Büro Emekçileri Sendikası Bursa Şubesi, ‘insanca yaşam için, ek zam ve bütçe talebi’ ile Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı İhsaniye Ek Hizmet Binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

15-16 Haziran 1970 yılında sendikal bürokrasiye ve gasp edilmek istenen haklarına ilişkin işçi sınıfının gerçekleştirdiği Büyük İşçi Direnişi’ni selamlayan Büro Emekçileri Sendikası Bursa Şube Başkanı Nuriye Aydemir, fili ve meşru bir hatla direnerek sendika kurduklarını, tüm baskılara rağmen emek, barış ve demokrasi mücadelesini kararlılıkla devam ettirdiklerini söyledi.

Emek rejiminin, kadını görünmez kılınan, değersizleştirilen ev içi ve bakım emeği üzerinden inşa edildiğini aktaran Aydemir, “Yıllardır bu temelde kadınlar; evden, uzaktan, yarı zamanlı gibi esnek çalışma biçimlerine yönlendiriliyor. Şimdi pandemi ile birlikte esnek çalışma biçimlerinin, tüm emekçiler için kalıcı hale getirilmesi planlanıyor. Esnek çalışma güvencesiz, örgütsüz, daha ucuza çalıştırmayı hedefleyen köleliği derinleştiren bir yöntemdir. Pandemi döneminde her ne kadar zorunluluk olsa da normal koşullarda kalıcı hale getirilmesi asla kabul edilemez” dedi.

“Mutlu bir azınlık servetine servet katıyor”

Mutlu bir azınlığın sürekli olarak servetine servet kattığı vurgulayan Aydemir, gençler ve kadınlar olmak üzere milyonlarca yurttaşın işsiz olduğu, milyonlarca emekçinin açlık sınırı altında asgari ücrete mahkum edildiğini, çiftçinin mahsulünün tarlada kaldığını söyledi.

‘Döviz kurlarındaki artış karşısında dolarla mı maaş alıyorsunuz?’ yaklaşımını öne çıkaran siyasi iktidarın doğalgaz, elektrik ve akaryakıt fiyatlarına döviz endeksli olarak her ay zam yaptığını, maaşlarının her ay erimeye devam ettiğini aktaran Aydemir, son yirmi yıl içerisinde ortalama memur maaşının geleneksel ölçü birimi olan çeyrek altın karşısında da hızla erimeye devam ettiğini, 20 yıl önce memur maaşı ile 25 çeyrek altın alabiliyorken bugün 6 çeyrek altın bile alınamadığını söyledi.

“İktidar, milyonlarca dolar kredi borcunu ödemeyen yandaşa ihale vermeyen devam ediyor”

Gençlere KYK borcunu ödeyemediği için haciz işlemi uygulayan siyasi iktidarın milyonlarca dolar kredi borcunu ödemeyen yandaşlarına ihale üstüne ihale verdiğini ifade eden Aydemir, “Merkez bankasının 128 milyar dolar rezervinin buharlaşması siyasi iktidar tarafından bir varmış, bir yokmuş kıvamında masal gibi yurttaşlara anlatılmaya çalışılarak ört bas edilmeye çalışılıyor. Yargı talimatla, maliye ve SGK yapılandırma adı altında aflarla faaliyetlerini sürdürüyor. Ülkeyi A.Ş gibi yöneteceğiz diyenlerin getirdiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde hak hukuk adalet talebi her geçen gün yükselirken kamu kurumlarında liyakat yerlerde sürünüyor” şeklinde konuştu.

Nuriye Aydemir, insanca yaşam için taleplerini şu şekilde sıraladı:

  • Eğer bu ülke gerçekten ilk çeyrekte %7 büyüdüyse büyümeden hakkımızı, insanca yaşayabileceğimiz bir maaş istiyoruz.
  • Güvenceli çalışma, grevli gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz.
  • Emek hırsızlığına dönüşen mülakat uygulamalarının son bulmasını, liyakatın esas alınmasını istiyoruz.
  • Ücretsiz, nitelikli, anadilinde kurum kreşleri açılmasını istiyoruz.
  • Ücretsiz, kamusal yaşlı ve hasta bakımı istiyoruz.
  • Kamusal emeklilik sisteminin güçlendirilmesini, bireysel emeklilik dayatmasına son verilmesini istiyoruz.
  • Her türlü ek ödemenin emekli maaşlarına dahil edilmesini istiyoruz.
  • Haksız ve hukuksuz bir şekilde keyfi olarak ihraç edilen büro emekçilerinin işlerine iade edilmesini istiyoruz.
  • Kamuda mobbing uygulamalarının son bulmasını istiyoruz.
  • Vergi dilimi marifetiyle maaşlarımızın erimesinin önüne geçilecek bir düzenleme yapılmasını istiyoruz.
  • Kamuda yoksulluk sınırı altında maaş uygulamasına son verilmesini istiyoruz.
  •  Eşitlik, özgürlük, barış, adalet ve demokrasi istiyoruz.
Editör: TE Bilisim