Suriye’nin Humus kentinde Alevilere yönelik camiler ve sivil alanları hedef alan saldırıların münferit olmadığı vurgulanarak, bu eylemlerin tarihsel ve planlı bir soykırım politikasının güncel halkası olduğu belirtildi.
Suriye’de halkların ve farklı inanç gruplarının bir arada yaşama iradesi her geçen gün daha ağır saldırılarla hedef alınıyor. Alevilere, Hristiyanlara, Dürzilere ve Kürtlere yönelik artan şiddet eylemleri, ülkeyi mezhepçi ve etnik temelli bir çatışma sarmalına sürüklüyor. Son olarak Humus’ta Alevilere yönelik gerçekleştirilen cami saldırıları, bu sürecin en çarpıcı örneklerinden biri olarak değerlendirildi.
“Münferit Değil, Planlı Bir Politikanın Parçası”
Humus’ta camiler ve sivil alanlar hedef alınarak yapılan saldırıların “mezhepler arası çatışma” olarak sunulamayacağı vurgulandı. Yapılan açıklamada, bu saldırıların Alevilere yönelik tarihsel, planlı ve çok katmanlı bir yok etme politikasının güncel tezahürü olduğu ifade edildi. Yaşananların, emperyalist müdahaleler, bölgesel gericilik ve mezhepçi şiddetten beslenen güçlerin ortak ürünü olduğu kaydedildi.
Amaç: Alevi Varlığını Tasfiye Etmek
Humus’ta Alevilere yönelik saldırıların temel hedefleri şöyle sıralandı:
-
Alevi varlığını fiziksel olarak ortadan kaldırmak,
-
Alevilerin yaşadığı bölgeleri demografik olarak boşaltmak,
-
Emekçi halkların ortak yaşam zeminini yok ederek halklar arası düşmanlık üzerinden gerici bir düzen kurmak.
Bu çerçevede cami saldırılarının bir inanç gerilimi değil, bilinçli bir etnik-dinsel temizlik stratejisinin aracı olduğu vurgulandı.
İbadethaneler Nefret ve Şiddetin Merkezine Dönüştürülüyor
Açıklamada, Humus örneğinde camilerin ibadet mekânı olmaktan çıkarılarak silahlı mezhepçi grupların ideolojik karargâhlarına dönüştürüldüğü belirtildi. Bu alanların nefret söyleminin üretildiği, Alevilere yönelik şiddetin meşrulaştırıldığı propaganda merkezleri haline getirildiği ifade edildi. Hedefin yalnızca yapılar değil, Alevilerin kamusal alandaki varlığı, toplumsal hafızası ve birlikte yaşama iradesi olduğu kaydedildi.
Tarihsel Sürekliliğe Dikkat Çekildi
Humus’taki saldırıların tarihsel bir sürekliliğin parçası olduğu vurgulandı. Osmanlı’dan günümüze uzanan süreçte Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi’de yaşanan katliamlarla bugün Suriye’de Humus, Lazkiye ve kırsal bölgelerde yaşanan saldırıların aynı zihniyetin ürünü olduğu belirtildi. Bu hattın, Alevilere yönelik sistemli dışlama, şeytanlaştırma ve imha politikalarının kesintisizliğini ortaya koyduğu ifade edildi.
“Aleviler Birlikte Yaşamın Taşıyıcısı Oldukları İçin Hedefte”
Suriye’de Alevilere yönelik saldırıların; emperyalist güçlerin Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme projeleri, Körfez merkezli selefi-mezhepçi ideolojilerin yayılması ve yerel işbirlikçi silahlı gruplar aracılığıyla mümkün hale geldiği belirtildi. Alevilerin seküler yaşamın, birlikte yaşama kültürünün ve toplumsal eşitlik ihtimalinin taşıyıcısı oldukları için hedef seçildiği vurgulandı.
Dünya Kamuoyuna Çağrı
Humus’ta Alevilere yönelik cami saldırılarının tesadüf olmadığı, Alevileri coğrafyadan silmeyi, hafızayı yok etmeyi ve geleceği imkânsız kılmayı hedefleyen sistemli bir soykırım projesinin parçası olduğu ifade edildi. Bu insanlık suçunun derhal durdurulmasının vicdani bir zorunluluk olduğu belirtilerek, dünya kamuoyuna ve uluslararası kurumlara acil müdahale çağrısı yapıldı.
Açıklama, AHAD DER (Arap Halkı Alevileri Dayanışma Derneği) imzasıyla kamuoyuna duyuruldu.