AŞI KARŞITLIĞI TOPLUM SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR

Türk Tabipler Birliği İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten "Aşı Karşıtlığı Toplum Sağlığını Tehdit Ediyor"

Küresel bir salgın  olan Covid-19 pandemisi ülkemizi olduğu gibi tüm dünyayı tehdit etmeye devam ediyor. Hastalığın tedavisi için çeşitli ilaçlar araştırılsa ve denense de henüz bir sonuç almaktan çok uzaktayız. Şimdilik bizi pandemiden koruyacak olan elimizde ki tek argüman aşı…  Aşının da etkili olması için dünyadaki toplam nüfusun en az %75’inin aşılanması gerekiyor. Bazı ülkeler nüfusunun iki katı aşı yaptırmışken bazı ülkelerde bu oran %5 civarındadır. Şu an  ise bu verilerden çok uzağız. Burada aşının özellikle Afrika’da ki yoksul ülkelere ulaşmasında ki güçlükler, Avrupa ve Amerika gibi zengin ülkelerin sadece kendi toplumlarının aşılanmasına önem vermeleri gibi durum söz konusu olmakla birlikte tüm ülkeleri tehdit eden bir başka boyut ise aşı karşıtlığının olmasıdır.

Aşı karşıtlarının temel özellikleri bilime karşıt olmaları, dini gerekçelerle aşıyı reddetmeleri, biat kültüründen gelmeleri, konuyu anlamamaları,  cehalet ve komplo teorilerine inanmaları ve genellikle buna inanan insanların yoksul kesimden olmalarıdır.

Aşının ciddi yan etkilerinin bile çok az olduğu veya aşıdan ölüm bildirilmediği halde bu aşı karşıtlığını anlamak çok zor olsa gerek. Oysa ki çiçek, kızamık, çocuk felci, boğmaca, gibi bir çok  çocukluk hastalığı aşılar sayesinde dünyada artık neredeyse görülmemektedir. Ayrıca dünyada 4 milyon 600 binden, ülkemizde 60 binden fazla insanın Covid-19 hastalığından öldüğünü düşündüğümüzde aşı karşıtlığını anlamamız gerçekten çok güç…

Pandeminin başından itibaren yanlış yürütülen politikalar, salgını değil algıyı yönetmek, şeffaf olmama,  sağlık otoritelerinin tutarsız açıklamaları nedeniyle hem pandemi yönetilememiş, hem de güven duygusunun yitirilmesi sonucunda aşılanmaya karşı tereddütleri ve aşı karşıtlarının cesaretini arttırmıştır.  Sağlık Bakanlığı ve iktidarın aşı tereddütlerini ortadan kaldıracak herhangi bir söylemi, politikası ve istekliliği de ne yazık ki görülmemektedir.

Sağlık Bakanlığı aşılama konusunda da üzerine düşen sorumlulukları yeterli ve doğru yapmamıştır. Aşılama oranlarının bölgeler arasında eşitsizliğinin giderilmesi; aşı tedarikinde, lojistiğinde ve uygulanmasında yaşanan sıkıntıların ortadan kaldırılması; tüm dezavantajlı grupların hızla aşılanması hayatidir. Şimdiye kadar bölgelerin sosyal-ekonomik-kültürel durumlarına göre aşı kampanyaları yapılmalı, vatandaşın aşıya ulaşması yerine devletin aşıyı vatandaşına ulaştırma yolları denenseydi, şehirlerin farklı noktalarına aşı merkezleri kurulsaydı, aşı olmayanlara bazı yaptırımlar uygulansaydı çok daha fazla yol almış olurduk.

Aşı eşitsizliğini ortadan kaldırarak aşılamanın hızla yaygınlaştırılması insanları bu salgından koruyacak ve yeni endişe verici varyantların ortaya çıkmasını engelleyecek en önemli araçtır. Türkiye’de ve dünyada da vakaların, ölümlerin artışının kaygı verici olduğu ve aşılama çalışmalarının hızlanarak artırılmasının yaşamsal önem taşıdığı resmi verilerde dahi görülmektedir. Aşılama başladıktan sonra aşı yan etkilerinden aşıların etkililiği konusunda önümüzü görmemizi sağlayacak veriler, hastalığa yakalanan, yoğun bakıma yatırılan veya ölen vatandaşlarımızın aşılı ve aşısızların oranı, hastalığın seyri hakkında şeffaf bilgi toplumdaki aşı karşıtlığını ve aşı tereddüdünü aşabilir.

Editör: TE Bilisim