündemle ilgili bir açıklam gerçekleştirdi.

Açıklama sonrası kitle pankartlar eşliğinde Abidin Dino parkına yürüdüler. Abidin Dino parkında nöbet tutan CHP’lileri ziyaret eden kitleden kurum temsilcileri burada konuşmalar yaptılar.

DEM Parti Adana İl Eş Başkanı Helin Kaya, İHD Adana Şube Başkanı Av. Yasemin Dora Şeker ve CHP Yüreği İlçe Başkanı Av. Sabri Sarı yaptıkları konuşmalarda kayyum politikalarını sert bir dille eleştirdiler.

Adana Emek ve Demokrasi Platformu adına KESK Dönem Sözcüsü Eser Demirçin’in Konuşması: Değerli halkımız, demokrasiye inanan tüm yurttaşlarımız!

Bugün burada, Adana Emek ve Demokrasi Platformu olarak, halkın iradesini gasp eden, demokratik değerlerimizi hedef alan, kayyum politikalarını reddeden gür sesimizle karşınızdayız! Karanlık bir otoriter rejimin gölgesinde değil, aydınlık bir geleceğin, barışın, özgürlüğün ve eşitliğin sesi olmak için buradayız!

Tarih tekerrür etmesin diye ayağa kalkıyoruz! Hatırlayın, 1980 askeri darbesinin hayatımıza soktuğu kayyum uygulamaları, 1988 yılında Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmişti. Bu, halkın iradesinin ve hukukun üstünlüğünün bir zaferiydi. Ancak ne yazık ki, bugün aynı zihniyet, daha sivil, daha sinsi ama bir o kadar da yıkıcı yöntemlerle demokrasimizi kuşatma altına almaya çalışıyor!

15 Temmuz sonrasında yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle başlayan bu antidemokratik süreç, DBP’nin kazandığı 3’ü Büyükşehir Belediyesi olmak üzere toplam 95 belediyeye kayyum atanmasıyla halkın seçmediği kişilerin göreve getirilmesiyle somutlaştı. Bu yalnızca bir başlangıçtı. 2019 yerel seçimlerinde de HDP’nin kazandığı 65 Belediye Başkanlığından 3’ü Büyükşehir, 5’i il olmak üzere tam 48 belediyeye kayyum atandı. Bu atamalar, sadece halkın iradesine vurulmuş bir ket değil, aynı zamanda o şehirlerin geleceğine, refahına vurulmuş bir darbedir! Kayyumlar, atandıkları yerellerde halka işsizlik, gelecek nesillere ise yüklüce borç bıraktılar. Halkın seçimle getirdiği temsilcilerin yerine, atamayla gelenlerin hüküm sürmesi kabul edilemez!

Demokrasiye vurulan bu darbeler sadece belirli bölgelerle sınırlı kalmadı! 2019 yerel seçimlerinde, tüm imkânsızlıklara ve baskılara rağmen Türkiye’nin en büyük metropolünde, İstanbul’da, seçimi 13 bin oy farkla kazanan Ekrem İmamoğlu’nun sadece kendisine atılan oyların geçersiz sayılmasıyla seçim tekrarına gidildi. Ama halkın iradesi ne kadar baskılanırsa o kadar güçlenir! 2019 Haziran’ında tekrar edilen seçimde, 13 bin olan fark, halkın çelikleşen iradesiyle 800 bine yükseldi! İstanbul halkı, daha önce hiç görmediği yurt, kreş, anne kart, sayısız metro hattı gibi hizmetlerin çok daha az parayla yapılabileceğini gördü. Halk, CHP’nin 2019’da 13 olan İstanbul İlçe Belediyesi sayısını, 2024 seçimlerinde Büyükşehir Belediyesi dışında 26’ya taşıyarak güçlü bir mesaj verdi.

Ancak iktidarın halkın iradesini yok sayma cüreti bitmek bilmiyor! Ekrem İmamoğlu’nun Büyükşehir Belediye Başkanlığının üzerinden 6 yıl, diplomasının üzerinden 35 yıl geçtikten sonra, diploması iptal edilmiş ve belediye başkanlığı elinden alınmıştır! Bu, sadece bir şahsa değil, halkın seçimine ve geleceğine yapılmış açık bir saldırıdır! Bununla da yetinmeyen iktidar, bizim Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan Karalar’ı, ilçe belediye başkanlarımız Oya Tekin ve Kadir Aydar’ı ve ülkenin birçok yerinde halkın oylarıyla seçilen CHP ve DEM Partili Büyükşehir, İl ve İlçe Belediyelerini kayyum kıskacına alarak halkın iradesini hiçe saymaktadır! Bu liste sadece isimlerden ibaret değil, her biri arkasındaki milyonlarca oyun, milyonlarca vatandaşın emeğinin ve umudunun temsilcisidir!

Bugün ise, bu kayyum darbesi yeni bir boyuta taşınmıştır! Üzerinden tam 2 yıl geçmiş, YSK kararları ile kesinleşmiş olan CHP İstanbul İl Başkanlığı seçimlerine asliye hukuk kararıyla kayyum atamaya çalışılıyor! Bu, delegelerin iradesini, parti içi demokrasiyi, siyasi partilerin özerkliğini açıkça yok saymaktır! En trajikomik olanı da, şu an CHP içerisinde hiçbir görevi olmayan, atıl durumdaki eski bürokratlardan medet umulur hale gelinmesidir. Bu hukuksuzluklar silsilesi, okulların açıldığı ilk gün İstanbul’un birçok önemli noktasında yolların barikatlarla kesilmesi, hukuksuz gözaltılar yapılmasıyla perçinlenerek demokrasimizin nasıl bir tehdit altında olduğunu gözler önüne sermiştir!

Değerli halkımız, bu saldırılar sadece CHP’ye değil, halkın ve seçilmişlerin haklarına doğrudan yapılan bir saldırı halini almıştır. Demokratik siyaseti işlevsiz hale getirme girişimleri, ülkeyi karanlık bir otoriter rejime mahkum etme çabasından başka bir şey değildir. Bu, halk iradesine karşı yapılmış, demokratik siyaseti susturma girişimidir!

Biz, Adana Emek ve Demokrasi Platformu olarak, halkın iradesini gasp edenlere karşı barış, demokrasi, özgürlük ve eşitlik mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz! Biat etmeyeceğiz, susmayacağız, sinmeyeceğiz! Bu ülkenin gerçek sahibi, demokrasiye inanan, seçimine sahip çıkan bu büyük halktır!

Kayyum politikaları kabul edilemez! Halkın iradesi esastır! Demokrasiye evet, darbeye hayır!

Yaşasın halkların kardeşliği! Yaşasın tam demokrasi!

DEM Parti Adana İl Eş Başkanı Helin Kaya’nın Konuşması

DEM Parti olarak, yargı müdahaleleri ve kararlarıyla siyaset alanını dizayn etme çabalarının dün olduğu gibi bugün de karşısındayız. Hukuka ve demokrasiye hiçbir olumlu yansımasının olmayacağı açık olan bu uygulamalara derhal son verilmelidir. Yargı artık siyaset alanından elini çekmeli, kayyımcı zihniyet terk edilmelidir.

Mahkemenin almış olduğu tamamen hukuksuz bir karar karşında Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve il yönetiminin görevden alınmasına yönelik bu karara ve aynı zamanda bir darbe niteliği taşıyan yargının bu anlamıyla siyasete yönelik bir araç haline getirilmesine karşı CHP İstanbul il örgütüne dayanışma duygularımızı paylaşıyor ve bu hukuksuzluk karşında yalnız olmadıklarını belirtmek istiyoruz.

Hep ifade ettiğimiz üzere, barışın iki temel sacayağı vardır: birincisi adalet, ikincisi demokrasi..

Dolayısıyla bu bağlamda, adalet ve demokrasi inancını, ruhunu zedeleyen tüm yaklaşımlar, bu toplumun barışına yönelik bir darbe niteliği taşımaktadır. Mahkemenin almış olduğu bu kararı, yalnızca Cumhuriyet Halk Partisi’nin meşru il başkanına ve yönetimine karşı değil, toplam bir demokrasi mücadelesine, demokrasi dinamiklerine yapılmış bir hamle olarak görüyoruz ve bu anlamda dayanışmamızı da kuruyoruz. Önümüzdeki dönem açısından da öncelikle şunu belirtelim, CHP İstanbul il başkanı ve yönetimine yönelik bu kararın hiçbir karşılığı yoktur, hükümsüzdür. Hukuksal ve siyasal olarak karşılığı olmayan kararlar, meşruiyetini halkın nezdinde sınar. Bizler de bu bağlamda dayanışma içinde olacağımızın ve üzerimize düşen sorumluluğu DEM Parti olarak yerine getireceğimize yönelik sözümüzü yeniden ifade etmek istiyoruz.

Teşekkür ediyorum.

Adana Emek ve Demokrasi Platformu tarafından organize edilen Kayyumlara Karşı Yürüyüş sonrası İHD Adana Şube Başkanı Yasemin Dora Şeker’in konuşması:

Dostlar merhaba. Hak savunucuları merhaba. Demokrasiden, barıştan, haktan, hukuktan, adaletten yana olan tüm güzel insanlar…

Biz bu ülkeyi nasıl istiyoruz?
Demokratik istiyoruz.

Biz bu ülkeyi nasıl istiyoruz?
Parlamenter rejimin en iyi şekliyle hayat bulduğu rejimle istiyoruz.

Biz bu ülkede nasıl yaşamak istiyoruz?
Eşit yaşamak istiyoruz.

Biz bu ülkede nasıl yaşamak istiyoruz?
Adil yaşamak istiyoruz.

Öyleyse hepimizin ortak çabası ne?
Hepimiz haktan, hukuktan ve adaletten eşit nasip almak istiyoruz.

Öyleyse hepimizin talebi ne?
Demokratik, çağdaş, laik, sosyal bir hukuk devleti.

Biz insan hakları savunucuları her daim şunu söylüyoruz:
Tüm hakların temelini teşkil eden şey ifade özgürlüğüdür.

İstanbul’da dün yaşanan şeyi gördünüz. İnsanların yürümesine, bir sokaktan başka bir sokağa geçmesine engel oldular. İnternet ağlarını daralttılar. İnsanların iletişim hakkını kestiler, ifade özgürlüğünü kısıtladılar.

Biz öyle bir ülke istiyoruz ki insanlar rahat konuşabilsin.
Öyle bir ülke istiyoruz ki çocuklar özgür, huzurlu büyüsün.
Öyle bir ülke istiyoruz ki emekliler son yıllarını en huzurlu şekliyle yaşasın.

Ama bu antidemokratik uygulamalar, seçilmişlere yapılan muameleler ve halkın özgür iradesiyle kullandığı o tertemiz oyların gasp edilmesi kabul edilemez.

Bizler şunu söylüyoruz:
Adalet, hak, hukuk, adalet… Hak, hukuk, adalet!

Yıllardır, aylardır belediyelere seçilmiş olanlara yapılan uygulamalar; insanların özgür iradesiyle kullandığı oyların gasbedilmesi bu toplumun hem seçme hem de seçilme hakkına saldırıdır. Aynı zamanda parlamenter rejime saldırıdır.

Tek adam rejiminin gerçekleşmesi, parlamenter rejimin ortadan kaldırılmasına yol açan zemini oluşturmuştur. Parlamentonun en güçlü ve bağımsız şekilde çalışması, her yasanın parlamentodan geçmesi elzemdir, önemlidir. Bu, halk için, toplum için, halklar için birincil isteğimizdir.

Ama gelin görün ki her müdahale, her antidemokratik adım toplumun bütün haklarının gaspına yol açmaktadır.

Son olarak söylüyorum:
Biz temel hak ve özgürlüklerimizden asla vazgeçmeyeceğiz.
Temel hak ve özgürlüklerimizi direne direne kazanacağız.

Hepinize teşekkür ediyorum.

Adana Emek ve Demokrasi Platformu bileşenlerinin Kayyumlara Karşı Yürüyüşü Sonrası CHP Yüreğir İlçe Başkanı Sabri Sarı’nın Konuşması

Değerli mücadele arkadaşlarımız, özgürlük sevdalıları;

Maalesef bugün ülkemizde özgürlükler gaspedilmiş durumda. Sizlerin, bizlerin oylarıyla demokratik yollarla seçilenler, koltuklarından ve en önemlisi özgürlüklerinden mahrum bırakılarak zindanlara atılmıştır. Demokrasi askıya alınmıştır.

AKP hükümeti döneminde, 2000’li yıllardan bugüne, 2025 yılında yani yapay zekâ çağında, demokratik çağda dahi sandıktan çıkan irade tek adam tarafından gaspedilmektedir. Bu mesele ne Zeydan Karalar, ne Ekrem İmamoğlu, ne de Özgür Çelik meselesidir. Onlar bugün demokrasi, özgürlük ve halk için esir tutulmaktadır. Asıl mesele, halkın iradesinin hiçe sayılmasıdır.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 102 yıllık asırlık çınarı olan İstanbul İl Başkanlığı bile, bir asliye hukuk mahkemesi kararıyla gasp edilmiştir. İşte bu tabloyu doğru okumak gerekiyor. Bugün her gün bir özgürlüğümüz elimizden alınmaktadır.

Bizler demokrasi sandığını önümüzde görmek istiyoruz. Çarpık düzene son vermek istiyoruz. Özgürlüğü ellerinden alınan belediye başkanlarımızın, milletvekillerimizin ve tüm tutsakların bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz. Çünkü ülkede yoksulluk, yasaklar ve baskılar derinleşmiş, halk zulüm altında kalmıştır. Bu zulme ses olmak boynumuzun borcudur.

Burada farklı düşüncelere sahip olsak da, bireysel olarak ayrı düşünebilsek de toplumun ortak çıkarı demokrasidir, özgürlüktür, cumhuriyettir. Biz hakkımız olanı istiyoruz: Demokratik bir şekilde sandığı halkın önüne getirmeyi.

Bugün tek adam rejimi devlet gücüne sıkı sıkıya sarılmış, halkın arasına çıkamaz hale gelmiştir. İlk seçimde kaybedeceğini bilmektedir. Bunu İstanbul’da gördük: Halkın iradesi ilk seçimde gasp edilmiş, fakat ikinci seçimde İstanbul halkı daha büyük bir kararlılıkla Ekrem İmamoğlu’nu yeniden seçerek iradesini teslim etmiştir.

Dolayısıyla mesele isimler değildir; mesele cumhuriyettir, demokrasidir, hukuk devletidir. Buna hep birlikte sahip çıkacağız. Birleşe birleşe kazanacağız. Mücadelemizle kazanacağız. Tek adam kaybedecek, ülke yeniden demokratik cumhuriyet ayarlarına dönecektir.

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.